1) RAMAZAN HAZIRLIKLARI: Her evin ramazan boyunca ve bayram sürecinde temiz kalmasına özen gösterildi. Daha önce kullanılmamış yemek takımları gizlendikleri yerden çıkarılırdı. Gündelik yaşamda kullanılmayan, misafirlere özel eşyalara öncelik verilirdi.
2) RAMAZAN AYI EĞLENCELERİ: Tüm gün tutulan orucun ardından afiyetle yenilen yemekler, kılınan teravih namazlarından sonra şenlikler başlardı.
Akşam vaktinden sahura kadar süren bu eğlenceler oldukça keyifli geçerdi.
3) İLK KEZ ORUÇ TUTAN ÇOCUKLARA HEDİYE: Oruç gelenekleri arasında elbette oruca alıştırma ve teşvik etme ile ilgili unsurlar da vardı. İlk kez oruç tutacak olan çocuklara özel hediyeler alınır ve iftarda paylaşılırdı.
4) ORUCA DİREK VURMA: Çocukları oruca alıştırmak, hem de sevmelerini sağlamak için "oruca direk vurma" adı verilen bir yöntem uygularlardı. Öğlen vakti gelince, küçük çocuklara yemek yedirilirdi. Bu yemek arasına ise oruca direk vurma denirdi.
5) PİŞİ DAĞITMAK: Ramazan menüleri içine dumanı üstünde tüten pişiler de mutlaka eklenirdi eski zamanlarda...
6) DİŞ KİRASI: Maddi geliri yüksek olup "zengin" olarak adlandırılan kişiler, evlerinde bir çeşit ziyafet verirdi.
7) ÇAT KAPI GELEN İFTAR MİSAFİRİ: İftar ofralarının en büyük neşelerinden biri de çat kapı gelen misafirlerdi. Hatta bu misafirler, en çok el üstünde tutulanlardı.
8) GÜLLAÇ İKRAMI: Güllaç, ramazan ayı ile özdeşleşen bir tatlıydı. Hala bazı yerlerde bu gelenek devam etse de eskisi kadar yaygın değil.
9) HIRKA-İ SAADET MERASİMİ: Ramazan ayının 12. günü Osmanlı'da Hırka-i Saadet Merasim günü idi. Bugün, Osmanlı Sarayı'nda özel bir kutlama ile anılırdı. Topkapı Sarayı'nda Hırka-i Saadet adında özel bir daire vardır.
10)MAHYA SANATI: RAMAZAN'IN en büyük habercilerinden biri de camilerde gördüğümüz mahya sanatıydı. Şu anda belirli yerlerde hala devam ediyor olsa da, tüm ülke genelinde ne yazık ki geçerliliğini kaybetmiş bir gelenek.