Glokom, halk arasında göz tansiyonu ya da karasu hastalığı olarak biliniyor. Oldukça sinsi ilerleyen bu sağlık sorunu, ilerleyen evrelerde görme kaybına yol açıyor. Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Özlem Gürbüz Köz, göz tansiyonunda diğer kronik hastalıkların etkisine değiniyor. Hastalığın belirtileri ve tedavi yöntemleriyle ilgili şu bilgileri veriyor...
AĞRI VE BULANTI
İlk evrelerde belirti vermeyen göz tansiyonu tanısı, genellikle rutin muayenelerde konuluyor. Hasta ilk aşamalarda gözünde herhangi bir sorun hissetmiyor. Son döneme doğru artık görme alanı daralınca ve bir tüpün içerisinden bakar gibi görüyor ve çevreyi görmüyor. Sadece baktığı yeri görüyor ve o aşamada fark ediliyor. Yüksek şiddetli göz tansiyonunda ise korkunç bir ağrı, bulantı ve kusma ile hastalar doktora başvuruyor.
RİSKİ ARTIRIR
Glokom tanısı aldıktan sonra stabilleşmiş vakalarda yılda bir veya iki kez tetkiklerin yapılması gerekiyor. Glokom tedavisi uyguladıkları hastanın birçoğunun aynı zamanda diyabet hastası olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Köz, "Yine hipertansiyon hastalarında, yüksek miyoplarda, ailesinde göz tansiyonu olan hastalarda ya da akraba evliliği olanlar risk faktörleridir. Diyabet yani şeker hastalığı, gözün arkasındaki gözün beslenmesini sağlayan damarsal yapıyı bozuyor" bilgisini veriyor.
TAKİP ŞART!
Prof. Dr. Köz, glokom tanısının ardından stabilleşmiş vakalarda yılda bir veya iki kez tetkiklerin yapılması gerektiğini söylüyor. Şöyle devam ediyor: Glokom tanısı aldıktan sonra stabilleşmiş vakalarda yılda bir veya iki kez tetkiklerini yapmamız gerekiyor. Bunun için donanımlı bir merkeze ihtiyaç var. Görme alanı cihazı ya da retina sinir kalınlığını ölçen cihazlarla birlikte tabii ki klinisyenin tecrübesi de çok önemli. Bizim mikroskobik muayenede görme sinirini nasıl gördüğümüz çok önemli. Hastanın bütün kliniğiyle takip edilmesi lazım. Ne yazık ki glokomunuz geçti diyemiyoruz.