“Popçular da bir gün deep house yapacak demiştim" sözleriyle dikkat çeken Deeperise anlattı: Hande Yener’in en sevdiğim yanı…
Deep House’u ve elektronik müziği ülkemiz dinleyicisine sevdiren isimlerden biri olan Deeperise, YouTube kanalı Bi’ Başka’ya konuştu. Yakında dinleyiciyle buluşacak parçalarından Hande Yener ile çalışmasına, dünyaca ünlü DJ Tiesto’yla anısından aile hayatına kadar birçok konuda konuşan Deeperise “Popçular da bir gün deep house yapacak demiştim. Hande Yener’in en sevdiğim yanı modern soundu, yeniliği, her şeyi takip etmesi. Yenilikçi olmamız lazım. Hande Yener’in projesini yaparken hiçbir müdahale ve revize almadım” dedi.
takvim.com.tr
Giriş Tarihi :04 Kasım 2020 , 15:04Güncelleme Tarihi :04 Kasım 2020 , 16:05
Ülkemiz dinleyicisine Deep House'u ve elektronik müziği sevdiren isimlerden biri olan Deeperise, YouTube kanalı Bi' Başka'dan İrem Erbaş'a çok özel açıklamalarda bulundu. Yakında dinleyiciyle buluşacak parçalarından Hande Yener ile çalışmasına, dünyaca ünlü DJ Tiesto'yla anısından aile hayatına kadar birçok konuda konuşan Deeperise "Popçular da bir gün deep house yapacak demiştim. Hande Yener'in en sevdiğim yanı modern soundu, yeniliği, her şeyi takip etmesi. Yenilikçi olmamız lazım. Hande Yener'in projesini yaparken hiçbir müdahale ve revize almadım" dedi.
Pandemi sürecinde neler yaptın?
Pandemi sürecinde performans yapamadık kulüpler kapalı olduğu için. İşimiz bu, sahnede olmamız gerekiyor. Performanslar sekteye uğrayınca prodüksiyona yöneldik, üretime yöneldik. Bu durum üretimimizi yüzde yüz etkiledi. Eskiden performanstan performansa koşarken şimdi her gün stüdyoda oturup yeni müzikler yapıyoruz. Dolayısıyla yeni parçalarımız çoğalmaya başladı.
Müzik tutkun ne zaman başladı?
Ben 13 yaşında sektöre başladım. Okulu bırakmak zorunda kaldım. O dönem Türkiye'nin ekonomisi pek iç açıcı değildi. 13 yaşımdayken gece kulübünde komilik yapmaya başladım. Daha sonra DJ yardımcısı oldum. 17 yaşındayken de gece kulübünün DJ'liğini yapmaya başladım. Bu müzik türünün nasıl üretildiğini her zaman merak ettim. Küçük yaşlardan beri bir ritim tutkum vardı. Her zaman bir şeylere vurmayı seviyordum. Bir ses çıkarmayı seviyordum. Babam veya ailem beni desteklemese de insanın içinde olduktan sonra hiç kimse o isteğe müdahale edemez. Sonrasında üretim yapmaya başladım. 2016'da Raf'ı yaptım. Raf'tan önce yabancı prodüksiyonlar yapıyordum. Tiesto radyo şovunda benim parçamı çaldı. Ama isim olarak Türkiye'de bilinmediğim için duyulmadı. 2016'da Raf'la insanlar beni tanımaya başladı.
Raf çok tuttu, çok dinlendi. Devamında ürettiğin parçalarda aynı reaksiyonu alamamaktan korktuğun oldu mu?
Biz Raf'ı yaparken Türkçe deep house yoktu ortada. Raf bu müzik türünün ilk örneğiydi. Her zaman ilkler çok beğenilir. Çünkü alternatifi yoktur. Raf'tan sonra sürekli alternatifler çıkmaya başladığından dolayı otomatikman bu kitle dağılmaya başladı. Yani bu müzik türü yayıldı. Ama Raf türünün tek örneğiyken talep çok fazlaydı. Her sanatçının hayatında bir tane top parçası vardır. Benim de hayatımdaki top parçam Raf oldu. Tabii bundan sonraki projelerimizde de dikkat ettik. Geçmiş Değişmez'i, One By One'ı yayınladık. Bu parçalar da talep gördü. Sound yayılmaya başladı. Tarz kendini oluşturdu.
Geçen haftalarda Popun Kraliçesi Hande Yener'in albümüne deep house sound verdim. Bunu ben söylemiştim. Popçular da bir gün deep house yapacak demiştim.
Hande Yener'in 20. sanat yılına özel çıkardığı Carpe Diem albümünde sen de varsın. Nasıl bir süreçti senin için? Anlaşamadığınız noktalar oldu mu?
Bütün projelerde bazı anlaşmazlıklar olur. O da büyük bir anlaşamama hali değil. 'Şu ses böyle olsun, aranje kısmı şöyle olsun' gibi ufak fikir alışverişleri olur. Ama Hande Yener'in projesini yaparken hiçbir müdahale ve revize almadım.
Ülkemizde elektronik müziği Türkçe Pop ile katlettiklerini düşünüyor musun?
Hiçbir soundun hiçbir soundu katledebileceğini düşünmüyorum. Beste iyiyse, sözler dikkat çekiciyse o parça her şekilde ilerler. İki farklı türü harmanlamak, yeni bir şey ortaya çıkarmak bence çok daha özel bir şey. Bir alışılmışın seyrinde gitmek var bir de alışılmışın dışında farklı bir tarz yaratmak var. 2000'li yıllara bakarsak hep aynı ritimler vardı. Bence değişkenlik göstermemiz gerekiyor. Modern soundu takip etmemiz lazım. Hande Yener'in de en sevdiğim yanı modern soundu, yeniliği, her şeyi takip etmesi. Bizim yapmamız gereken tek şey bu aslında. Yenilikçi olmamız lazım.
Jabbar ile güzel bir uyum yakaladınız. Birbirinizin kariyerinde bir dönüm noktası olduğunuzu düşünüyor musun?
Kesinlikle düşünüyorum. İkimiz de konuşuyoruz bu durumu. O olmasaydı bu durumda olmazdım, ben olmasaydım o bu durumda olmazdı. Birbirimize minnettarız. Arkadaşlıktan ziyade biz artık abi kardeş gibiyiz.
Tolga diye bir ortak arkadaşımız var Jabbar ile. Tolga da benim ekibimde. Oturduk bir kahve içtik. Ertesi gün projeyi yapmaya başladık. İki gün sonra Raf ortaya çıktı tüm haliyle. Derler ya bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır diye. Bizimki de o misal.
Sen kimleri beğeniyorsun, dinliyorsun?
Pandemide çok Türkçe parça yaptım. Normalde global projeler de yapıyordum. Global vokalistlerle çalışmak istediğim için onları daha fazla dinlemeyi tercih ediyorum. Ama belli başlı dinlediğim bir tür, kişi var diyemem. Üretim yaptığım için genel bir müzik kulağım olması lazım. Her türü takip ediyorum. Tüm sanatçıları dinlemeye çalışıyorum. İbrahim Tatlıses de dinliyorum, Edis de, Gülşen de dinlerim. Çok eski bir parçayı da, Ümit Besen'i de dinlerim. Bizim müzisyenlerimiz -eskiden bahsediyorum- o kadar gelişmiş sesler, akorlar yapıyor ki. Düşünsenize Nükhet Duru The Weeknd gibi bir adama beste vermiş. Şarkının altında Nükhet Duru'nun back vokalleri var. Bu bizim için gurur duyulacak bir şey. Selda Bağcan desen dünya çapında tanınan bir sanatçı. O yüzden peşini bırakmamamız lazım müziğin.
Dünya çapında dinleniyor olmak sana neler hissettiriyor? Farklı bir ülkede DJ'lik ve prodüktörlük yapsaydın işler daha farklı bir boyuta gelir miydi?
Kesinlikle farklı olurdu. Ülkemizde sürekli sahte dinlenmeler sahte yazılımlarla tıklanmalar şişiriliyor. Olay müzikten çıktı ki. Olay başka bir boyuta döndü. Amacımız müziğimizi organik bir kitleye yansıtmak. Ama bunu başaramıyoruz. O yüzden şanssız olduğumuzu düşünüyorum.
Aile yaşamından bahseder misin? Ailen başarın hakkında neler düşünüyor?
Samimi bir şekilde söyleyeyim, ailem beni bilgisayar başında gördüğü zaman 'Bu boş işleri bırak, adamakıllı bir işle ilgilen' derdi. Onların da suçu yok. Çünkü elektronik müziği bilmiyorlar. Ne yaptığımı bilmiyorlardı. Onları da suçlayamam. Onlar yaptığım işlerin başarısını gördükten sonra anladılar ne yaptığımı. Ailemden ayırdığım için hayatımı, sadece duygusal bir bağımız kaldığı için kimse müdahale etmiyor. Ama desteklenmedim. Keşke desteklenseydim daha farklı, daha güçlü olurdum belki o zaman.
Yeni parçalar ne zaman gelecek?
Eskiden yılda 2 veya maksimum 3 şarkı çıkarırdım. Son 8 ayda 6 proje çıkarmışım. 6 Kasımda bir proje daha gelecek Madrigal ile birlikte. Ondan sonra Emir Can İğrek var. Daha sonra da yabancı projelerimiz var. Çünkü üretim yaptım. Fazlasıyla üretim yaptım. Eğer yayınlamazsak sound eskir. O yüzden insanlar üzerindeki etkimizi fazla yitirmeden yavaş yavaş parçaları yayınlamayı istiyorum.
Hayatındaki ilk kırılma noktası ne zaman ve hangi olayla yaşandı?
Raf'tan önce yabancı projeler yaparken bir parçamla top 100 listesine ellinci sıradan girmiştim. Parçanın adı Crush'tı. O listeyi gördüğümde 'Evet, bunu başarabilirim' diye düşündüm. Ama asıl kırılma noktası 2016'da Raf'ı yaptığımda yaşandı. Raf dünya genelinde Bulgaristan, Yunanistan, Rusya, Almanya, Dubai, Katar, Bahreyn, Beyrut'ta uzun süre 1 numara kaldı.
Türkiye'den önce sesini yurtdışında nasıl duyurabildiniz?
Yurt dışında bazı plak şirketleri açıldı. Biz yaptığımız soundları demo gönderiyorduk. Onlar da beğenirse kullanıyorlardı. Ne kadar projeniz yayınlanırsa o kadar popülariteniz artar. Belli bir raddeden sonra da şirketlerden bize teklif gelmeye başladı, 'Bizim şirketimize bir parça vermek ister misin?' diye. Yurt dışındaki sesimizi böyle duyurduk.
Hiç bir arkadaşlık sitesine veya bir aplikasyonuna üye oldun mu?
Hayır.
Sosyal medyada fake hesabın var mı?
Yok.
"Her gün olsa yerim" dediğin bir yemek var mı?
Pilav yerim.
"Asla yemem" dediğin bir yemek var mı?
Bamya.
Dinlediğin ama başkalarına söylemekten utandığın bir şarkı var mı?
Var. Söyleyemem.
Depresyona girer misin? Depresyona girince ne yaparsın?
Şu an depresyondayım. Biz melankolik müzik yapıyoruz. Gece gündüz evin içindeyiz. Olmayan aşk acısını çekmeye başlıyoruz. Bu da bizi depresyona sürüklüyor. Gece gündüz müzik ürettiğimiz için psikolojimizin iyi olmasını bekleyemeyiz. Depresyondayken stüdyo masamla koltuk arasında mekik dokurum. Zaten bilgisayar başında uyuyorum.
Ömrünün sonuna kadar bıkmadan dinleyeceğin bir şarkı var mı?
Yok. Ya da 'Ocean Drive' olabilir.
Sana söylenen hangi hitap şekli en çok hoşuna gidiyor?
Benim için fark etmez. Mesut da denmesini severim Deeperise da.
Hayat motton nedir?
Kendinizi fani şeylere alıştırmayın.
Tarihte bulunmak, şahitlik etmek istediğin bir zaman var mı?
İstanbul'un fethinde bulunmak isterdim.
Bugüne kadarki en kötü date anın nedir?
Hatırlamıyorum.
İstanbul'da en sevdiğiniz semt neresi?
Akaretler.
Seni en çok sinirlendiren şey nedir?
Birinin bana yalan söylemesi.
Hayatındaki en büyük hatan nedir?
Çok aceleci davranıyor olmam. Her şeyin bir zamanı vardır.
Hayatındaki en büyük çılgınlığın nedir?
Yamaç paraşütü yapmak.
Ergenlikte ailenle zıtlaşıp yaptığın en büyük saçmalık neydi?
Çok küçük yaşta ayrıldım ailemin yanından. Ergenlik dönemimi ailemle geçirmedim, çalışarak geçirdim.
En çok ne için para harcarsın?
Ben para harcamıyorum. Ama stüdyom için para harcamaya özen gösteriyorum.
En güçlü ve en zayıf yönün nedir?
En zayıf yönüm, çok vicdanlı olmam. En güçlü yönümse bir insanı çok net analiz edebilmem.
Haters'larına iletmek istediğin mesaj nedir?
Öncelikle neden benden nefret ettiklerini sorardım. Tabii kimse kimseyi sevmek zorunda değil ama bu dünya hiç kimseye kalmayacak. Bunu da unutmamak lazım. Birbirimizi severek bu dünyada var olmak varken neden nefretle beslenelim? Nefretle beslenen bir ülke olduğumuz sürece sence kadına şiddet durur mu? Cinayetler durur mu? Bizim içimizde sevgi olması lazım. Biz duygularımızı müziğe yansıtan insanlarız, bizden nasıl bir zarar gelebilir ki?
Deeperise'ın bugüne kadar hiç kimsenin duymadığı, sevenlerini şaşırtacak hangi özelliği var?
İyi müzik yapıyorum, iyi program kullanıyorum kendi çapımda. Bunu örnek alabilirler. Diğerleri biraz özele giriyor :)