Yanlış beslenme alışkanlıkları, hastalıkları beraberinde getiriyor. Özellikle hareketsiz yaşam, fast food tarzı beslenme ve kronik hastalıklar karaciğer sağlığını olumsuz etkiliyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Uğur Coşkun, toplumda sık görülen karaciğer yağlanması rahatsızlığına değiniyor. İhmal edilmemesi gereken bu sağlık sorunu hakkında önemli bilgiler paylaşıyor...
TEDBİR ŞART
Karaciğer yağlanması, karaciğer hücrelerinde aşırı miktarda yağ depolanması sonucu ortaya çıkıyor. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sık görülüyor. Karaciğer yağlanması, önlem alınmadığı durumlarda daha büyük rahatsızlıklara yol açabiliyor. Yağlanma, alkol dışında obezite, yüksek kolesterol düzeyleri, şeker hastalığı ve hareketsiz yaşam gibi birçok faktöre bağlı gelişebiliyor. Tedbir alınmazsa zaman içinde siroz ve karaciğer kanserine kadar ilerleyen kötü sonuçlar ortaya çıkabiliyor.
KANSERE DÖNER...
Prof. Dr. Coşkun, karaciğer yağlanmasının tedavi edilmezse kansere yol açabileceğini belirtiyor. "Noato Fujiwara tarafından Texas üniversitesinde gerçekleştirilen çalışmada, karaciğer yağlanması olan kişilerde geliştirilen kan testi ile karaciğer kanseri riskinin önceden saptanabileceği iddia edildi. Birkaç hafta önce Science Translational Medicine dergisinde yayınlanan çalışmada, alkol dışı sebeplerle karaciğer yağlanması gelişen 409 hastada 133 farklı genin durumlarını incelediler ve bu sonuçlara göre hastaları yüksek riskli ve düşük riskli olarak sınıflandırdılar. Yüksek riskli olan grupta karaciğer kanserini belirgin olarak daha fazla bulundu. Pratik kullanımı açısından bu gen proteinlerini kanda ölçmeyi başaran araştırmacılar, 15 yıllık takip sonunda yüksek riskli grupta yüzde 37,6 karaciğer kanseri vakası olduğunu saptar iken düşük riskli grupta hiç karaciğer kanseri vakası görmediler" bilgisini veriyor.
ERKEN TEŞHİS ÇOK ÖNEMLİ
Tedavi edilmeyen karaciğer yağlanması, siroz ve kansere yol açıyor. Hastalık, basit kan testi ile elde edilen sonuçlar daha büyük çalışmalar sayesinde tespit edilebiliyor. Bu şekilde saptanan riskli hastalar hem ultrason gibi görüntüleme yöntemleri ile yakından takip ediliyor. Böylece daha erken tedaviye başlanıyor.