Sözleriyle ters köşe yaptı! Diriliş Ertuğrul'un unutulmaz karakteri Turgut Alp'in geri dönmesi yalan rüzgarına döndü!

Diriliş Ertuğrul'un unutulmaz karakteri Turgut Alp'in geri dönmesi yalan rüzgarına döndü! Diriliş Ertuğrul'un unutulmaz karakterlerinden birisi olan Turgut Alp'e hayat veren ve başarılı performansıyla göz dolduran Cengiz Coşkun'un Kuruluş Osman'a katılacağı gün heyecanla bekleniyordu. Ancak son olarak konuşulan iddialar kafaları allak bullak etti. Acun Ilıcalı'nın kurduğu ve 1 Ocak tarihiyle yayına geçecek olan Exxen platformunda Yavuz Sultan Selim'in hayatını anlatan bir dizi yayınlanacak. Bu dizide Cengiz Coşkun'un Yavuz Sultan Selim'e hayat vereceği konuşulan iddialar arasında yerini aldı. Ancak konu hakkında henüz resmi bir açıklama yapılmamış olması izleyicilerin yüreğini ferahlatan bir durum.

Giriş Tarihi :18 Kasım 2020 , 09:25 Güncelleme Tarihi :18 Kasım 2020 , 09:25
Sözleriyle ters köşe yaptı! Diriliş Ertuğrul’un unutulmaz karakteri Turgut Alp’in geri dönmesi yalan rüzgarına döndü!

İÇİNDEKİLER

ATV ekranlarında çarşamba günleri zirveyi kimseye kaptırmayan Kuruluş Osman izleyicilerinin bu sezon heyecanla beklediği isimler kadroya tek tek katıldı. Turgut Alp bilindiği gibi Diriliş Ertuğrul'un en önemli oyuncusuydu herkes onu Kuruluş Osman'da bekliyordu. Ertuğrul Bey, Savcı Bey, Bamsı Beyrek ve Selcan Hatun'un gelişiyle heyecan doruklara çıktı. Gözler Turgut Alp'in diziye katılacağı güne çevrilmişti. Ancak Acun Ilıcalı'nın kurduğu ve yayın hayatına 1 Ocak'ta başlayacak olan Exxen isimli dijital platformdaki yeni bir projede Cengiz Coşkun'un Yavuz Sultan Selim'i canlandıracağı iddia edildi. Gözler şimdi bu iddiaların ardından yapılacak resmi açıklamalara çevrildi.

YAVUZ SULTAN SELİM'İ CANLANDIRACAK İDDİASI

1 Ocak tarihinde Exxen yayına başlayacağı duyurulan Exxen platformu için bomba bir haber geldi. Acun Ilıcalı'nın kurduğu platformda Cengiz Coşkun Yavuz Sultan Selim'in hayatını anlatacak bir dizi projesiyle ekranlarda olacağı iddia edildi. Ayrıca Coşkun'a dizide Hazal Filizküçükköse'nin Hafsa Hatun'u rolüyle eşlik edeceği iddialar arasında yer alsa da henüz bir açıklama yapılmadı.

CENGİZ COŞKUN KİMDİR?

Cengiz Coşkun 29 Nisan 1982'de dünyaya geldi. Aslen Bulgaristan göçmenidir. Spor Akademisi mezunu olan oyuncu aynı zamanda profesyonel basketbolcudur. 2002 senesinde Best Model seçilerek oyunculuk ve modellik kariyerine başlayan Cengiz Coşkun televizyon dünyasına 2005 yılında Rüzgarlı Bahçe dizisi ile adım attı.

2012 yılında gösterime giren Fetih 1453'tür. Ardından Dağ filminde oynayan oyuncu 2013 yılından itibaren Survivor Ünlüler-Gönüllüler yarışmasının üçüncü sezonunda mücadele etmeye başlamıştır ancak yarışmanın 94. gününde elenmiştir. Diriliş Ertuğrul'daki Turgut Alp karakteriyle milyonların gönlüne taht kurmuştu.

YAVUZ SULTAN SELİM KİMDİR?

Babası II. Bayezid'in sancak beyi olarak bulunduğu Amasya'da 1470'te doğan Yavuz Sultan Selim, küçük yaşlardan itibaren birçok laladan eğitim aldı.

Babasının tahta çıkmasının ardından Şehzade Selim, 1487 yılından 1510 yılına kadar Trabzon sancak beyliği yaptı. Şehzade Selim'in Trabzon'daki idarecilik yılları ona ileride kısa sürecek saltanatı için çok iyi bir tecrübe kazandırdı. Burada iken sınır boylarındaki gelişmeleri, özellikle Osmanlı Devleti için büyük bir siyasi-dini mesele oluşturacak olan Şah İsmail'in faaliyetlerini dikkatle takip etti.

Annesi Ayşe Hatun 1506'da vefatına kadar onun yanında bulunurken, oğlu Süleyman da 1494'te Trabzon'da dünyaya geldi.

Şehzade Selim, Sultan II. Bayezid'in kendisi ve Korkut yerine kardeşi Ahmed'i tahta geçirmeye hazırlandığını öğrenince babasına sert ifadeler içeren mektup kaleme aldı.

Babasının hastalığının artması ve divandaki vezirlerin çoğunun onun aleyhinde bulunarak padişahı Ahmed lehine teşvik etmesi üzerine o da önce oğlu Süleyman'ın yanına Kefe'ye, ardından 3 bin kişiyle babasının yanına Edirne'ye gitti. Çukurçayır denilen yerde babasıyla karşı karşıya geldi. Burada babası tarafından yatıştırıldı ve kendisine Semendire sancağı verildi, Macarlarla savaşması için izin çıktı.

Şehzade Selim, ağabeyi Ahmed'in saltanat makamına çağrıldığını haber alınca Edirne'ye girdi, ardından babasına yetişerek Çorlu'ya geldi. Uğraşdere mevkisinde II. Bayezid'in kuvvetleri ani bir saldırıyla Şehzade Selim'i geri çekilmeye zorladı.

Bununla birlikte İstanbul'da yeniçeriler Şehzade Ahmed'i istemediklerini ve Selim'i desteklediklerini açıkça ilan etti. Üsküdar'a kadar gelen Ahmed şehre giremedi, Kefe'de bulunan Selim'e destek mektupları yollandı. Bazı vezir ve paşaların da baskısı sonucu II. Bayezid, tahtından Selim lehine feragat etmek zorunda kaldı. Böylece Selim, 24 Nisan 1512'de 9. Osmanlı hükümdarı olarak tahta çıktı.

Saltanatını terk eden II. Bayezid ise Dimetoka'ya gitmek üzere İstanbul'dan çıkışının ardından 10 Haziran 1512'de Abalar köyünde vefat etti.

Yavuz Sultan Selim'in ilk hedefi ise Osmanlı Devleti için ciddi bir dini ve siyasi tehdit oluşturan Şah İsmail oldu.

Sultan Selim, 20 Mart 1514'te Edirne'den İran seferi için yola çıktı. Beş ay süren oldukça zorlu seferin sonunda 23 Ağustos 1514 Çarşamba günü Çaldıran'da yapılan savaşta Sultan Selim ve ordusu Şah İsmail karşısında zafer kazandı. Yavuz Sultan Selim, harekatını sürdürerek 6 Eylül Cuma günü Tebriz'e girip adına hutbe okuttu. Bölgede bazı imar hareketlerinde bulunup sayıları bine ulaşan ilim ve sanat erbabını İstanbul'a sevk etti.

İdris-i Bitlisi'yi bölgeye göndererek civardaki Sünni/Şafii aşiretlerini Safeviler'e karşı örgütlemeye çalıştı, mahalli Kürt beylerini de kendi tarafına çekti.

MISIR SEFERİ SONRASI HİLAFETİ OSMANLILARA GETİRDİ

Yavuz Sultan Selim, 5 Haziran 1516'da doğu seferi için İstanbul'dan ayrıldı. Sünni Memluk Sultanı'nın Safevilerle ortak hareket ettiğini öğrenerek Malatya'dan Halep'e doğru ilerledi. 24 Ağustos'ta Mercidabık Ovası'nda yapılan savaşta Memluk ordusunu dağıttı.

Daha sonra Mısır seferine karar veren Yavuz Sultan Selim'in ordusu önce Şam'ı, ardından Kudüs'ü ele geçirdi. 9 Ocak'ta Gazze'den Mısır'a doğru yola çıkan Yavuz Sultan Selim ve ordusu, zorlu çöl yolculuğunun ardından 22 Ocak'ta Ridaniye'de yeniden toparlanan Memluk ordusunu bozguna uğrattı. 15 Şubat'ta görkemli bir törenle Kahire'ye girdi ve Kasr-ı Yusuf'ta Mısır tahtına oturdu.

İçlerinde Abbasi Halifesi Mütevekkil-Alellah ve bazı önde gelen kimseleri, ulemayı, sanatkarları, bir kısım tüccarları, mukaddes emanetleri ve ele geçirilen malzemeleri donanmayla İstanbul'a sevk eden Yavuz Sultan Selim, geldiği yolu takip ederek geri döndü. Şam'a vardığında Muhyiddin İbnü'l-Arabi'nin mezarını buldurarak buraya bir türbe, yanına da bir cami ve tekke yaptırdı.

Yavuz Sultan Selim, iki yıl bir ay süren seferin ardından 25 Temmuz 1518'de İstanbul'a döndü.

Padişah, 1519 yılının Nisan ayında Rodos seferi için donanmaya yeni gemiler tedarik ettirip, toplar döktürdü.

Sultan Selim, İstanbul'da çıkan veba salgını sonrası 18 Temmuz 1519'da Edirne'ye doğru yola çıktı. Sırtında çıkan bir büyük ur yüzünden Çorlu'dan ileri gidemedi. Durumu giderek ağırlaşan Sultan Selim, 22 Eylül 1520'de vefat etti.

MEKKE VE MEDİNE'NİN KORUYUCUSU

Yavuz Sultan Selim'in vefatı oğlu Süleyman'ın Manisa'dan İstanbul'a gelişine kadar gizli tutuldu. 1 Ekim'de İstanbul'a getirilen Yavuz Sultan Selim'in naaşı, oğlu ve devlet adamları tarafından şehir girişinde karşılandı ve Fatih Camisi'ne indirildi. Burada kılınan namazdan sonra bugünkü türbesinin bulunduğu Mirza Sarayı denilen yerde defnedildi. Daha sonra oğlu Süleyman tarafından buraya bir türbe ile Sultan Selim Camisi ve külliye yaptırıldı.

Yavuz Sultan Selim'in 8 yıldan biraz fazla süren saltanatı dönemi, Osmanlı tarihi için bir dönüm noktası teşkil etti. Özellikle Doğu meselelerini ele alışı ve bunlara kesin çözüm bulma çabalarıyla dikkati çekti. Safevi tehdidini önlemesi ve onlara karşı ileride Osmanlı dini düşüncesinin sınırlarını tayin edecek ölçüde Sünni anlayışı öne çıkarması aynı zamanda siyasal ve sosyal hayatta da önemli bir dönüşümün habercisi oldu.

Yavuz Sultan Selim'in İslam dünyası üzerinde bütünleştirici bir lider sıfatını haiz olması "hilafet tahtının sultanı" şeklinde anılmasına yol açtı. Resmi belgelerde ise Mekke ve Medine'nin koruyucusu anlamına gelen "Hadimü'l-Haremeyn" unvanıyla zikredildi.