Uyku apnesi, beyindeki merkezlerin, solunumu kontrol eden kaslara uygun sinyaller gönderemediğinde ortaya çıkıyor. Uykuya daldıktan sonra horlamamız, rahatsız bir süreç geçirerek sık sık pozisyon değiştirmemiz ve uyanmamız, yarı uykulu halde nefes alamadığımızı hissetmemiz veya hareket etmek istesek de vücudumuzu hareket ettirememiz gibi belirtilerle kendini gösteriyor.
Hayatı olumsuz etkiliyor. Diş hekimi ve Ortodonti Uzmanı Doç. Dr. İlhan Metin Dağsuyu, uyku apnesi ile dişler ve ağız bölgesi arasındaki ilişkiye dikkat çekiyor:
ERKEN YAŞLANIRSINIZ
Gün içinde dik duruşumuza bağlı olarak ciddi bir sorunla karşılaşmasak da uyku sırasında dilimiz, boğazımız ve yumuşak damağınızdaki kasların tümü gevşer ve alt çenenin geriliğine bağlı zaten dar olan üst havayolu akımı tamamen veya kısmen kapanabilir. Bu da horlamaya, tamamen tıkanma belirli süreler vücudumuzun tamamen oksijensiz kalmasına neden olan uyku apnesine neden olur. Bu sürecin her gece tekrarlanması aslında uyku sırasında dinlenmesi gereken kalbimiz, akciğerlerimiz ve beynimiz gibi tüm iç organlarımızın aksine daha da yorulmasına, yıpranmasına ve sonuçta erken yaşlanmasına yol açar.
KEMİK KAYIPLARINA DİKKAT
Uyku problemi yaşayan bireylerde çenenin az gelişimine, darlığına ve özellikle geriliğine bağlı olarak, dişlerdeki çapraşıklıklar dikkat çekicidir. Çapraşıklıklar diş eti rahatsızlıklarına ve buna bağlı kemik kayıplarına neden olur. Solunum ağızdan yapılır ve normalde uykuda kapalı olması gereken ağızda tükürük akışı bozulur. Dişler ve diyetleri kuru kalır, dişlerde çürük gelişimi hızlanır ve diş etlerindeki hastalıklar ilerler. Büyük oranda rahatsız edici bir ağız kokusu ortaya çıkar. Bu bireylerde aşırı diş gıcırdatmaya bağlı olarak dişlerde ciddi aşınmalar görülür.
Uyku apnesinde üç boyutlu iskelet ve havayolu hacmi ölçümüne olanak sağlayan oldukça düşük dozlu Dental Tomografiler (CB-CT) ile ilk tanı konabilir. Gerekirse uyku testi ile probleminizin boyutu ve ciddiyeti belirlenir.