Çölyak
hastalığının günümüzde artış gösterdiğine işaret eden Acıbadem Üniversitesi Rektör
Yardımcısı ve Acıbadem Kozyatağı
Hastanesi Gastroentereloji
Bölümü Başkanı
Prof. Dr. Nurdan Tözün, Batı toplumlarında her 133 kişiden birinde çölyak görüldüğü söylenmesine rağmen, tanısı konulan vaka sayısının çok az olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Nurdan Tözün,
gençlerde çölyak
hastalığının tanısı, belirtileri ve
tedavisine ilişkin olarak merak edilen soruları yanıtladı.
Çölyak hastalığı nasıl ortaya çıkıyor?
Çölyak uzun yıllar hiçbir belirti vermeyip, günün birinde
sınav
gibi yoğun stresli bir
dönemde ya da
önemli bir
hastalıktan sonra sizi yakalayabiliyor.
Moda
hastalıklardan biri olarak sayılıyor ama
teşhisi zor... Çünkü pek çok
hastalığı taklit ediyor. Özellikle üniversite
dönemindeki
gençlerin yakasına yapışan
hastalıklardan biri olarak kabul ediliyor.
KİLO KAYBI OLUR!
Çölyak hastalarının tamamına tanı konulabilmesi mümkün mu?
Çölyak, birçok
hastalığa benziyor. Çölyak vakalarının sadece yüzde üçüne tanı konulabiliyor ve tanı konulurken de genelde çok gecikiliyor. Vakaların yüzde 10'u ishal,
beslenme bozukluğu, karın
ağrısı ve
kilo kaybı
gibi tipik bulgularla ortaya çıkıyor.
Hastaların yüzde 10'una yanlış tanı konuluyor, yüzde 40'ında ise
hayat boyu belirti olmuyor. Yani
hastalığın tanısının konulması uzun yıllar alabiliyor.
Hastalık
çocukluk çağında görülebileceği
gibi 80 yaşında da baş gösterebiliyor.
GASTRİTLE KARIŞTIRILIYOR
Tanısı neden gecikiyor?
Hastalar genellikle
uzman
hekime gitmedikleri ya da belirtileri 'Hassas bağırsak/IBS' denilen, toplumda sık görülen bir
hastalıkla karıştığı için gözden kaçabiliyor. Karın
ağrısı, gaz,
şişkinlik ve zaman zaman da ishal belirtileri bağırsakta da ortaya çıkıyor.
Çocuklarda bu tanıyı koymak bir anlamda daha
kolay oluyor. Çünkü onlarda
gelişme geriliği, demir eksikliği anemisi ve toprak yeme
gibi belirtiler de ortaya çıkabiliyor. Erişkinde çölyak, hassas bağırsak sendromu ya da gastrit
gibi
hastalıklarla karışabiliyor.
Çölyak hastalığını nasıl tanımlıyorsunuz?
Hastalığın özü;
gıdalardaki bazı
protein bileşenlerine karşı vücudun bağışıklık sisteminden kaynaklanan bir bozukluk nedeniyle anormal bir yanıt vermesinden kaynaklanıyor. Bu
hastalık alerjik bir
rahatsızlık değil, bağışıklık sistemiyle
ilgili bir durum.
Vücut yabancı antijene karşı abartılı bir yanıt veriyor.
GENÇLER HANGİ DURUMLARDA ŞÜPHELENİP, DOKTORA GİTMELİ?
Yemesine rağmen
kilo alamıyorsa
Sebebi bilinmeyen demir eksikliği ortaya
çıktıysa
Regl bozukluğu varsa
Konstantre olamıyorsa
Hafızası zayıfsa
Depresyondaysa
Kötü kokulu ishali varsa... (Sebebi bilinmeyen)
ENDOSKOPİK YÖNTEMLE DOKU ALINIP,
İNCELENİYOR!
Çölyak tanısı nasıl konuluyor?
Tanı
hastalara uygulanacak bir kan testi ile konulur. Bu kan testi gliadin ya da retikülin denilen
proteine karşı
vücutta gelişen antikorların araştırılmasını sağlar. Doku transglutaminaz antikoru (Ttg testi) ya da antiendomisyum antikor testi tayin edilir. Bunlar son derece hassas testlerdir. Ttg testi parmaktan alınan kan örneğinden
kolaylıkla yapılabilir. Kesin tanı koymak için bazen endoskopik yöntemle ağızdan oniki parmak bağırsağına girilip,
ince bağırsağın üç ayrı yerinden örnek alınır. Bu örneklerin mikroskop altında
incelenmesi gerekebilir. Doku örneklerinde,
ince bağırsak yüzeyinde emilimi sağlayan parmak şeklindeki yapıların düzleşmesi çölyak
hastalığına işaret eder.
Hastaların ilaç almaları gerekir mi?
Çölyak hastaları glutensiz diyete cevap vermeyebilir. Bunların bir kısmında kortizon
tedavisi gerekli olabilir.
GLUTENSİZ DİYETLE SAĞLIKLI YAŞANABİLİR
Gluten almayınca kişinin beslenmesinde bir eksik olur mu?
Glutensiz diyet; insanı gıdasız bırakmaz. Glutensiz diyetle de insanlar
sağlıklı beslenebilir. Gluten;
protein olarak mutlaka alınması gereken bir madde değildir, yerine başka
gıdalar konulabilir.
DESTEK ÖNEMLİ
Aile desteği önemli midir?
Çölyak hastalarının kendilerine glutensiz bir yaşam çizmeleri gerektiğinden
yiyeceklerini yanlarında taşımaları gerecektir.
Gençler başta olmak üzere çölyak hastalarına ailelerin de
destek olması büyük
önem taşır. Bu kişilerin; gluten içeren
gıdaları yemeleri
konusunda ısrar edilmemelidir. Çölyak
hastaları diyetlerine dikkat ettikleri sürece normal insanlar
gibi yaşamlarına devam edebilir,
kadın
hastalar
doğum yapabilirler.
Hastalığın tanı ve tedavisini hangi hekimlerin yapması uygun olur?
Tanıyı çocuk
hekimleri, iç
hastalıkları
uzmanları ve aile hekimleri koymalı; takibi ise gastroenteroloji
uzmanları yapmalıdır.
ÇÖLYAKSANIZ HAZIR SALÇA TÜKETMEYİN!
Glutensiz diyetin en
önemli noktası evde ve dışarıda
sağlıklı seçimler yapmaktır.
Hayat tarzı bu esasa göre değiştirilirse; hastanın yaşamı son derece
sağlıklı olacaktır.
Hastaların şunlara dikkat etmesi gerekir:
Gıda içeriklerini iyi okuyun.
Bira, şarap, viski ve likör
gibi
içeceklerden sakının.
Mutfakta gluten içeren ve içermeyen
gıdaları ayrı yerlerde saklayın.
Hazır salça,
konserve, hazır çorba, soslar ve tuzot gibi gıdalarda gluten katkı maddesi olduğundan, bunları tüketmemeye çalışın.
Kozmetikler, şampuanlar ve
ev
temizleyicilerinde yer alan gluten ağza kaçma riski taşır. Bu
malzemelerin özellikle glutensiz olanlarını seçmelisiniz.
HASTALIĞA ÜZÜLMEYİN, YEMEĞE ÖZEN GÖSTERİN
Çölyak tanısı konulan kişinin kendisine yeni bir
hayat
programı çizmesi gerekir. Çünkü hastalık tanısı konulduktan sonra artık o kişinin eskisi
gibi bir
hayat sürmesi mümkün değildir.
Hastalar içinde gluten barındıran
yiyecekler tüketmemeye özen göstersinler. Buğday, arpa, çavdar ve yulafı diyetlerinden uzaklaştırarak, kendilerine yeni bir
hayat biçimi çizsinler.
Aldıkları
yasak gıdalar toksik etki yaratacağından ilerde kanser riski olabilir.
Çölyak üzülecek bir durum değildir. Hastalığın nedeni bilinir ve
önlem alınırsa; yaşam süresini kısaltmaz.
Hastaların
yiyeceklerini yanlarında taşımaları gerekir.
Yurtdışındaki
yiyecek seçenekleri ülkemizden daha fazladır. Ancak ülkemizde de bu
hastalıkla ilgili birtakım derneklerin kurulmasıyla birlikte
hastalara yönelik birçok
gıda seçeneği ortaya çıkmıştır.
Glutensiz gıdalar hazırlanırken, glutenli
gıdaların hazırlandığı kapların
kullanılmamasına dikkat edilmelidir.