Hemen herkes, hayatının belirli bir döneminde geçmeyen yorgunluktan yakınıyor. Bu sürecin 6 aydan uzun sürmesi, başka hastalıkların belirtisi olabiliyor. Endokrinoloji ve Metabolizma hastalıkları Uzmanı Dr. Özlem Sezgin Meriçliler, kronik yorgunluğun insülin direnci, hipoglisemi, diyabet ve troitten kaynaklanabileceğini belirtiyor. Yorgunluk yapan sebepler ve alınacak tedbirler hakkında bilgilendiriyor.
Triot: Tiroit bezi boyunda yer alan küçük, kelebek şeklinde, hormon salgılayan bezdir. Tiroit hormonlarının normal düzeyde olması sağlığımız için önemlidir. Kronik yorgunluk şikayeti olan hastalarda tiroit hormonlarına bakılması ve normalden farklı ise nedeni araştırılarak tedavi edilmesi gerekir.
Böbrek üstü bezi: Böbrek üstü bezleri sağ ve solda böbreklerin üzerinde yer alır. Hormon salgılar. Hayati önemi olan hormonların salgısından sorumludur. Bu bezlerin normalden fazla ya da az hormon salgılanması ciddi bir sağlık sorunudur. Yorgunluk yaşanması durumunda mutlaka doktor kontrolü gerekmektedir.
Diyabet: Şeker, en sık görülen kronik hastalıktır. Fazla insülin, kan şekerinin normalin altına düşmesine yol açarsa hipoglisemi atakları denilen düşük şekere yol açar. Şeker hastalığının ilk dönemlerinde kronik yorgunluk, uyku hali ve konsantrasyon bozukluğu görülmektedir.
Hipofiz bezi: Hipofiz bezi burnumuzun arkasında beyine yerleşmiş nohut büyüklüğünde bir bezdir. Vücuttaki hormon salgılarının vücut ihtiyacı ile uyumlu olmasını sağlar. Hipofiz bezi sayesinde tiroit bezi, böbrek üstü bezleri, yumurtalıklar ve testisler çalışır. Hipofiz bezinde ortaya çıkan yapısal değişiklikler hormon sistemlerinin düzensizliğe yol açarak kronik yorgunluk olarak karşımıza çıkmaktadır.
Over ve testesteron: Kadınlarda overler östrojen, erkeklerde testisler testesteron hormonlarının salınımından sorumludur. Kadınlarda östrojenin, erkeklerde testesteron hormonlarının yaşla birlikte azalması durumunda kas güçsüzlüğü, kemik erimesi ve duygusal olarak depresyona yatkınlığının eşlik ettiği kronik yorgunluk karşımıza çıkabilir.
Beslenme: Gıdalarla aldığımız enerji kadar gıda içerikleri de metobolizmamız, organların fonksiyonları ve genel vücut sağlığı üzerinde çok önemli rol oynar. Düşük kalorili beslenmek bir süre için kilo vermeyi sağlasa da sürekli düşük kalorili beslenen kişilerde enerji azlığı nedeniyle kronik yorgunluk gelişmektedir. Sağlıklı beslenerek hem kilomuzu kontrol edebiliriz hem de hormon değerlerimizi dengede tutarız.