Bakan Varank açıkladı! Yerli otomobilin menzili 500 kilometreyi yakalayacak

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, 2022 yılında satışa çıkması planlanan Türkiye’nin Otomobili’nin ayrıntılarını açıkladı. Bu yılın sonunda elektrikli otomobilin prototipinin ortaya çıkacağını ifade eden Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank, 500 kilometre menzili yakalayacak bir araç üzerinde çalışıldığını söyledi. Bakan Varank, fiyat açısından da küresel olarak yarışabilecek bir araç istendiğini belirterek, “İnsanlar bu otomobili bekliyorlar.” dedi.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :26 Mayıs 2019 , 13:59 Güncelleme Tarihi :26 Mayıs 2019 , 14:06
Bakan Varank açıkladı! Yerli otomobilin menzili 500 kilometreyi yakalayacak

Konsept oturtulduktan sonra aracın ismi üzerinde çalışmalara başlandığını kaydeden Varank, otomobil fabrikasının nerede olacağı ile ilgili olarak "Bir yatırım yapmak isterseniz, tedarikçilere en yakın yeri tercih edersiniz." diyerek ipucu verdi.

Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu, geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a elektrikli yerli otomobil ile ilgili bir sunum yaptı. Sunumun yapıldığı toplantıda yer alan Varank, projede gelinen son aşamayı gazetecilere anlattı. Varank, Türk Patent ve Marka Kurumu'nda basın memansuplarıyla iftarda bir araya gelirken, şu değerlendirmelerde bulundu:

OTOMOTİV SANAYİNİ DÖNÜŞTÜRECEK
(Türkiye'nin Otomobili Projesi'nde hangi aşamadayız?) Biz bunu sadece bir otomobil projesi olarak görmüyoruz. Dünyada müthiş bir değişim, dönüşüm var. Otomobil endüstrisi de bu dönüşümün, değişimin en hızlı yaşandığı sektörlerden biri. Türkiye'nin Otomobili Projesi'ni bir teknoloji projesi olarak, bizim otomotiv sanayimizi dönüştürecek, güçlü ülkelerle rekabetçi hale getirecek bir proje olarak görüyoruz. Baktığınızda artık elektrik motorlarıyla, yazılımlarıyla, otonom sürüşüyle, pil teknolojileriyle otomobil endüstrisi tamamen başka bir yöne gidiyor. Biz de bu projeyle, bu fırsat penceresini doğru zamanda yakaladığımıza inanıyoruz. Kendi otomobilimizi tamamen elektrikli olarak rakipleriyle yarışacak şekilde bir proje olarak ortaya koyacağız ve bir ekosistem ortaya çıkaracağız.

TAM YOL İLERİ
Tabii biz bunu devlet olarak yapmıyoruz. Beş babayiğit ortaya çıktı, TOBB bunlara katıldı, onlar bu işi sırtladılar. Getirdikleri CEO ve ekibi gerçekten profesyonel arkadaşlar, özverili çalışıyorlar. Zaten kendisi iş başı yaptıktan sonra aslında proje tam yol ilerlemeye başladı. Planlandığı şekilde onların kendilerine koyduğu iş akışlarının süresi dahilinde bu proje ilerliyor. 2019'un sonunda bir prototip göreceğiz, buna hep birlikte şahitlik edeceğiz. 2022 yılında da, muhtemelen ikinci yarısında inşallah araçlar satışa çıkmış olacak. Yollarımızda Türkiye'nin otomobilini görmüş olacağız.

MARKA ORTAYA ÇIKARIYORLAR
Tabii şöyle bir eleştiri var: Bu otomobili yapmak bu kadar zor mu? Az çok sanayiyle haşır neşir olanlar bu soruya kolay cevap verebilirler. Biz sadece tek bir Ar-Ge projesi, bir otomobil yapmıyoruz ya da bu arkadaşlar bunu yapmıyor, bir marka ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. Bu markanın dört dörtlük olması, tutunabilmesi, satılabilmesi, kendini devam ettirebilmesi lazım. Dolayısıyla iş akışlarını yapıyorlar, 15 yıllık bir plan yapmışlar. Bu 15 yıl içerisinde 5 tane model 3 tane facelift, bunların planlamasını yapmışlar. Dolayısıyla siz ortaya tek bir ürün çıkarabilirsiniz, ama bunun satılabilir olması için bayi ağının olması lazım, yedek parçasının, tedarikçilerinin olması lazım, servisinin olması lazım, pazarlamasını güzel yapmanız lazım. Yurt dışına ihracat yapacaksınız, o standartlarda, o kalitede ve rakipleriyle yarışabilecek olması lazım. Dolayısıyla bunların tamamını profesyonelce planladıkları için bu iş aslında bu kadar uzun sürüyor. Ama dediğim gibi iş akışları çerçevesinde ilerliyorlar, 2019'un sonunda inşallah prototipi göreceğiz.

KÜRESEL PAZARLARDA FİYATIYLA DA YARIŞSIN
(Ar-Ge merkezi nerede olacak?) Güzel bir yerde de Ar-Ge merkezini açmak istiyorlar. Onu da yakın zamanda ilan edebiliriz. Açılışını yaparız. (Hangi segmente girecek?) İlk modelin segmentini söylemiyoruz. Ama kafalarındaki plan şöyle: Tüm modelleriyle küresel pazarlarda da rekabet edecek bir fiyat yakalamak istiyorlar.

TEDARİKÇİYE EN YAKIN YERDE
(Fabrikayı endüstri bölgesi mi, yoksa organize sanayi bölgesinde mi olacak?) Siz bir yatırım yapmak isterseniz, tedarikçiye en yakın yeri tercih edersiniz. Yani ekosistemden en verimli şekilde faydalanacağınız yerde kurmak istersiniz. Bunun görüşmelerini yapıyorlar. O konudaki bilgiler ticari sır niteliğinde olduğu için açıklamıyoruz.

MARKA VE İSİM ÇALIŞMALARI DA BAŞLADI
(Dünyadaki örnekleriyle yarışabilecek bir menzile ulaşacak mı?) Ulaşacak. 500 kilometreyi yakalayacak bir araç üstünde çalışıyorlar. (İsim üzerinde bir çalışma var mı?). Prototip çalışmalarına paralel marka kimliği ve isim çalışmalarına da başladılar.

İNSANLAR TEBRİK EDİYOR
(Siz de makam aracı olarak hibrit bir otomobil kullanıyorsunuz..) Türkiye'de ilk defa binek olarak bir hibrit araç üretilmeye başladı. Madem biz Sanayi Teknoloji Bakanıyız, yerli üretimi destekliyoruz, bu da Türkiye'de, Sakarya'da üretilen bir araç. Aynı zamanda çevreci, az yakıyor, 'Biz binersek mesaj olur.' dedik. Herkesten güzel tepkiler alıyoruz. Vatandaş seviyor bir kere, o önemli. Yani insanlar tebrik ediyorlar.

BEKLİYORLAR BU OTOMOBİLİ
(Türkiye'nin otomobiline kamu sipariş verecek mi?) MEMUR-SEN'in öyle bir kampanyası vardı, 'Yerli otomobil çıkarsa biz şu kadar sipariş vereceğiz' diye. Aslında talep olacağa benziyor, insanlar bekliyorlar bu otomobili. Piyasaya çıktığında göreceğiz.

YERLİ ÜRETİM MİLLİ TEKNOLOJİ
(Yerlileştirmeye ilişkin olarak projeniz var, 300'e yakın ürünü açıklamayı planlıyorsunuz. Özellikle bu ürünler hangi sektörlerde olacak, ne zaman açıklayacaksınız?) Gündemimizde yerli üretim ve milli teknoloji var. Yerlileştirme Ürün Programı da bunun önemli bir parçası. Amacımız, özellikle yüksek cari açık verdiğimiz ürünlerin yerlileştirilmesi. Bu ara malı da olabilir, ham madde de olabilir, birtakım makine ekipman da olabilir. Sadece bir ürünün ithalat-ihracat rakamına bakıp bir liste çıkarmadık. Listemizi oluştururken potansiyeli olup olmadığına da baktık. Bir ürünü yerlileştirmek istersiniz, ama dünya ticaretine baktığınızda bunun yüzde 80'ini bir ülke üretiyorsa, ha demek ki orada bir fırsat yok. Dominant baskın bir ülke var, sizin onunla rekabet edecek bir ürünü ortaya çıkarıp fayda sağlamanız mümkün değil.

MAKİNE SEKTÖRÜ İLE BAŞLAYACAĞIZ
Birçok faktörü değerlendirerek ürün listemizi çıkardık. Orta Yüksek ve Yüksek teknolojiye de odaklanarak 300'ün üzerinde ürün ve ürün grubunun yerlileştirilmesiyle ilgili yeni bir teşvik programı dizayn ettik. Burada eğer ürünün Ar-Ge ihtiyacı varsa oradan başlayarak ürün geliştirilmesi, yatırımı, ticarileşmesi, bütün bu adımların tamamını teşvik etmek üzerine, ama elimizdeki mevcut teşvik mekanizmalarını buna göre dizayn ederek bir program hazırladık. Aslında bizim çalışmalarımız bitti, kamuoyuna ilan etmesi kaldı. Tabi mevzuatla ilgili yapmamız gerekenler var. Makine sektörüyle başlamayı planlıyoruz. Pilot sektör makine olacak, daha sonra Eylül, Ekim ayına kadar diğer sektörlerdeki ürünleri ilan edeceğiz. Burada hem sanayicinin, üreticinin bize başvurmasını bekliyoruz, hem de biz proaktif olacağız. Bu arada zaten girişimci bilgi sistemi gibi aslında Türk sanayisinin röntgenini elinde bulunduran bir Bakanlığız; kimlerde bu kabiliyetler var, aradığımız ürünü kiminle oturup çalışarak yerli ürettirebiliriz, burada proaktif de davranacağız.

CEYHAN'DA SON AŞAMAYA GELDİK
(Cari açıkla ilgili bir öngörü var mı?) Bizim o beş sektörde şu anda verdiğimiz cari açık 40 milyar dolar civarında. Bunun tabii tamamını biz karşılayalım isteriz, ama bu uzun soluklu bir maraton. Ama özellikle hammadde anlamında cari açık verdiğimiz büyük sektörler var. Petrokimyada, milyarlarca dolarlık açık veriyoruz, büyük projelerimiz var. Ceyhan Petrokimya Endüstrisi Bölgesi, bu manada oldukça faydalı olacak bir proje. Bu projede son aşamaya geldik. Aslında temel atma aşamasında olan yatırımlar var. Onların da sene sonuna kadar temellerini atarak cari açık verdiğimiz bu petrokimya alanında ilerlemek istiyoruz.

KAPIMIZ AÇIK
(Ürün gruplarında ne kadar yabancı sermayeli şirket tahmin ediyoruz?) Eğer bir yabancı gelip burada o yatırımı yapmak istiyorsa, 'Bunu yerli olarak üreteceğim.' diyorsa kapımız ona açık. O da aynı programdan faydalanıp o yatırımları yapıp o üretimi yapabilir. Yani global sermaye olup yerli üreticilerden de o işlere başvurabilecek olan ara malı üreticisi firmalar var, onlarla da çalışabiliriz..

30 GÜNDE NETİCELENECEK
(Çok uzun sürecek, yüksek teknolojili ürünler yerine daha kısa vadeli sonuç alınabilecek ürünler mi olacak?) Sadece ithalat ve ihracata bakmıyoruz. O manada bir kabiliyet gelişmiş mi Türkiye'de, sanayi altyapımız bu ürünü üretebilir mi üretemez mi, hepsine bakıyoruz. Tabii ki temel Ar-Ge aşaması 5 sene sürecek bir ürüne de yatırım yapmak mantıklı değil. Burada bağlı ve ilgili kuruluşlarımızın da dahil olduğu program yöneticisi bir ekip olacak bakanlığımızda. Hem kendileri zaten bu ürünleri çalışıyorlar, bir de firmalar geldiğinde zaten bunu alıp değerlendirip neticelendirecekler ve bunu kısa sürede yapacaklar. Mesela kendimize koyduğumuz hedef, 30 günde başvuruyla neticelendirilme arasında bütün süreçler bitsin istiyoruz. Bağlı, ilgili kuruluşlarımız programın içinde. KOSGEB'i, TÜBİTAK'ı işin içine dahil edeceğiz, Ticaret Bakanlığı ile görüşüyoruz, belki ihracatla ilgili onların destek programlarını bunun içine dahil edeceğiz, uçtan uca bir sistemi tasarlamış olacağız.

BERABER İLAN EDECEĞİZ
(Sanayi stratejisini yenileme çalışmanız ne aşamada?) Bakanlığımız sadece bir Sanayi Bakanlığı değil burası aynı zamanda Teknoloji Bakanlığı. Dolayısıyla, sanayi ve teknoloji stratejimizi beraber ilan edeceğiz. Orada da sona yaklaştık sayılır, güzel bir dokuman ortaya çıktı. Tabi biz sanayi ve teknolojiyi beraber niçin zikrediyoruz? Artık teknolojiden bağımsız bir sanayi düşünmek mümkün değil. Rekabetçi olmak istiyorsanız sanayinizi dijitalleştirmek, dönüştürmek, verimli hale getirmek zorundasınız. Lojistik anlamda yapmanız gerekenleri yapmak zorundasınız. Dolayısıyla, biz de bu stratejiyi ortaya koyarken sanayiyle teknolojiyi beraber değerlendiriyoruz.

GİRİŞİMCİLİĞİ DEVLET FONLUYOR
Girişimcilik de bakanlığımızın en önemli konularından bir tanesi. Türkiye'de maalesef girişimcilik çok fazla dillendirilen, ama uygulamada çok özel sektörün girmediği bir alan. Türkiye'de girişimciliği yüzde 90 oranında hala devlet fonluyor. Biz G-20 üyesi bir ülkeyiz, dünyanın 17'nci büyük ekonomisiyiz. Bu kadar büyük bir ekonomide özel sektörün bu kadar girişimcilikten uzak kalması kabul edilebilir bir şey değil. Burada gene girişimcilikle ilgili stratejilerimizi ortaya koyacağız. Türkiye'de özellikle dikkat etmemiz gereken yıkıcı teknolojilerle ilgili pozisyonumuzu da ortaya koyacağız. Burada tabi dijital dönüşüm ofisiyle de beraber çalışıyoruz.

HEM YÖNETİM HEM TEŞKİLAT YAKIN ZAMANDA
(Uzay Ajansı çalışmaları ne aşamada? Teşkilatın başına kim geçecek, yeri nerede olacak?) Uzay Ajansını kurduk, bununla ilgili Milli Uzay Programımıza dönük bir çalıştayı Gebze'de gerçekleştirdik. Türkiye'deki bütün paydaşları kamu, özel sektör, üniversite bir araya getirdik ve bununla ilgili güzel bir rapor hazırladık. Bu bizim Milli Uzay Programımızın aslında nüvesini oluşturabilecek bir çalışma. Teşkilat yapısıyla ilgili mevzuat çalışmalarını biz yürütüyoruz, ama tabi yönetici kadrosuyla ilgili de faaliyetlerimiz sürüyor. Görüşmeler yapıyoruz, en uygun ismi bulalım istiyoruz, ama biraz da zorlanmıyor değiliz. Türkiye'de uzay program ve projelerini yönetmiş çok az insanımız var. Yakın zamanda hem yönetimini hem teşkilatını oluşturmuş olacağız. Türkiye'de uzayla ilgili faaliyet gösteren kurumlar faaliyetlerine devam ediyorlardı. En önemli ihtiyaçlardan biri koordinasyondu. En kısa zamanda teşkilat yapısıyla o işi yapmış olacağız.

MİLLİ UYDULAR
Uzay alanında önemli iki projeyi halihazırda sürdürüyoruz. TÜRKSAT 6A, ilk milli haberleşme uydumuz ve İMECE, metrealtı çözünürlüklü milli görüntüleme uydumuz. Bu uydularımızı ve alt sistemlerini milli olarak tasarlıyoruz. Kendi uydusunu tasarlayabilen ve üreten bir ülke olmamız bu alanda yetkinliğimizi gösteriyor. Fakat uzayda rekabet uydularla sınırlı değil. Fırlatma teknolojileri, insanlı uzay araştırmaları... Bu alanlarda da rekabete dahil olacağız. Milli Uzay Programımızda kapsamlı olarak uzun vadeli yol haritamızı ortaya koyacağız.

ÇEVRE ALANINDA NOBEL ÖDÜLLÜ ARAŞTIRMACI VAR
(Yurt dışında bulunan bilim insanlarının Türkiye'ye dönüşünü teşvik etmek amacıyla bu programı açıkladınız. Bildiğimiz, tanıdığımız, Türkiye'ye katma değer katacak isim var mı?) Bunu ilk ilan ettiğimizde eleştirenler oldu, 'Türkiye'ye kim gelir bilim yapmak için' diye. Aslında oldukça cazip de bir paket ortaya koyduk. Amacımız ne? Kritik teknolojilerin geliştirildiği programlar var ve orada üst düzey araştırma yapanlara ihtiyacımız var. Bunları Türkiye'ye getirerek bu projelerde çalıştırabilir miyiz? Sisteme 3 binden fazla kayıt oldu. Kriterler de çok zordu. Yani dünyanın ilk 100 üniversitesinden, en fazla atıf alan makale sayılarında sıralamalar gibi oldukça zorlu kriterler var. Şu anda bu şartları taşıyan 242 başvuruyu değerlendiriyoruz. Tabi bunlar bir tane kurumla beraber başvuruyorlar bu bir üniversite olabilir, araştırma altyapısı olabilir, şirket olabilir. Türk kökenli olanlar olduğu gibi 80 civarında yabancı da var. İşte çevre alanında Nobel ödülü almış bir araştırmacı var. Amerika'dan 86, İngiltere'den 21, Almanya'dan 17, Fransa'dan 9, Hollanda'dan 9, Kanada'dan 9 başvuru var. Başvuruların beklentilerimizin ötesinde olması bizi de mutlu etti.

517 DOKTORA ÖĞRENCİSİ
Bu dönem başka bir yeniliği daha hayata geçirdik. Orada da aslında beklentimizin üzerinde dönüşler aldık. Bu sanayi doktora programı, yani sanayinin ihtiyaç duyduğu doktora derecesine sahip öğrencilere biz burs veriyoruz daha sonra bu öğrenciler o sanayi kuruluşunda istihdam ediliyorlar ve 3 yıl boyunca bunların istihdamına teşvik veriyoruz. Oldukça verim aldığımız bir program oldu. Şirketler gelip teşekkür ettiler, çünkü bazen gerçekten üretim yaparken temel bilim olsun, Ar-Ge anlamında olsun detaylı çalışmaya ihtiyaç oluyor ve bunu da ancak doktora programlarıyla yapabiliyorsunuz. İnşallah bu programla da 517 doktora öğrencisini yetiştireceğiz, daha sonra da sanayide çalışmalarını teşvik etmiş olacağız.