Meltem Akçöl: Duy Beni’de canlandırdığım Hazal karakteriyle gurur duyuyorum

Sevilen gençlik dizisi Duy Beni’de Hazal karakterine hayat veren Meltem Akçöl, Bi’ Başka YouTube kanalında İrem Erbaş’ın konuğu oldu. Oyuncu, bir anda büyüyen takipçi kitlesinden fenomenlikten oyunculuğa geçiş sürecine, özel hayatından dizi setinde yaşananlara kadar birçok farklı konuda samimi açıklamalarda bulundu. Akçöl, dizideki karakteri Hazal ile gurur duyduğunu ifade ederek “Zorbalıklara karşı durduğu için babası hapiste. Bunların içinde bu kadar güçlü, sağlam durması beni çok etkiliyor. Okuldan çıkıyor hayatını kazanmak için çalışmaya gidiyor. Gerçekten gurur duyuyorum” dedi.

Meltem Akçöl, sevilen YouTube kanalı Bi' Başka'da, dizideki partneri İzzet Yüksek ile enerjilerinin tuttuğunu dile getirerek "İzzet çok iyi bir partner. Bu kadarını tahmin etmiyordum. Çok centilmen. İnanılmaz anlayışlı. Karavansa geçerken bile kapımı açıyor. Çok şanslıyım" ifadelerini kullandı.

Nasılsın? Duy Beni macerası nasıl başladı? Karakterin Hazal'ın gidişatından memnun musun?

Çok memnunum. Hazal bence çok büyük bir şans benim için. Her şeyin karşısında çok net bir şekilde duruyor. Bunu ilerleyen bölümlerde çok daha net bir şekilde göreceğiz. Güçlü bir kız olması beni çok mutlu ediyor. Senaryo geldiğinde de bana keyif vereceğini anlamıştım. O yüzden çok mutluyum.

Peki, projeye nasıl başladın? Hazal'dan biraz bahseder misin?

Ben başlamadan 1.5 ay önce tüm oyuncular tanışmıştı. Hazal karakteri bulunamamıştı henüz. Aslında şans eseri oldu diyebilirim. Yazın başı. Tatile gidecektim arkadaşımla ama işi çıkınca iptal oldu. Kafayı yemek üzereydim iptal olunca İstanbul'a tıkılı kaldım diye. Ardından bu iş geldi. Görüşmeye gittim. Yönetmenimle yapımcılarla tanıştım. Ve 'Evet, olmam gereken yer burası' dedim. Senaryoyu okudum, karakteri konuştuk. Toplantıdan 1 hafta sonra olumlu dönüş geldi. 3 gün sonra saç makyaj provasındaydım. 1 hafta sonra da ilk okuma provasına gittim. Hızlı oldu diyebilirim.

Duy Beni'de canlandırdığım Hazal karakteriyle gurur duyuyorum

Akranları ve bulunduğu sınıfa ait insanlar gibi şımarık değil Hazal. Hazal'ın bulunduğu zümredeki insanlara kızıyor musun?

Kızmıyorum. Melisa'ya Ozan'a kızamıyorum. Tabii ki yaptıkları zorbalıklara kızıyorum ama hepsinin altında onları bu raddeye getiren bir sebep var. Onlarla da empati kurulduğunda anlayabiliyorsunuz. Ama Hazal ile gurur duyuyorum. Babası hapiste, bu zorbalıklara karşı durduğu için. Bunların içinde bu kadar güçlü, sağlam durması beni çok etkiliyor. Okuldan çıkıyor hayatını kazanmak için çalışmaya gidiyor. Gerçekten gurur duyuyorum.

İzzet Yüksek çok iyi bir partner

OrHaz shipinden de konuşalım mı? İzzet nasıl bir partner?

İzzet ile dün çok güzel bir sahne çektik. İzzet çok iyi bir partner. Bu kadarını tahmin etmiyordum. Çok centilmen. İnanılmaz anlayışlı. Karavana geçerken bile kapımı açıyor. Çok şanslıyım. Enerjimiz de tuttu. Eminim ilerleyen bölümlerde sahneler çoğalınca o enerjiyi daha iyi yansıtabileceğiz.

Set ortamı nasıl? Genç bir ekipsiniz. Enerji yüksek olsa gerek. Neler yapıyorsunuz boş vakitlerinizde? En çok kiminle vakit geçirmekten keyif alıyorsun?

Hepsiyle vakit geçirmekten ayrı ayrı keyif alıyorum. Bora ve Güneş ile gerçekten ayrılamıyoruz. Repoda da set çıkışlarında da sürekli birlikteyiz. Sümeyye ile de öyle. Ailelerimizin içine kadar girdik. Özel hayatlarımıza dâhil oluyoruz. Ama herkesle ayrı ayrı harika vakit geçiriyoruz. Müziğiydi, dansıydı, ezber çalışmasıydı çok keyif alıyorum.

Ben de lise hayatımda Ekim olabiliyordum

Senin lise hayatında ya da okul hayatında uğradığın en büyük zorbalık neydi?

Zorbalıklara karşı çıkarken de zorbalaşabiliyor insan. Ben zorbalıklara karşı çıkan biriydim. 9. sınıftaydım, bir gün okuldan çıktım. 15 kişilik bir grup etrafımı sardı ve beni sıkıştırdı. En yakın arkadaşımı aradım. Müdür yardımcısını alıp geldi. Beni sevmiyorlardı. Ben de bazı noktalarda Ekim oluyordum lise hayatımda.

İlginin çok kısa sürede artması beni korkuttu

Duy Beni ile beraber tanınırlık arttı, takipçi sayıları fırladı. Korkutuyor mu bu seni?

Çok kısa bir sürede olduğu için korktum. 1 ay gibi bir sürede gerçekleşti bu takipçi patlamaları. İlk bölüm yayınlandıktan sonra "Ne oluyor?" dedik. Bazen korkutucu geliyor. Can güvenliği de mevzubahis çünkü. Çok saf bir sevgiyle yaklaşan insanlar da var ama birkaç tane de deli çıkabiliyor aradan. Ama her ne olursa olsun güzel hissettiriyor. Arkanda binlerce kişinin desteğini hissetmek çok güzel. Gerçekten kimseye ihtiyacın olmuyor. Çünkü sana her açıdan o kadar iyi hissettiriyorlar ki…

Şöhret olmak, popüler olmak gibi kavramlara bakış açın ne?

Popüler olmak ya da şöhret olmak için bu işi yapmak değil de, gerçekten hayatımın sonuna kadar bu işi yapmak istediğim için işin içindeyim.

Sette 22 saat çalışayım ama masa başında olmayayım

Oyunculuk hikâyen nasıl başladı? Sosyal medyada tanınan bir fenomendin aynı zamanda değil mi? Oyunculuğa karar verdikten sonra ilk adım olarak ne yaptın?

Bu konuya değindiğimiz iyi oldu. Çünkü insanlar fenomenken bir anda oyunculuğa geçiş yaptığımı düşünüyor. Ama öyle olmadı. Ben 3 yaşımdan 6 yaşıma kadar mankenlik yaptım. Çocuk mankendim. Kameraya aşinaydım çocukluktan beri. İlkokulda tiyatro oyunlarında rol almaya başladım. Okul etkinlikleriyle iç içeydim. Ortaokulda ve lisede çok yaramazdım. Meslek algısını bir kenara bırakın hayatımda hiçbir şey yoktu. Sadece gezip eğlenmek istiyordum. Ama lise 2'deyken bir karar verdim. Masa başında çalışabilecek biri değildim. Yapıma aykırı. Gidiyim sette 22 saat çalışayım ama masa başında olmayayım. Hareket edeyim, eğleneyim. Gerektiğinde çok yorulayım, yorgunluktan kalkamayayım ama bu işin içinde olayım. Üniversiteye geçerken de babam oyuncu olmamı hiç istemiyordu. O dönemde birkaç oyuncunun sosyal medyadan keşfedildiğini fark ettim. Oyunculuk eğitimi alamıyorum, konservatuvara hazırlanamıyorum. Çünkü babam izin vermiyor. Ben de sosyal medyaya girdim. Videolar çekmeye başladım. Ardından yükselmeye başladım. Şu anki menajerimle tanıştım. Babam seni ne Instagram'da ne YouTube'ta göreceğim deyip kızıyordu. 1 sene sonra dizimi izlemeye başladı :) Şu an çok gurur duyuyor.

Kendimle arkadaş olmayı çok isterdim

Biraz da özel hayatına geçelim. Nasıl bir arkadaşsın Meltem?

Kendimle arkadaş olmayı çok isterdim. Tabii ki arkadaşlarıma hatalarım olmuştur. Ama herkesin olmuştur. Ama çok düşkün oluyorum arkadaşlarıma. Her şeyimi verecek derecede seviyorum. Seviyordum daha doğrusu. Artık böyle olmamaya özen gösteriyorum çünkü zarar görüyorum. Arkadaşlarımla çok eğlenirim, çok iyi dertleşirim.

Hiç kıskanç değilimdir

Nasıl bir sevgilisin? Özeleştiri yaparsan hangi kötü huyundan bahsedersin?

Bende sıfır kıskançlık olmasından dolayı çok rahatsız oluyorlar. Aldatabilir, istediğini yapabilir. Tetikte olmam. Ama aldatılan ben olmuyorum. Kendisine yapıyor bunu. Ben aldatan adamı hayatımdan çıkarıyorum ve rahatlıyorum. 'Aman şu kızla görüşmesin, aman bunu yapmasın' demem.

Bundan sonraki projelerinde muhakkak canlandırmak istediğin bir karakter tipi var mı kafanda?

Birincisi, deli dolu aşırı hareketli bir kadını; ikincisi şizofreni hastası bir kadını canlandırmayı isterim.

Mutlaka birlikte rol almak, karşılıklı oynamak istediğin bir isim var mı?

Haluk Bilginer.

En çok Caner Topçu ile oynamayı seviyorum

Bugüne dek çalışmaktan en keyif aldığın oyuncu kim?

Çok var. İlk işimde annemle babamı canlandıran Burcu Almeman ve Zafer Öztürk ile oynamaktan çok keyif alıyordum. Bu dizide Rabia ile Bora ile çalışmaktan keyif alıyorum. Caner ile de öyle. Sahnemiz olduğunda Caner'e 'En çok seninle oynamayı seviyorum' diyorum. Çünkü ilk günden beri gerçekten Hazal ile Kanat olduk.

Mesleğe dair en eski/ilk hatırladığın ilginç/utandıran/şaşırtan veya göklere çıkaran bir anından bahseder misin?

Çok kötü bir anım var. Yeni bir şey bu arada. Duy Beni'den önce bir yönetmenle görüşmeye gidiyordum. Aşırı sıkıntılı bir gündü. Yağmur başladı, trafik kitlendi, taksi almıyor. Çok stresliydim. Yapım binasına girdim. Koşturarak yukarı çıktım. Neyse ki benden önceki aday da geç kalmıştı. Çok tedirgin ve telaşlıydım. Oturdum ve anlık bir rahatlama geldi bana. Yönetmen "Ee sen ne yapıyorsun?" diye sordu. Bacak bacak üstüne atıp "Ay ben de ne yapayım işte bildiğiniz gibi" dedim. Kaldım. Görüştüğüm karakter de asla bu rahatlıkla bir karakter değildi. İstemeden oldu. Olmadı tabii o iş :)

Kendi sanat merkezimi açmak istiyorum

Mesleğinde gelmek istediğin top nokta neresi? Neler yapmak istiyorsun? Neyi başardıktan ya da neye ulaştıktan sonra oh be dersin? Tik atarsın bazı şeylere kafanda?

Hayatımın bir döneminde sadece tiyatro yapmak istiyorum. 40-45 yaşlarına gelince de kendi sanat merkezimi açmak istiyorum. Çocuklara, gençlere burslu eğitimler verebilmek için. Çünkü gerçekten o eğitim süreci çok zor. O sürece başlamak çok zor. Mesleğe girebilmek, menajer bulabilmek, sektörde var olabilmek çok zor. Ben de zorlandığım için böyle bir hayalim var.

Türk dizi tarihinde 'keşke ben oynasaydım' dediğin, hayranlık duyduğun karakter hangisi?

Bihter Ziyagil.

Tanışmayı çok istediğin ama tanıştığında hayal kırıklığına uğradığın bir sanatçı oldu mu?

Tanışmayı çok istemiyordum ama tanışmış bulundum. İnanılmaz kültürlü, aşırı bilgili birini bekliyordum. Ama tam tersiydi.

GÜNÜN DİĞER HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.