Öncelikle dünya, çok daha toksik bir gezegen haline geldi. Soluduğumuz havadan içtiğimiz suya kadar her yer sağlığımıza zarar veren ağır metaller, kimyasallarla dolu. Yiyeceklerimiz de katkı maddeleriyle, tarım ilaçlarıyla GDO'lu ürünlerle zehirlendi. Soframıza buyur ettiğimiz zehirleri gerçek besinlerle değiştirerek, mevsimsel beslenerek sağlığımızda fark yaratabiliriz.
Doğru beslenerek hastalıkların önüne geçilebilir. Diyabet, sadece beslenmede yapılacak değişikliklerle tedavi edilebilir. Kronik hastalıklarda ilaçlar hiçbir işe yaramaz. Üstelik ilaçların ciddi yan etkileri olduğu da unutulmamalı. Mesela en basit ağrı kesicilerin bile mide kanamasından karaciğer yetmezliğine kadar pek çok tehlikeli yan etkisi vardır. Ama bunlar çok nadir rastlanan yan etkiler gibi lanse edilir. Tabii ki ilaç kullanılması, antibiyotik alınması gereken durumlar olabilir. Bazı durumlarda ilaçlar hayat kurtarıcıdır.
Beslenme alışkanlarımız son derece önemli bir rol oynuyor. İşlenmiş yiyeceklerin içindeki katkı maddelerinin, kimyasalların ve trans yağların kanserle olan ilişkisi, kanser riskini artırdığı kanıtlanmıştır. Çok fazla şeker tüketiyoruz. Vücudumuz bu kadar çok şekerle baş edemiyor. Diyetinizde ne kadar çok şeker varsa kansere yakalanma riskiniz de o kadar artar. Karbonhidratların da vücutta şeker gibi metabolize olduğunu unutulmamalı. Diyetiniz şeker ve vücudun şeker olarak algıladığı ekmek, makarna ve börek gibi karbonhidratlardan yana ne kadar zenginse kanser riskiniz de o kadar artar. Yediklerimizi değiştirerek kanserden korunmak mümkün.
Aslında hamile kalmakta zorlanan kadınların pek çoğu kısır falan değil. Yanlış beslendikleri için, yedikleri toksinler ve kimyasallarla dolu olduğu için hamile kalamıyor. Hamile kalmak için bağışıklık sisteminin dengeli çalışması gerekir. Bağışıklık sistemi fazla aktif olduğunda, embriyo ve sperm bile istilacı olarak algılanır. Ve bağışıklık sistemi taarruza geçer. Böyle bir durumda hamile kalmak çok zordur. Hâlbuki çocuk sahibi olamayan bir kadının doğal beslenmesi gerekir. Bağışıklık sistemini tetikleyen unsurların başında buğdayın içindeki gluten gelir. Bu yüzden hamile kalamayan, üst üste düşük yapan kadınlarda gluten hemen kesilmeli. Bu diğer seçeneklere göre çok daha basittir. D vitamini ve çinko eksikliğinin de hamile kalmayı zorlaştırdığı biliniyor. Bu değerler mutlaka araştırılmalı.
İLAÇ NİYETİNE EV YOĞURDU
Tüm hastalıkların bağırsaklardan yayıldığı iddiası sizce doğru mu?
Bağırsak floramızdaki dost bakterilerin vücudun tüm fonksiyonlarında etkili olduğunu artık biliyoruz. Eğer bağırsaklarınızdaki ekosistem sağlıklıysa, siz de sağlıklı olursunuz. Bunun tam tersi de geçerli. Bugün artık bağırsakta vücudun geri kalanından çok daha fazla bağışıklık hücresi bulunduğunu biliyoruz. Yani, bağırsaklardaki ekosistem, bağışıklık fonksiyonlarında son derece önemli bir rol oynuyor. Kronik enflamasyonla ilişkilendirilen kanser, romatizma ve diyabet gibi pek çok hastalığın kökeninde fonksiyonlarını yerine getiremeyen bir bağırsak florası olduğu bilimsel araştırmayla kanıtlanmıştır. Sağlıklı bir bağırsak florası için diyetinizde ev yoğurdu, kefir, ev turşusu gibi fermente besinler bulunmalı. Tabii bu besinlerle vücudunuza aldığınız probiyotikleri hayatta tutmak, gelişmelerini ve çoğalmalarını sağlamak da önemli. Bunun yolu da doğal beslenmeden geçiyor. İşlenmiş yiyeceklerin içindeki kimyasallar, şeker ve gluten, probiyotikleri katlederken zararlı bakterilerin çoğalmasına neden olur.
FİTOTERAPİ UZMANI DR. ÜMİT AKTAŞ
YARIN: BAHARATLARLA İYİLEŞİN