Medine'nin sıcak bir günü.
Biraz sonra içeriye bir adam girer. Etrafına baktıktan sonra Hz. Ebubekir'in (ra) yanına oturur. Ve hemen çirkin sözlerle Hz. Ebubekir'e saldırmaya başlar. Hakaret eder, küçümsemeye çalışır, tacizde bulunur.
Hz. Ebubekir (ra) sabırla dinler.
Olaya şahit olan Hz. Peygamber (sav), bu saygısız insanın haddi aşan çirkin sözlerinden rahatsız olsa da bir an için susar. Bu saygısız adamın çirkin sözlerinden hayli rahatsız olmaya başlayan Hz. Ebubekir (ra) dayanamaz ve cevap vermeye başlar. Hz. Ebubekir (ra) sınırı aşmadan, bu terbiye sınırını aşanın terbiyesini vermeye çabalamaktadır aslında. Hz. Peygamberin (sav) huzurunda olduğunun farkında olan Hz. Ebubekir (ra), daha fazla susarsa Hz. Peygamberin (sav) rahatsız olacağını varsayar. Hz. Ebubekir'in (ra) cevap vermesi üzerine Peygamberimiz (sav) ayağa kalkar ve orayı terk eder. Hz. Peygamberin (sav) uzaklaştığını gören Hz. Ebubekir (ra) telaşlanır ve Peygamberimizin (sav) arkasından koşar. Diğer yandan da heyecan ve korku içinde söylenmeye başlar: "Ey Allah'ın elçisi. Sizi rahatsız edecek bir şey mi yaptım.
Yanlış bir şey yaptıysam Allah'tan af dilerim." Hz. Peygamber (sav) döner ve çok sevdiği dostuna şöyle buyurur: "Ebubekir! Adam sana hakaret edip sataşmaya başladığında sen sustun.
O esnada Yüce Allah'ın görevlendirdiği bir melek senin adına o adama cevap veriyor, sana da dua ediyordu.
Sen sustukça melek seni savunuyor adama karşılık veriyordu. Ne zaman ki, sen de cevap vermeye başladın işte o anda o melek orayı terk etti ve şeytan oraya girdi. Ben şeytanın bulunduğu ortamda durmam. Benim orayı terk etmemin sebebi budur işte."
ŞEYTANLAR CİRİT ATIYOR
Şeytanları bol olan bir dünyada yaşıyoruz. Öyle anlaşılıyor ki; melekler edepli varlıklar oldukları için her ortama girmiyor veya girseler de durmuyorlar.
Ama şeytanlar her tarafta cirit atıyor. Kendilerine yakın olanların ruhlarına etki ederek kendilerine benzetiyorlar. Etrafa saldıran, hakaret eden, insanların iffetine kara çalan, insanları sömüren, iffet ve şeref karaborsacılığı yapan, sokakların başını tutan, cambazlık yapan, fakirin ekmeğini çalan, kendine emanet edilen kalemi makamı, mevkiyi, şöhreti- egosunu tatmin için kullanan, kula kulluk eden, kulluk ettiğini Rabbi'nin önüne koyan, bağnaz ve kalitesiz olan, insanların elindeki rızka kahreden bir hasetle saldıranların tümü işte bu tür ruhları kirlenmiş olanlardır. Bizim ölümsüz naslarımızın dikkat çektiği "şeyatinü'l ins ve'l cinn" "insanların ve cinlerin şeytanları" işte bu grubun arasından çıkar. Onların; şerrinden, kötülüğünden Allah'a sığınmak lazım. Hz. Peygamber (sav): "Ürpermeyen kalpten, yaşarmayan gözden sana sığınırım" diyerek katılaşmış kalplere dikkat çeker. Kur'an-ı Kerim; "Allah'ı anarak katılığı giderin" buyuruyor.
* * *
BÜYÜKLERİN HAYATINDAN ZARİF DOKUNUŞLAR
Bir büyük der ki; "Günahın azlığına, çokluğuna değil, günahı kime karşı işlediğine bak." Kur'an-ı Kerim'in son harfi "sin" harfidir.
İlk harfi de besmeledeki "be" harfidir. İkisini bir araya getirdiğimizde "bes" kelimesi ortaya çıkar. "Bes" ise "yeter" anlamına gelir. Yani bu diyor ki; "Allah yeter, gerisi boş." İşte tüm Kur'an'ın mesajı budur: Allah'tan başka herşey boştur, anlamsızdır. Bağdadlı Cüneyd camiye gider. Yolda yatan bir sarhoş görür. Yolunu değiştirir. Gece Peygamberimiz'i rüyada görür.
Peygamberimiz rüyada Cüneyd'e sırt çevirir.
Cüneyd sorar: "Efendim suçum, kusurum nedir?" diye. Ona şöyle cevap verilir: "Sen bir Müslümandan yüz çevirdin. Halbuki onu ayıltıp da, ona bu yolun boş olduğunu anlatsaydın.
Sana bu gerekirdi. İşte sen nasıl bu günahkardan yüz çevirdiysen, biz de senden yüz çevirdik.
Denir ki; Dünya'da eğri olanı ateşe tutarlar, düzelsin diye. Demiri böyle düzeltirler. Ağacı da... Ondan düzgün ok yaparlar. Ahirette de eğri olanı ateşe tutarlar. Böylece düzeltirler.
Mısırlı Zünnun der ki; "Kabede hacc yapıyordum.
Tavafta bir adam gördüm. Dua okumuyordu.
Sadece 'ente, ente' yani 'sen, sen' diyordu.
Ona yanaştım: 'Arkadaş, neden tavaf duası okumuyorsun? Sadece Yüce Allah'ı kastederek 'sen, sen' diyorsun. " Bana döndü ve şöyle dedi: "O'ndan başka şey söylemeye müsaade yok ki...
O'ndan başka ne var ki?" Hz. Adem yaratılınca cennete kondu. Çünkü günahsızdı. Ne zaman ki yasak meyveye yanaştı, oradan çıkarıldı. Çünkü günaha bulaşan temizlenmedikçe cennete giremez.
Denir ki; cehennemdekilerin ateşte yanarken yüzleri değişecek. İnsan suretinden başka surete bürünecekler. İnsan suretinde yanmayacaklar.
Yüzleri dönüşecek. Çünkü Yüce Allah, Peygamberlerle de ortak yüzü taşıyan insanoğlunu, insan suretindeyken yakmayacaktır.
* * *
HZ. HAMZA'NIN DUASI:
Allah'ım, senin kudret elinle beni koru. Fazlınla beni rızıklandır. Beni emrine tabi olanlardan kıl. Vasiyetini koruyanlardan eyle.
Ey erhamerrahimin, merhametlilerin en merhametlisi.
* * *
BİR AYET
İnsanlar, "İnandık" demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler?
(Ankebut, 2)
* * *
BİR HADİS
Allah'ım! Harama bulaşmaktansa, helalinle yetineyim.
Beni lütfunla (zengin kılarak) Senden başkasına muhtaç etme.
(Tirmizî, Deavât,110)
* * *
SORU-CEVAP
1- Zina eden dinden çıkar mı?
Bir hadiste, "Bir Müslüman imanı yerindeyken, yani imanlı olduğu halde zina etmez" tarzında bir ifade yer alır. Bundan ötürü bazı alimler, "Kişi zina ederken imanı kendisini terk eder" derler. Çünkü bu kutsi duygu ile zina bir arada bulunamazlar. Bazı alimler ise bu hadisi, gerçek bir imanla iman etmiş olsaydı, zina edemezdi tarzında değerlendirmişlerdir. Neticede; zinayı meşru saymadıkça, zina eden dinden çıkmaz. Ama büyük günah işlemiş olur.
2- Çocuğum için yaş günü kutlayabilir miyim?
Çocuğumuzun doğum gününde meşru dairede eğlenmek, başka kültür ve dinlere benzemeye çalışmaksızın kutlama yapmak sakıncalı değildir. Bu kültürel bir olgudur. Böyle bakmak lazım.
3- Evde otururken kıbleye karşı ayağımı uzatmaktan utanıyorum. Bu sakıncalı mı?
Saygısızlık kastı olmaksızın ayaklarınızı kıbleye doğru uzatmanızda bir sakınca yoktur. Tabii ki bu hassasiyetiniz de saygın bir hassasiyettir. Ama bunun günahı yoktur.