Kasık, bel ve sırt bölgesinde ağrı... İdrar yaparken zorlanma... Tüm bunlar, her 5 erkekten birinde görülen prostat kanserinin yol açtığı şikayetler arasında yer alıyor. Yaşla birlikte risk artarken düzenli kontrol hayati önem taşıyor. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Rahim Horuz, alınması gereken tedbirleri açıklıyor...
KİMDE RİSK YÜKSEK?
Prostat kanseri erkeklik hormonu ile ilişkili olarak ortaya çıkıyor. Hormonal açıdan sağlıklı her erkekte görülebiliyor. Genetik faktörler de hastalığın ortaya çıkmasında etkili oluyor. Öyle ki babasında prostat kanseri saptanan erkeklerde erken ya da geç dönemde prostat kanseri yüzde 50'nin üzerinde görülüyor. Prof. Dr. Horuz, "Erken yaşlarda ortaya çıkan prostat kanseri genellikle daha yüksek riske sahiptir ve daha saldırgan türdendir. Meme kanseriyle ilişkili olduğu bilinen bir gen (BRCA-2 geni) bozukluğunun prostat kanseri ile de ilişkili olduğu bilinmektedir" bilgisini veriyor.
Prostat kanseri, erken dönemde belirti vermeden ilerliyor. Ancak belirli bir aşamadan sonra çevre dokularda ve uzak organlarda hasara yol açtığında belli şikayetlere yol açıyor. Hastalar genellikle bel-sırt bölgesinde, kasıkta ve yumurtalık arkalarında ağrı, idrar yapmada zorlanma-tıkanıklıkgibi şikayetlerden yakınıyor. Prostat kanseri ne kadar erken tespit edilirse o kadar hızlı tedavi ediliyor. Geç kalınması ise tedaviyi zorlaştırıyor. Bu nedenle hiçbir şikayet olmasa bile 50 yaş üstü erkeklerin yılda bir kez muayene olması öneriliyor.
TEDAVİ KİŞİYE ÖZEL
Prostat kanseri tedavisi hastalığın derecesi ve evresine göre belirlenir. Kanser tedavisinde temel prensip, yayılmamış hastalıkla organı ve etrafını hastalıktan arındıracak yöntemleri kullanmaktır. Yayılmış hastalıklarda ise vücudun tamamına etki edecek yöntemleri kullanmak (kemoterapi, hormon tedavisi, akıllı ilaç uygulamaları gibi kan yoluyla etki edecek ilaçlı tedaviler) gerekir.
NASIL TEŞHİS EDİLİR?
Ürolog tarafından yapılan fiziki muayene, PSA testi ve gerektiğinde prostat MR'ı gibi yöntemlerle şüpheli hastalar belirlenir. Ardından biyopsi önerilirPSA yüksekliği, hele ki muayene ve MR ile desteklenmişse kanser olasılığı artmış olduğundan, biyopsiyi gerekli kılar.
