Bıçakçı, bebekleri uyutmak için tülbentin içine konulup verilen lokumun, şekerli hamurun, bal ve reçele batırılmış biberonların ağızda hoş tat bıraktığını ancak bu yöntemin oldukça tehlikeli olduğunu belirtti.
Türk toplumunun şekerli yiyeceklere düşkünlüğüyle bilindiğini dile getiren Bıçakçı, şeker, mutluluk hormonu salgılanmasını tetiklediği için çocukların da bu şekilde avutulduğunu ifade etti.
Süt dişlerindeki çürüklere 'biberon çürüğü' denildiğini belirten Bıçakçı, "Uygulanan bu tür yöntemler süt dişlerinin erken kaybına yol açıyor. Süt dişleri için 'altından yenisi gelecek nasıl olsa, çekilebilir' diye bir algı var, kaybedilmesi göze alınabiliyor" dedi.
Yöntemi 2-3 yaşına kadar sürdüren anne ve babaların olduğunu ifade eden Bıçakçı, "Biberon ucunu bala, şekere, reçele batırıp vermek çocuğu belki daha hızlı uyutabilir ama diş ve diş sağlığı açısından geri dönüşü olmayan problemlere yol açabilir" diye konuştu.
Bıçakçı, süt dişlerin belirli bir düşme zamanı olduğunu belirterek, "Vaktinden çok erken çekilirse çene kemiğinde büzülme, daralma olur ve alttan gelecek diş yeterli bir mesafe bulamadığı için gömülü kalır. Bunları önemsemek lazım çünkü sonradan gerçekten düzeltmek çok zor" dedi.
Bıçakçı, bebeği biraz daha emek harcayarak, onunla beraber vakit geçirerek ya da başka şekillerde uyutmak gerektiğini sözlerine ekledi.