Astım, hava yollarında oluşan daralmayla gelişiyor. Ataklarla seyrediyor. Doğru tedaviyle kontrol altına alınmazsa, hayati sonuçlar doğurabiliyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nilüfer Aykaç, toplumda astım hakkında doğru sanılan hatalı bilgileri açıklıyor:
YANLIŞ: Astım genetiktir.
DOĞRU: Astım, hem genetiğin hem de çevrenin etkilediği çok faktörlü bir hastalıktır. Anne-babadan birinin astımlı olması durumunda çocukta görülme riski yüzde 25 olur.
YANLIŞ: Astım ilaçları şikayetler geçtiği zaman bırakılmalıdır.
DOĞRU: Astım tedavisinde tek amaç yakınmaları ortadan kaldırmak değildir. Bu nedenle hastaların şikayetleri geçtiğinde ilaçlarını kendiliğinden bırakmaması gerekir. Tedavi genellikle 3–12 ay arasında değişir. Bazı hastalarda tedavi yaşam boyu sürer.
YANLIŞ: Her astımlıda mutlaka hırıltı ve nefes darlığı olur.
DOĞRU: Astımlı hastalarda en sık hırıltı, nefes darlığı, göğüste sıkışıklık ve öksürük görülür. Ancak hastalarda bu yakınmaların hepsi aynı anda ortaya çıkmaz. Yakınmaların tümü ya da bir kısmı zaman içerisinde gözlenip kaybolabiliyor ve sonra tekrarlayabilir.
YANLIŞ: Hamilelikte astım ilaçlarını kullanmak sakıncalıdır.
DOĞRU: Astım hastası hamilelerin astım ilaçlarını mutlaka kullanmaları gerekir. Zira, ilaç tedavilerini bıraktıkları için astımı yeterince kontrol altına alınamayan hamilelerin sağlıkları olumsuz etkilenir.
YANLIŞ: Kilo ile astım arasında bir ilişki yoktur.
DOĞRU: Araştırmalar, fazla kilonun astım hastalığının kontrolünü zorlaştırdığı kanıtlanmıştır. Özellikle erişkinlerde fazla kilo, uyku apnesi hastalığı açısından da ek bir risk faktörünü oluşturur. Bu nedenle kilo verilmesi şarttır.
YANLIŞ: Astım hastaları spor yapamaz.
DOĞRU: Astım hastalarında spor, fiziksel ve ruhsal olarak olumlu etkiler oluşturur. Çocuklarda düzenli yapılan egzersizler solunum kapasitesini artırır. Yüzme, jogging ve pilates gibi spor aktivitelerin özellikle yapılması önerilir.