Ömrü uzatıcıdır. Kabir azabından koruyucudur. Belaları, musibetleri, kazaları defedicidir. Malı artırıcıdır.
Rızkı bollaştırıcıdır. Şeytanın belini kırıcıdır. Hâsılı, cennetin anahtarlarından bir anahtardır.
BELALARIN EN BÜYÜĞÜ; GAFLET
Dostlar sadaka belaları def eder dedik.
Belaların en büyüğü gaflettir. Kişi Allah'tan (c.c.) gafil olmadıkça rıza dairesinden çıkıp, günah belasına düşemez. Sadaka veren kişi, her verişinde, bunu Allah rızası için yaptığını bilir, hatırlar ve o idrakle sadakasını verir, hayrını yapar, iyilikte bulunursa Allah Teâlâ'yı unutmaya fırsatı olmaz. Çünkü sadaka sadece parayla olmaz, illa fakire verilmek zorunda değildir. Yani inanan bir insan dilerse yataktan kalktığı andan tekrar girene kadar her anında bir sadaka verebilir.
SADAKA SADECE PARAYLA OLMAZ
Dostlar üstelik sadaka sadece para veya parayla temin edilecek giysi, yiyecek, içecek gibi şeylerden verilmez. Camiye giderken attığımız her adım, güler yüzle, güzel sözle bir kardeşimize selam verip halini hatırını sormak. Bildiğini bir başkasına öğretmek hatta Efendimiz'in (s.a.v.) tâbiriyle atına binen kişiye yardım etmek, yükünü sırtına almak isteyen kişiye yardım etmek bile bir sadakadır. Adres tarif etmek de bir sadakadır. Yardımın illa da para veya mal ile olması gerekmez. Kabristanın önünden geçerken fatiha okur, trafikte birine yol verir, evde hanımına çocuğuna güler yüzle davranır.
Birisine adres tarif eder. Hatta, bir devlet dairesinde görevlidir, vatandaş gelir bir şey sorar, cevap vermek zaten vazifesidir, o cevabı güler yüzle verir, vatandaşı incitmez, işini göremese bile gönlünü eder bu bile sadakadır.
AİLEN İÇİN HARCADIĞIN HER KURUŞ SADAKADIR
Kıymetli Dostlar, sadaka ille de fakire verilendir diye bir şey yok. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kişinin bakmakla yükümlü olduğu çoluğu çocuğu, anası, babası için harcadıklarının da sadaka hükmünde olacağını buyuruyor. Yani bir kimse akşam eve giderken, "Hanım yemek yapsın hep beraber yiyelim" diye bir şeyler alsa, bu bile o kimse için sadaka kabul ediliyor. Üstelik, kişinin evindekiler açken, başka bir yere verdiği sadakanın Allah tarafından kabul edilmek şöyle dursun, yarın kıyamette o kişinin yüzüne bakılmayacağını Efendimiz (s.a.v.) farklı hadislerinde zikrediyor.
YARDIM ETMEYE AKRABADAN BAŞLAMAK ŞARTTIR
Yine başka bir Hadis-i Şeriflerinde Efendimiz (s.a.v.) iyilik yapmaya yakınlarınızdan başlayın buyuruyor.
Kişi iyilik yapmaya, sadaka vermeye önce ailesinden, sonra yakın, sonra uzak akrabasından başlamalıdır. Efendimiz bu hususta; "O kişiye iki sevap vardır, birincisi yakınlarını sıkıntıdan kurtarma sevabı, diğeri ise sadaka sevabıdır" buyuruyor. Bu saydığımız dairede (aile, akraba dairesi) ihtiyacı olan birisi varken kişinin bir başka yere, kimseye sadaka vermesinin makbul olmayacağını yine bizzat Efendimiz'den (s.a.v.) öğreniyoruz.
AYET-İ KERİME
Ey Habibim! Sana nereye infak edeceklerini soruyorlar. De ki: Hayır olarak verdiğiniz nafaka, ana baba, yakınlar, öksüzler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Hayır olarak daha ne yaparsanız herhalde Allah onu bilir. Bakara 215
HADiS-İ ŞERİF
"Biriniz bütün sahip olduğu serveti getirip: "Bunu sadaka olarak veriyorum" diyor ve sonra da oturup halka avuç açıyor! Hayır. Sadakanın hayırlısı zenginlikten sonrakidir.''
SORDUM-ÖĞRENDİM
Fakir kardeşe zekat ve fitre verilebilir mi?
Fakir olan kardeşe zekat verilebilir. Kardeş çocuğu, amca, dayı, hala ve bunların çocukları da böyledir. Hatta zekat verirken yoksul akrabalara öncelik verilmesi daha sevaptır. Çünkü bunda hem zekat borcunu ödeme, hem de sıla-i rahim vardır. Hz. Peygamber (s.a.s.) "Sadakasını hısımına veren için iki ecir vardır: Hısımlık ecri, sadaka ecri vardır" buyurarak bunu teşvik etmiştir.
DUA
Buhâri, İbn-i Mâce Ey Evvel, Ey Âhir, Ey Zâhir, Ey Bâtın olan Allah'ım! İsmimin İsminle, sıfatımın Sıfatınla, arzumun Arzunla, tedbirimin Tedbirinle kaynaşmasını ve birleşmesini istiyorum. Veli kullarına ikram ettiğin lütuflardan bana da ihsan eyle. Beni koyacağın yere doğrulukla koy, çıkaracağın yerden dürüstlükle çıkar. Bana Yüce katından beni sevindirecek, bana yardım edecek bir kuvvet ver. Şüphesiz ki Sen herşeye Kâdirsin! Âmin