Koronavirüs salgını nedeniyle evde daha fazla vakit geçirilmesi kuruyemiş tüketiminde de artışa sebep oldu. Özellikle ucuz olması ve alışkanlık yapması nedeniyle en sık tüketilen kuruyemişlerden biri de İzmirlilerin çiğdem olarak bildiği çekirdek oldu. Kilosu 20 ile 25 lira arasında değişen çekirdek, evde vakit geçirenlerin en sık tükettiği atıştırmalıklar arasında geliyor. Ancak uzmanlar, çekirdeğin üretiminden ambalajlanmasına kadar olan süreçte kullanılan bazı katkı maddeleri konusunda uyardı. Gıda etiketlerinde karşımıza çıkan E-kodlarının doğal ve yapay gıda katkı maddeleri olduğunu belirten Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şube Yönetin Kurulu Başkanı Uğur Toprak, bu kodların Avrupa Birliği tarafından hazırlandığını söyleyerek çekirdekte de bu maddelere rastlanabildiğini açıkladı. Özellikle tuzun yapışması için bu tür maddelerin kullanılabildiğini öne süren Toprak, "İzmirlilerin çiğdem diye bildiği çekirdek, tuzsuz da sunulur. Ama genellikle ağzımızı yaksın isteriz. Damak zevkimize göre tuzlu tüketilir. Bu tuz da genellikle ya deniz tuzu, ya kaya tuzudur. Tuzun yapışmasını sağlamak için normalde un kullanılırdı. Ama daha sonra maltodeksin yani E-kodlu ürünler de kullanılmaya başladı. Un daha çok tercih ediliyor. Ama bunun dışında daha farklı yapıştırıcılar da kullanılıyor." dedi.
"KANSERE VARANA KADAR OLUMSUZ SAĞLIK TABLOSUYLA KARŞILAŞILABİLİR"
E-kodlu ürünlerin yani gıda katkı maddelerinin insan sağlığına zararlı olduğunu ifade eden Uğur Toprak, E330 yani sitrik asidin kanser yapıcı özelliğe sahip olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
"Sitrik asit bildiğiniz limonda, portakalda da bulunabilen bir asittir. Bunların vücuda en az zarar verici değerleri vardır. Gıda ürünlerinde kullanımı için minimum düzeyler belirlenir. Bunlar limitlerinde kullanılırsa, bir sakınca yoktur. Gıda mühendisliği konusunda eğitim almamış bir kişi, belirlenen miktarları aşabilir. Bu da yasal değildir ve cezai yaptırımları mevcuttur. Kullanılması gereken düzeyden fazlası kullanılıyorsa ve biz onu sürekli yiyorsak belli bir süre sonra vücudumuzda birikmeye başlamasıyla birlikte kansere varana kadar olumsuz sağlık tablosuyla karşılaşılabilir. Bazı firmalar farklı bir tat vermesi için Çin tuzu da kullanılıyor. Yasadaki miktarlara uygun olarak kullanıldığında farklı bir aroma vermiş oluyor ve tüketicinin beğenisine sunuyorlar. Bazı firmalar vanilya tozu kullanır. Firmalar bunu kendine has bir tat oluşturmak için kullanıyor. Bazıları da çekirdeğin üzerine jelatin kullanarak tuzu yapıştırma yoluna gidiyor. E-kodlu ürünlerden biri de jelatindir."
'TÜKETİM SIKLIĞI ALIŞKANLIK HALİNE GELEBİLİR'
İzmir Ticaret Borsası Meclis Üyesi ve kuruyemiş üreticisi Abdülhamit Sevim de çekirdeğin üretim aşamalarını anlatarak doğal ve sağlıklı şekilde tüketiciye ulaştırılabileceğini kaydetti. Ayçekirdeğinin köylüden alındıktan sonra lazer sistemi ile elendikten sonra temizlenip kavurulması için fırına girdiğini anlatan Sevim, "Çekirdek kavurmadan önce su, buğday unu ve tuz işleminden geçer. Daha sonra doğal şekilde halka sunulur. Tuzun çekirdeğin üzerine yapışması için en önemli işlevi buğday unu görür. Buğday unu olmazsa nişasta kullanılabilir. Ancak genel tercih buğday unudur. Böylece rengi daha açık ve daha güzel olur. Undan daha ucuzu yok. Un en ucuzu ve en sağlıklı olanıdır. Biz tuzda ise göl tuzu kullanıyoruz." dedi.
"ÇİĞDEMİN BAŞINA OTURDUM MU KALKAMIYORUM"
Çekirdeği sık tükettiğini anlatan vatandaşlardan Şehriban Çimen ise fazlasının zararlı olduğunu bilmesine karşın bu alışkanlıktan kurtulamadığını dile getirdi. Çimen, "Çiğdemi İzmir'de sevmeyen yoktur. Ben de bu süreçte oldukça fazla tükettim. Özellikle tuzlu olanlarına bayılıyorum. Gün aşırı yerim. Bir alışkanlık haline geldi bende. Çiğdemin başına oturdum mu kalkamıyorum. Sürekli yiyorum." diye konuştu.