İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, kapalı ortamda çalışan vatandaşlara çağrıda bulundu. Memişoğlu, "Çok konuşmanın yoğun olduğu zaman veya uzun süre kapalı kalındığı zaman ortamı bir 10-15 dakika havalandırmak yeterli" ifadelerini kullandı. Öte yandan bedenine iyi bakan insanlara koronavirüsün az dokunduğunu belirten Memişoğlu, "İnsanlara şunu söyleyeyim bedenlerine iyi bakarlarsa yemeklerine ve yiyeceklerine dikkat ederlerse, kilolarına dikkat ederlerse, beslenmelerine iyi dikkat ederlerse, egzersizlerini yaparlarsa bu hastalık az dokunuyor. Bedeni kuvvetli olan, bedenine iyi bakan insanlara az dokunuyor" ifadelerini kullandı.
İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu; "İstanbul'da hem normal yatak, hem de yoğun bakım yataklarımız boş. Ama şunu da ifade edeyim. Biz bunu ifade edince insanlarımız gevşemesinler. Bu salgın öyle gevşeyeceğimiz bir salgın değil" dedi.
Prof. Dr. Memişoğlu, kapalı ortamda bulunan vatandaşlarımıza da çağrıda bulundu ve "Çok konuşmanın yoğun olduğu zaman veya uzun süre kapalı kalındığı zaman ortamı bir 10-15 dakika havalandırmak yeterli gibi görünüyor" diye konuştu.
Prof. Dr. Kemal Memişoğlu; Sabah.com.tr Instagram canlı yayınına konuk oldu. Sabah Gazetesi Sağlık Editörü Didem Seymen, İstanbul'da koronavirüs ile mücadeleye ilişkin tüm merak edilenleri canlı yayında, Prof.Dr. Memişoğlu'na sordu.
"UZUN SÜRE KAPALI KALINDIĞI ZAMAN BİR 10-15 DAKİKA HAVALANDIRMAK YETERLİ"
Prof. Dr. Kemal Memişoğlu; "Sizin öneriniz nedir? Günde 2 kere 15'er dakika mı, hijyen şartlarını sağlayacak havalandırma nasıl olmalı?" şeklindeki soruya şöyle cevap verdi:
"Aralıklı havalandırma, bunun 15-20 dakikası değil, evin büyüklüğüne, kapalı olup olmamasına, trafik alanına veya toplum alanının olduğu bölgeye göre değişecek bir havalandırma. Özellikle ev hanımlarımız bunu çok iyi bilirler, evi havalandırırlar, sabah kalkınca cam açılır, yatak havalandırılır, onun gibi düşünmek lazım. Çok konuşmanın yoğun olduğu zaman veya uzun süre kapalı kaldığı zaman bir 10-15 dakika havalandırmak yeterli gibi görünüyor. Ama bir daha söylüyorum bu zaten insanların yaptığı yapabileceği bir şey, bunu sık yapıp tekrarlamaları durumunda da bu partikülleri azaltacağız ve birbirimize bulaşı azaltacağız. Burada esas önemli olan toplu taşıma ve ev içi bulaşlar risk alanımız. Bunun da hep beraber üstesinden geliriz diye düşünüyorum."
"POZİTİF VAKALARDA DÜŞME EĞİLİMİ DEVAM EDİYOR"
İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, şu anda ek tedbire ihtiyaçlarının yok gibi göründüğünü, pozitif vakalarda düşme eğiliminin devam ettiğini söyledi.
Prof. Dr. Memişoğlu, normal yataklarda da düşmenin devam ettiğini hatırlatarak, "İstanbullular şunu bilsinler boş birçok yoğun bakım yatağımız var. Çok açık söylüyorum. Trafik kazası olsa da beyin kanaması olsa da yoğun bakım yataklarımız var. Hiçbir hastamız 'Yoğun bakımı yatağı bulamayacağım' diye korkmasın. Ama şöyle bir şey var mesela, bazıları eğitim araştırma hastanesi. Yoğun bakım kapasitesi belli, şu kadar yoğun bakım yatağı var. Dolduktan sonra bizim boş olan yatağa onu ambulansla taşıma aşamasında 'Efendim bekliyor' diyen bazı zihniyetlerimiz de var maalesef. Bunlar beklemiyor. O yoğun bakım yatağı dolduktan sonra başka yoğun bakım yatağına alıyoruz. Bölgesel bazı yoğunluklarımız var İstanbul'da. Şimdi Bağcılar, Güngören popülasyon yoğunluğu ile Çatalca, Şile'nin popülasyon yoğunluğu bir tutamazsınız. Biz onu taşıdığımız zaman neden taşıdınız diye sorabiliyorlar. Ama şuanda söylüyorum; İstanbul'da hem normal yatak, hem de yoğun bakım yataklarımız boş. Ama şunu da ifade edeyim. Biz bunu ifade edince insanlarımız gevşemesinler. Bu salgın öyle gevşeyeceğimiz bir salgın değil. Bu kısıtlamalarla ve belli sürelerle bunlara devam ettirip etkin şekilde mücadele edip aşı olmamız sonucunda bu salgını büyük ihtimalle minimilize edeceğiz" dedi.
"BU MÜCADELE EN AZINDAN NİSAN MAYIS AYINA KADAR BÖYLE DEVAM EDECEK GİBİ GÖRÜNÜYOR"
Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, şunları söyledi:
"Halk sağlıkçıları da dünyada bu ikinci pikin bu kadar yüksek olacağını kimse tahmin etmiyordu. Avrupa'yı da Amerika'yı da sağlık sistemini de sayıları da zorlayan şeyler var. İnsanlarımız şunu bilsinler ki bu mücadele en azından Nisan Mayıs ayına kadar böyle devam edecek gibi görünüyor. Kısıtlamaların bir kısmı kaldırılabilir veya düzenleme yapılabilir ama şunu net söylüyorum. Kısıtlama olsun veya olmasın insanlar lütfen kurallara uysunlar kısıtlama varmış gibi hareket etsinler. Biz bunu bekliyoruz."
"İYİYİ SÖYLEMEKTEN BİLE KORKAR HALE GELDİK"
"Özellikle sağlık çalışanları gerçekten çok büyük mücadele içindeler, bu kahramanlıkları size anlatamam. Belki bu salgın bittikten sonra daha rahat anlaşılacak ama birçok arkadaşımızı kaybettik. Allah'tan rahmet diliyorum hepsine. Allah onların mekânını cennet etsin. Çocuğunu doğurduktan sonra göremeyen hemşire hanım var mesela, ben ailesiyle görüştüm, çok üzgünler. Bu insanlar müthiş mücadele ediyorlar. O yoğun bakımlara girdiğiniz zaman, servisteki hemşire hanımları gördüğüm zaman, temizlik personelini gördüğüm zaman, ambulans şoförünü gördüğüm zaman gerçekten ben bu toplumun ne kadar özverili bir toplum olduğunu o sağlıkçıların özverisinden görüyorum. Biz bunun bir savaş olduğunu seferberlik olduğunu topluma hissettirebilir ve anlatabilirsek rahatlıkla kısıtlama bile olmadan bu salgının üstesinden gelebiliriz. Ama olmuyor kısıtlama da şart gibi görünüyor. Çünkü kısıtlamanın bize de etkisi oldu. Bu kısıtlamanın en büyük farkındalığı bizim Türk toplumunda 'Aaa gerçekten büyük bir sıkıntı var' demesinin ve buna karşı uyumunun karşılığını alıyoruz şuanda. Böyle de devam etmek esasında bu salgının baya belini kırdık gibi görünüyor. Ama bu sakın gevşemeye sebebiyet vermesin. Bundan biz korkuyoruz. İyiyi söylemekten bile korkar hale geldik maalesef çünkü."
"8-9 AY ÖNCE HASTALIĞI ATLATTIM"
Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, koronavirüs testinin pozitif çıktığını, 8-9 ay önce hastalığı atlattığını açıkladı.
Prof. Dr. Memişoğlu; şunları söyledi:
"Ben aynı zamanda antikoru pozitif olan birisiyim. Ona rağmen aşıyı yaptıracağım. 8-9 ay önce hastalığı atlattım. Hasta olduğum dönemde 2 gün evimde istirahat ettikten sonra yine işime döndüm. Bunu ilk defa söylüyorum. O zaman da görevime devam ediyordum, bırakmadım hiç. Ama o hissi de aldım. Hastalık çok ağır geçmedi ama akciğerlerimde tutulma oldu tabi. Çok yoğun çalıştık. Ben hatta Mart-Nisan aylarını unutmak istiyorum. Hayatımın belli bir döneminde unutmak istediğimin günler bu Mart-Nisan ayları. Çok zor günlerdi. Bütün sağlıkçılar çok büyük efor sarf ettik."
"Cumhurbaşkanımız ilacı Çin'den getirttiği zaman İl Sağlık Müdürlüğü olarak insanlara bedava dağıttık. Laboratuvarları, hastaneleri test yapabilir hale getirdik. Malzeme, kit vs. her şeyi İl Sağlık Müdürlüğü'nden dağıttık. Özel hastaneleri, üniversite hastanelerini sisteme koyduk. Bu sistemi kurma süreci çok zordu."
"Bir gün ben herhalde yoruldum. Birkaç saat dinleneyim dedim. Birkaç saat dinlendim baktım hala yorgunluk devam ediyor. Bunun üzerine bir tomografi ile tanı koydum. İki ilacı birden aldım. Bir de antibiyotik aldım. O zamanlar kan sulayıcının yararı var, yok diye tartışılıyordu. Allah'a şükür, kendime baktım, bedenime baktım ve iyileştim."
"SİGARA İÇTİĞİM ZAMANLARI HEP PİŞMANLIKLA ANDIM"
"Ben geçmişimde sigara içtiğim zamanları hep pişmanlıkla andım. Gençliğimde bu bağımlılığım vardı ama bıraktım. Allah'a şükür 10 senedir içmiyorum. İnsanlara şunu söyleyeyim bedenlerine iyi bakarlarsa yemeklerine ve yiyeceklerine dikkat ederlerse, kilolarına dikkat ederlerse, beslenmelerine iyi dikkat ederlerse, egzersizlerini yaparlarsa bu hastalık az dokunuyor. Bedeni kuvvetli olan, bedenine iyi bakan insanlara az dokunuyor. Bedenlerine iyi bakan sigara içen, bağımlılığı olan, kilosu olan, tansiyonu olan insanlara maalesef kötü şekilde seyrediyor bu hastalık. Buna dikkat etmelerinde fayda var."
"HİÇBİR HASTAMIZ YOĞUN BAKIMDA DIŞARDA KALMADI"
"Dünyanın en iyi sağlık altyapısına, sağlık sistemine ve sağlık insan gücüne sahip bir ülke olduğumuzu bu salgın gösterdi esasında. Bugün bu sayıların çok azı bile Avrupa'nın bazı gelişmiş dediğimiz ülkelerinde insanlar sokaklarda, parklarda tedavi edildi. Ama bizde bazı sayılar yüksek olmasına rağmen (İstanbul için söylüyorum özellikle) hiçbir hastamız yoğun bakımda dışarda kalmadı. Hiçbir hastamızın tedavisi hastanenin yetersizliğinden dolayı eksik olmadı. Bunun bilinmesini istiyorum."
"7-8 BİN KİŞİLİK EKİPLE HER GÜN SABAHTAN AKŞAMA KADAR ÇALIŞTIK"
"Günde 40-45 bin filyasyona gittiğimiz günler oldu. 7 bin, 8 bin kişilik ekiple her gün sabahtan akşama kadar çalıştık. Bu da esasında halk sağlığında bizim sistemimizin ne kadar kuvvetli olduğunu gösterdi."