Beslenme ve Diyet Uzmanı
Dilara Koçak ve Psikolog Tarcy Kazmirci,
Bu farkındalığı artırmanın yollarını yazdılar. Yapılan araştırmalar, çoğu insanın normalin üstünde
yemek yemelerinin sebebini yüzde 75 duygusal duruma bağlı olduğunu gösteriyor.
Yemek
yemek
kolay ama geçici bir duygusal koltuk değneği olarak kullanılıyor çoğu
zaman. Yemeğin yarattığı iyi duygular genellikle
kısa sürelidir ve sonuçta kilo aldırdığı için üzüntü, mutsuzluk, stres, kaygı, pişmanlık gibi daha fazla olumsuz duyguların hissedilmesine sebep olur. Önemli olan fizyolojik açlıkla, psikolojik açlığı ayırt edebilmektir.
Fizyolojik açlık mide tarafından beyne
yemek yeme
zamanı olduğuna dair sinyal
gönderdiği
zaman hissedilir. Fiziksel açlık semptomlarından bazıları midede kazınma hissi, gurultu ve hafif baş dönmesidir. Psikolojik açlıkta ise bu işaretlerden hiçbirisi yoktur. Duyguları beslemek için
yemek yenildiği
zaman, yemek bir teselli yerine geçer. Bu
yemekler de genellikle
sağlıklı
yemekler değillerdir. Daha çok yağ ve şeker
oranı yüksek
yemekler tercih konusudur.
Özellikle
Sevgililer Günü'nün kutlandığı
şubat ayında bu konu ayrı bir önem kazanıyor. Bu günde yalnız olma fikri hele yakınlarda bir ayrılık yaşanmışsa başa çıkması zor bir durum oluyor.
Kadınlar kendilerini suçlama eğiliminde olduklarından bilinçaltından gelen bir dürtüyle olması gerekenden çok fazla
yemek yiyerek kendilerini cezalandırıyorlar.
Hangi Durumlarda Çok Yiyoruz?
Depresyondayken, hayat gri ve kasvetli gözükmeye başladığı
zaman
yemek size kendinizi daha iyi hissettirecekmiş gibi
gelir. Depresyon yüzünden yiyen
kişiler genellikle süt ürünlerine yönelirler (
dondurma,
çikolata, peynir gibi). Çünkü süt ürünleri kimyasal yapıları nedeniyle antidepresan ilaçlarla aynı nörolojik etkiyi yaparlar. O sırada hissedilen suçluluk da insanı yemeğe yönlendiren bir başka duygudur.
Herkesin
mutluluğundan sorumlu olmadığınızı, başkalarının nasıl davrandığını ya da düşündüğünü
kontrol edemeyeceğinizi anlamak boşuna hissettiğiniz suçluluk hissini ve buna bağlı olan yeme sorununuzu büyük ölçüde çözecektir. Hayal kırıklığı ve incinmişlik, insanı yalnız kalmış gibi ve gelecek hakkında umutsuz hissettirir. Bu da
kişinin kendine olan ilgisini kaybetmesine ve belki de kilosunu umursamamasına yol açar. Bu tamamen psikolojik bir süreç. Her insanın hayatında mutlaka gerçekleştirmek istediği tutkuları, hayalleri vardır. Büyük hedefinizi küçük adımlara bölüp, hedefinize doğru yavaş yavaş ilerlemeyi kendinize amaç edinmelisiniz. Bastırılmış üzüntü, fark edilip başa çıkılmadığı sürece sebebini bilmeden
yemek yemenize yol açar.
Geçmişte yaşadığınız kayıpları düşündüğünüzde hâlâ göğsünüzde bir baskı hissediyorsanız, gözleriniz doluyorsa,
hemen düşüncenizi başka yöne çevirmeye çalışıyorsanız henüz bitmemiş bir yas süreciniz var demektir. Bu durumda acınıza odaklanmak yeme probleminizin çözümü olabilir. İşte bu gibi durumlarda duyguya bağlı
yemek yeme sendromundan kurtulmanın en önemli anahtarı farkındalıktır. Bu farkındalığı
kazanmak için
kişinin kendini tanıması, hangi duyguların
yemek yeme ihtiyacına sebep olduğunu anlaması gerekir. Bu durumda hayatınızın olumlu yönlerine odaklanmaya çalışın. Örneğin iş ve okul hayatınız, sevdiğiniz aile fertleri ve arkadaşlarınız gibi.
Sağlıklı ve dengeli giden diğer ilişkileriniz için
mutlu olmaya çalışın. Ve son olarak fiziksel sağlığınıza dikkat edin. Egzersiz yapmanın ve
sağlıklı bir şekilde
beslenmenin ruh sağlığınıza ne kadar iyi geldiğini görünce şaşıracaksınız.