Genetik faktörler ve yanlış beslenme alışkanları, sağlık sorunlarını beraberinde getiriyor. Bunların başında, her yaştan insanda görülmeye başlayan insülin direnci geliyor. Kilosu normal hatta zayıf olan kişilerde bile ortaya çıkan insülin direnci, tedavi edilmediğinde diyabete davetiye çıkartıyor. Dr. İbrahim Aydın, toplumun yüzde 30'unda görülen hastalıkla ilgili bilinmesi gerekenleri açıklıyor...
YANLIŞ BESLENME
İnsülin, kan şekerini normal seviyelewre getiren önemli bir hormon olarak biliniyor. Yemek sonrası pankreasın beta hücrelerinden salgılanarak kan dolaşımına veriliyor. Kanda her zaman az miktarda insülin bulunuyor. İnsülin yemek sonrası yüksek düzeylerde salgılanıyor; kaslar, yağ dokusu ve karaciğer insüline az yanıt verirse kan şekeri zor kontrolde tutuluyor. İşte buna insülin direnci deniyor. Yetersiz ve yanlış beslenme bağışıklık sisteminin çökmesine ve enfeksiyona yol açıyor. İnsülin direnci, şekere yol açıyor. 5-10 yıl içinde Tip-2 diyabet görülme sıklığı artıyor.
90 SANTİM KRİTİK
İnsülin direnci tanı sürecinde kadınlarda bel çevresinin 90 cm erkeklerde 100 cm'den fazla olması önemli belirti oluyor. Genellikle kanda trigliserid yüksekliği yeterlidir ancak vücut kitle endeksinin de artmış olması teşhisi koymaya yardımcı oluyor. Açlık kan şekeri ve açlık insülini ölçerek homa indeksi hesaplanıyor. Diyabete ilerlemiş hastalarda çok su içme, sık idrar yapma ve sık yemek yeme görülüyor.
EGZERSİZ DE ŞART
İnsülinin neden olduğu hastalıklardan korunmak için kilo kontrolü, egzersiz, beslenme alışkanlıklarında değişiklikler yapılması öneriliyor. Daha az öğün yapılması ve öğünlerin protein ağırlıklı planlanması öneriliyor. Karbonhidratlı ve yağlı gıdaların azaltılması da gerekiyor.
BELİRTİLERE DİKKAT
Yemekten sonra gelen uyku ve ağırlık hissi,
Yemekten sonra acıkma, terleme ve ellerde titreme,
Çabuk kilo alma, kilo vermede zorlanma,
Sık acıkma ve tatlı yeme isteği,
Konsantrasyon ve algılama güçlüğü.