Karaciğer, insan vücudunda hayati önem taşıyor. Yağ sentezinin yapıldığı, yağ depolandığı, yağları metabolize edildiği, karbonhidrat depoladığı (glikojen) ve açlıkta glukozun kaynağının sağlandığı yer olan karaciğerin sağlıklı olması, tüm vücudun sağlıklı olması anlamına geliyor. Ancak hem yanlış beslenme hem de kronik hastalıklar, bu organda ciddi hasara neden oluyor. Op. Dr. İhsan Alur, karaciğer yağlanmasıyla ilgili önemli bilgiler veriyor.
İKİSİ DE TEHLİKELİ
Öncelikle karaciğer yağlanmasının ne olduğunu bilmek gerekiyor. Eğer karaciğerimiz enfeksiyon, kanser veya başka nedenlerle işlevini yapamaz hale gelirse veya kapasitesini aşacak şekilde yağlı beslenilirse, başta yağ ve karbonhidrat metabolizmasında ciddi sorunlar çıkar. Bu sorunlar çözüme kavuşturulamazsa karaciğer yetersizliği başlar, bu da tedavisi zor bir durum demektir. Karaciğerde karbonhidrat ve yağ metabolizmasındaki dengenin bozulmasıyla yağlar karaciğerde depolanmaya ve uzaklaştırılamamaya başlar. İşte bu tabloya karaciğer yağlanması denir. Karaciğer, iki tip yağlanmaya maruz kalıyor. Birincisi alkol tüketimine bağlı, diğeri ise alkol tüketimine bağlı olmayan yağlanma olarak geçiyor. Toplumda her 3 kişiden birinde görülen bu hastalık obez hastalarda, diyabetiklerde, kan yağları yüksek olan dislipidemik bireylerde veya metabolik sendrom olarak çoğunlukla bulunuyor.
BU HASTALIKLARA AMAN DİKKAT
ABD'de yapılan araştırmaya göre 90 milyon karaciğer yağlanması hastası bulunuyor. Bunların 29 milyonunu hipertansiyon hastaları oluşturuyor. Hastaların yaklaşık 3'te 1'inde karaciğer sirozu, portal hipertansiyon, karaciğer kanseri ve ileri evre karaciğer yetmezliği gelişiyor. Diğer 3'te 2'sinde de diyabet, obezite, metabolik sendrom, kardiyovasküler hastalık riski, şah damarı hastalığı, felç, ve sonuç olarak ölüm gerçekleşiyor. Tedavide kilo verme, ideal vücut kitle indeksine ulaşma, egzersizyararlı spor aktiviteleri yapma, kan şekerinin düzenlenmesi, doğal beslenme, vücudun ihtiyacı kadar E vitamini alma, pioglitazon ilacını kullanma, kolesterol ve trigliserit düşürücü ilaçlar kullanma gibi önlemlerle durum geri döndürülebiliyor.