Müslüman, bir günah işlediğinde bunu önemseyip pişman olan kişidir. Yüce Allah mü'minlere tövbe edip aynı hatayı tekrarlamama şansını verdi. Müslüman için tövbe kapısı sonuna kadar açıktır. Kişi tövbe kapısına inanmalı, bu kapıya güvenmeli ve bu kapıdan asla ümidini kesmemelidir.
Yüce Rabbimiz günah işleyen ve sonra da günahından pişmanlık duyan hiçbir kuluna kapıyı örtmemiştir. Bunun iki istisnası vardır; Birincisi şu kişinin durumudur: Hayatı boyunca tövbe etmemiştir. Günahı aklına gelmemiştir. Böyle bir derdi de yoktur. Son anda (koma, sekerat anında) dünya perdesi kapanıp ahiret perdesi aralandığında ahiretteki halini görür. İşte o anda tövbe etmek ister. Ama bu tövbe ye's (hayattan ümidini kesmiş) bir insanın tövbesi sayıldığından reddedilir. Bu elbette ki daha önce hiç tövbesi, imanı olmayan, Allah'ı bilmemiş kişi için geçerli olur. Yoksa günahkâr bir mü'min bile zaten bu hale gelmeden önce mutlaka tövbe etmiştir.
İkincisi ise şu kişidir; Kıyamet kopmaktadır. Daha önce iman etmemiş ve tövbe etmek aklına gelmemiş bir kişi bu dehşetli anı görünce iman etmek ister. Bunun imanı da kendisine iade edilir, reddedilir. Gerçek bir mümin küçük bir günah işlediğinde, işlemiş olduğu bu günahını başına düşecek bir kaya gibi görür. Utanır, sıkılır. Pişmanlık duyar. Bunun altında ezilir. Münafık kişi ise işlemiş olduğu büyük bir günahı burnunun üzerine konan sivrisinek gibi uzak görür, önemsemez. Pişmanlık hissi duymaz. Böyle bir derdi yoktur aslında.
Hz. Peygamber (sav) Yüce Rabbimiz'în tövbe eden kulunun haline sevincini şöyle bir örnekle anlatır: "Bir kişi vardır. Yanına devesini almış çölde yola çıkmıştır. Devenin üzerine suyunu ve yemeğini koymuştur. Çöl sıcaktır, yol uzundur. Bir süre sonra iyice bunalan yolcu, bir gölgelik bulur ve devesinin yanı başında uykuya dalar. Bu kişi bir an sonra uyanır. Bir de ne görsün devesi kaybolmuş. Adam sağa koşar, sola koşar ama devesini bulamaz. Suyu, yemeği ve her şeyi kaybolmuştur. Artık çölü aşması, hayatta kalması da mümkün değildir. Nihayet hayattan bütün ümidini kesmişken devesi çıkıp gelir. Bütün eşyalar yerli yerindedir. Adam o kadar sevinir ki, bu sevinci esnasında Yüce Allah'a yalvarırken dili sürçer ve şöyle der: "Allah'ım sen benim kulumsun. Ben de senin Rabbinim." İşte Yüce Allah'ın günahkâr olan birinin tövbesine sevinmesi, bu adamın sevincinden çok daha fazladır. Herhalde başka söze ihtiyaç yoktur. Rabbiniz sizi bu kadar seviyor. Bizi affetmek için bu kadar bahane yaratıyor. Yeter ki siz bir hamle yapınız. En daraldığınız, en ümitsizliğe kapıldığınız yerde O'nu yanı başınızda bulacaksınız.
BİR AYET
"Bir gün gelecek, Allah insanların hepsini yeniden hayata kavuşturacak ve dünyada yaptıklarını kendilerine hatırlatacaktır. Allah bunları tek tek tespit etmiş, onlar ise unutmuşlardı. Allah her şeye şahittir." (Mücadele 58/6)
BİR HADİS
"Yumuşak huylu ve yumuşak sözlü olma nimetine mazhar olan kimse, büyük bir hayra mazhar olmuş; bundan mahrum olan da büyük bir hayırdan mahrum kalmış demektir."(Tirmizi Birr 67, Müsned 6/159)
BİR SEVAP
Teravih namazını bitirinceye kadar imamla beraber kılmak
"Her kim imam namazı bitirinceye kadar onunla birlikte teravih namazını kılarsa bütün geceyi ibadetle geçirmiş sayılır."
BÜYÜKLERİN DUALARI
Hz. Muaz ile Bilal'in duaları
Allah'ım! Gözler uyumuş, yıldızlar kaybolmuştur. Sen ise sağsın ve her şeyi kudret elinde tutansın. Allah'ım! Cenneti arayışım ağır, ateşten kaçışım zayıftır. Allah'ım! Bana bir va'dde bulun ki, kıyamet günü senin va'dine dayanayım. Şüphe yoktur ki, sen va'dine muhalefet etmezsin.
SORU - CEVAP
Kadınlar adetli veya loğusa iken dua edebilirler mi?
Hanımlar âdet günlerinde veya nifâs (loğusalık) hallerinde iken dua edebilirler; zikir ve dua anlamı taşıyan âyet-i kerimeleri okuyabilirler. Bunun yanında, kelime-i şehâdet, kelime-i tevhid, istiğfar, salâvat-ı şerife getirebilirler. Aynı şekilde tefsir, hadis ve fıkıh gibi dinî eserleri okuyup mütalaa edebilirler.
Saç ve bıyıkları boyamak gusle engel mi?
Saçları veya bıyıkları boyamak, suyun deriye ulaşmasını engellemedikçe gusül açısından sakınca oluşturmaz.
Eşimizi kıskanmak günah mıdır?
Müslüman kişi eşini tabii ki kıskanır. Namuslu insan eşini kıskanır. Eşini kıskanmak kötü bir şey değildir. Ama bu kıskançlık bir hastalığa dönüşmemelidir. Anormal bir tehdide dönüşmemeli, bir şüpheye dönüşmemelidir. Bir insan kötü bir şey yapmak isterse başına 10 tane polis de koysan yine yapar, engelleyemezsiniz. Yanlış yapanın yanlışından siz sorumlu olmazsınız. Eşler birbirine güvenmeli ve her şeyden anlam çıkarmamalıdır.
PROF. DR. NİHAT HATİPOĞLU İLE 11 AYIN SULTANI RAMAZAN