Ebru Şallı'dan Anneler Günü paylaşımı! "9 yıl canlı bir meleğin yaşadığına şahit oldum"

Ebru Şallı, lenfomadan hayatını kaybettiği oğlu Pars'ın ardından ilk kez konuştu. "Geceleri dişlerimi sıkıyormuşum, dişlerim çatladı. Gözümün üstünde kist çıktı, ameliyat oldum. Birileri, içime atmış gibi. Üzerinde alevler olan bir top. Oradan oraya çarpıyor içimde. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Ömür boyu da yakacak...” diyen Ebru Şallı, Anneler Günü paylaşımıyla yürek sızlattı.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :10 Mayıs 2020 , 13:12 Güncelleme Tarihi :10 Mayıs 2020 , 13:52
Ebru Şallı’dan Anneler Günü paylaşımı! 9 yıl canlı bir meleğin yaşadığına şahit oldum

İÇİNDEKİLER

Anneler Günü nedeni ile konuşmayı kabul eden acılı anne Ebru Şallı, oğlu Pars Tan'ı kaybettikten sonra ilk kez içini açtı. Ebru Şallı ve Harun Tan'ın lenfoman tedavisi gören oğulları Pars Tan, geçtiğimiz günlerde tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Kilyos mezarlığına defnedilen Pars Tan'ın ölümü tüm Türkiye'yi derinden etkilerken, Ebru Şallı yaşadığı acıyla kendisini dış dünyaya kapatmıştı. Günler sonra Anneler Günü vesilesi ile oğlu Pars hakkında ilk kez konuşan Ebru Şallı'nın sözleri yürek sızlattı. Oğlu Pars'ı kaybeden Ebru Şallı'nın Anneler Günü paylaşımı ise takipçilerini yasa boğdu.

Eski manken Ebru Şallı'nın Harun Tan ile evliliğinden dünyaya gelen 9 yaşındaki oğlu Pars, geçtiğimiz ay yaşamını yitirdi.

Şallı, oğlunun vefatından sonraki ilk Anneler Günü'nde duygusal bir paylaşımda bulundu.

Şallı, "Yeryüzündeki tüm annelerin anneler günü kutlu, mutlu olsun. Annelerimin ellerinden öperim. Bugün yanımda olduğunu hissettiren tüm annelerin gözlerinden öperim... Ponçik hep benimle hiç ayrılmayacak... Sadece 9 yıl canlı bir meleğin yaşadığına şahit oldum, yaşamaya devam edecek..." ifadelerini kullandı.

Ebru Şallı, 2002 yılında evlendiği Harun Tan'dan 2013 yılında boşanmıştı. Çiftin bu evliliğinden ayrıca Beren Tan adında bir çocukları daha dünyaya gelmişti.

Ayşe Arman'a konuşan Ebru Şallı, "Ebru Şallı acısıyla ilgili "Hayatta hep güçlü durmaya çalıştım, küçüklükten beri güçlü bir yapım var. Ama bu, başka bir şeymiş… Hiçbir acıya benzemiyormuş! Bitiyorsun! Üstelik daha çok başındayım her şeyin. Bugün 22. gün. Hayatta olmadığını, nefes almadığını, bana, "Güzel annem" diyemeyeceğini, o tatlı gözleriyle derin derin bakamayacağını kabul edemiyorum. Ben Ponçik'le yaşıyorum hala…" dedi.

"SIK SIK YANINA GİDİYORUM!"

"Biz iki yıl çektik bu hastalığı, hastanede yaşıyor gibiydik. Son üç ayımız kötüydü. Ama hastane sürecinde çok güzel günlerimiz de oldu. Şimdi de sanki hala orada, sanki gidip görebilirim… Oysa Ponçik, Zekeriyaköy'de bir mezarlıkta… Toprağın altında… Mezar taşında, 10 yaşındaki oğlumun adını gördüğümde inanamıyorum… 10 yaş nedir ki?! Küçücüktü daha… Daha önünde yaşayacağı bir hayat vardı… Doyamadım oğluma… Hiçbirimiz doyamadık… (Ağlıyor)"

"Sık sık gidiyorum yanına. Sohbet ediyorum. Sanki beni duyuyor gibi geliyor. Allah'tan yemyeşil bir yer, kuşlar ötüyor filan, mezarlığın güzeli olmaz ama burası, küçük bir çocuğu korkutmayacak bir yer. Ponçiğimin enerjisi çok güzeldi, mezarlığının enerjisi de öyle. İşte orada dua ederken, "Evet ya, gitti!" diyorum. Artık hastanede ve hayatta olmadığını ancak mezarlıktayken idrak edebiliyorum… Ama normal di mi? Çok yeni daha. Kafam gidip geliyor. Durup dururken ağlamaya başlıyorum mesela. Kabullenme sürecindeyim belki de. Gerçi 2 yıldır acı çekiyordum. Yansıtmamaya çalışsam da gerçek bu…"

'BİRİ İÇİME ATEŞ ATMIŞ GİBİ...'

"Hissettiğim acı, işte o ateş topu…" diyen Şallı acısını şu sözlerle ifade ediyor: "Birileri, içime atmış gibi. Üzerinde alevler olan bir top. Oradan oraya çarpıyor içimde. Dönüyor dönüyor, tüm vücudumu sarıyor. Sonra kora dönüyor, o koru da hissediyorum. "Bitti mi yoksa?" derken, yangın tekrar başlıyor. İlacın ya da herhangi bir şeyin fayda edeceğini düşünmüyorum. Belki mental olarak bir süre edecektir. Ama sürekli ilaçla da yaşanmaz. Yapacak bir şey yok, ateş düştüğü yeri yakıyor. Ömür boyu da yakacak.

'UYUYAMIYORUM'

Cansız bedenine son sarılışım. O melek yüzüyle huzur içinde uyurken ki hali, hiç gitmiyor gözümden önünden… Ben artık uyuyamıyorum, beynim uyumayı reddediyor. Vücudum yorgunluktan iflas edip uyumak istese de beyin direniyor, uyumuyor. İlaçla uyuyabilmek istiyorum ve dua ediyorum "N'olur oğlumu rüyamda görebileyim" diye."

MEZARINA NEDEN O NOTU YAZDIRDI?

Ebru Şallı Ayşe Arman'a Pars'ı anlatırken ise şunları söylüyor:

"Şu anda da saçma belki ama "Üşüyor mu, aç mı?" diye düşünüyorum. Tabii ki makul bir açıklaması yok ama, "Beni çok özler, o bensiz ne yapar ki?" diyorum. Ben ilaçlarını filan verirken, gözlerimin içine bakardı, o kadar güvenirdi bana. Şimdi tabi düşünmeden edemiyorum: "Korkuyor mu? Üşüyor mu? Karanlıkta mı? Aydınlıkta mı? Nerede?" O yüzden, "Ponçik benimlesin!" yazdım o gün. "Nerede olduğunun hiçbir önemi yok. Annen seni bırakmayacak, hep yanında…"