Süleyman ve Melik'in gerilmesine neden olan bu sözlerin ardından Togay, Osman Bey'e karşı planını değiştirdiğini "O benim sürüme sadece benim için dalacak… Ondan önce davranmalıyım" sözleriyle açıkladı.
Papa'nın ajanlarının ise Togay'a bir teklifi vardı. Süleyman, "Sürüne güç katmak için sana teklifte bulunmaya geldim" diyerek Nikola'nın ittifak teklifini Togay'a iletti.
ŞEYH EDEBALI'DAN HABEŞ KRALI NECAŞİ KISSASI
Şeyh Edebalı dergahındaki sohbette Habeş kralı Necâşî'nin kıssasını anlattı. Dervişler ve ahilerin yanı sıra Demirci Davud Bey, Abdulrahman Gazi ve Kumral Abdal'ın da katıldığı sohbette, Şeyh Edebalı "Bir başına kılıç ile fetih tamam olmaz" diyerek gönüllere girmenin esas olduğu mesajını verdi.
Şeyh Edebalı "Beyler gaziler gaza edecek, ahiler işleyecek o vakit fetih olacak. Bir başına kılıç ile fetih tamam olmaz. Lügatte açmak değil mi manası? Kılıç dıştan açtı, içten ne açacak… Allah'ın davetine açmak. Kılıçla sur kapısı açılır, ya gönül kapısı nice açılacak? Gönlünü Müslüman eyleyemediğin kılıç ile Müslüman mı olacak?" ahilerin önemine şu sözlerle dikkat çekti: "Ahi işleyecek, üretecek, satacak, alacak, yapacak, eyleyecek. Aşına, işine tartısına hile karıştırmayacak. Kılıcın aldığını mamur eyleyecek. Bayındır kılacak. Refaha kavuşturacak. Madem ki halka hizmet hakka hizmet... O vakit fetih tamam olacak. Beldeler Türk, beldeler İslam beldesi olacak! Belde belde akıbet devlet olacak! Madem ki çağrımız var, o vakit bileceğiz ki davet hal ile. Halimizi düzelteceğiz. Müslüm, gayrimüslim cümle halka, işimizde aşımızda adil olacağız! Debbağ Hasan, Rum komşusuna adil olmazsa burda bize bir devlet olmayacak… Demirci Davud Bey örsünde evvel nefsini dövmezse bu topraklarda bize bir devlet olmayacak! Halimiz adalet üzre olmadan olmayacağız!"
Şeyh Edebalı mesajını Asr-ı Saadet'ten bir kıssa ile tamamladı: "Rivayettir ki Mekkeli müşriklerin zulmü arttıkça artar idi. Müşrik zulmü öyle bir hal almıştı ki ashabın ileri gelenleri dahi bu zulümden paylarına düşeni almaktaydı. Ashabının çektiği zulmün günden güne arttığını gören Efendimiz hüzne gark olurdu. Akıbet bu zulümden ashabını kurtarmak için bir karara vardı. Ve müminleri Habeş kralı Necâşî'ye gönderdi. Necâşî bir Hristiyan idi ve şüphesiz ki efendimiz onun Hristiyan olduğunu bilmekte idi. Yine de onlara dedi ki Necâşî'ye gidin, o adil bir kraldır!' Mesele tastamam budur. Efendimiz, Necâşî Müslüman, Hristiyan, Musevi yahut Mecusi demedi. O adildir dedi! Bizim için efendimizden başkaca ölçü yoktur! O vakit ya ölçüye uyacağız, olacağız, ya da uymayacak, yok olacağız."