Türkiye 2015'te masada olacak

Uluslararası stratejist Ömer Özkaya, TAKVİM'e açıkladı: Her 100 yılda yeni bir dünya kurulur. Türkiye 1915'te kaybetti. Ama 2015'te bu düzenin kurucusu olacak

Kaynak GAZETE
Giriş Tarihi :01 Haziran 2012
Türkiye 2015’te masada olacak

İÇİNDEKİLER

Doğu-Batı Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Ömer Özkaya, Türkiye'nin stratejik ufkunu anlatırken çarpıcı öngörülerde bulundu.
Yakın gelecekte gerçekleşecek Yeni Dünya Düzeni'nde Türkiye'nin kurucu irade olacağını söyledi. "CIA Belgeleriyle Zihin Kontrol Operasyonları" ve "Pentagon'un İran Operasyonu'' adlı kitapları çok satanlar listesinde yer alan Özkaya'nın açıklamaları şöyle:

YÜZYILLIK TEKRAR
* Küresel gelişmeleri jeopolitik gözle nasıl görüyorsunuz?
400 yıllık geçmişe baktığımızda sanki Allah 100 yıllık bir salınım düzeni koşmuş ve 100 yılda bir yeni bir dünya kuruluyor. 1702'lerde İspanya İmparatorluğu çok büyümüş, dünyanın her tarafında sömürgeleri var. Fakat Allah İspanya Kralına bir erkek evlat vermemiş. İspanya kralı öldüğünde, imparatorluğun varisi yok.
Büyük güçler İspanya'yı bölüştü. 1715'te İspanya Veraset Savaşları Anlaşması imzalandı. Bu, yeni bir dünyanın kuruluşuydu. 1815'e geldik. Viyana Kongresi ile kurulan dünya yıkıldı, yeni bir dünya kuruldu. Bu da 100 yıl sürdü. 1915'te 1. Dünya Savaşı'nı yaşadık. İngiltere, Fransa dünyayı parselledi.
ABD canlanmaya başladı. Rusya kafasını kaldırdı. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra da ABD ve Rusya arasında yeni düzen kuruldu. 2015'e üç yıl kaldı. Yaşadığımız bütün gelişmeler, kurulmakta olan yeni dünyaya ilişkin kavganın görüntüleri. Önümüzdeki üç-dört yıl içinde yeni bir dünya kurulacak. Türkiye de işte bu yeni dünyada masanın başında olmak istiyor.
Hakkında karar verilen değil, karar alan devlet olmak istiyor.

YENİ TÜRKİYE
* Yeni Türkiye'nin dayandığı zemini analiz eder misiniz?
Stratejik akıl, güçlü ordu ve güçlü ekonomi üçlüsü büyük devletin oturduğu zemindir.
Yeni Türkiye'de bu üçü için çabalıyor. Büyük sermaye zapturapt altına alınmadan Yeni Türkiye ve Yeni Dünya mümkün değil. Türk devlet aygıtı büyük sermayenin menfaatlerini beklemekten çıkmaya başlamıştır.
* Küresel sermayenin İstanbul'a gelişi...
İstanbul'a yavaş yavaş gelen büyük sermaye, sosyal, ekonomik ve siyasal hayatımızda yeni dönüşümleri fitilleyecektir.
Giderek daha uluslararası hale gelen Türkiye, büyük bir dönüşümün başındadır.
* Mavi Marmara saldırısıyla, güç konumuna gelen Türkiye'ye nasıl bir mesaj verilmek istendi?
Yeni Türkiye, büyük güçler arasında bir denge oyunu oynayıp milli iş dünyamızı ve milli ordumuzu oluşturmaya çalışırken, bizi, bir çatışma noktasına sokacakları düşünülüyordu. Bazı provokatif olaylar bekleniyordu. Mavi Marmara bunun bir örneğidir. İsrail saldırısının nedeni orada 9 Türk'ü öldürmek istemesi değildi. İsrail Türkiye'ye, 'Sen Hayfa'yı devre dışı bırakır Ceyhan'ı enerji merkezi yaparsan bir Japon, bir Endonezyalı gemi senden yakıt alırsa vururum; İşte Akdeniz'de gemini vurduğum gibi' dedi.
Akdeniz'de kıyasıya bir mücadele yaşanıyor.
* Türkiye 80 yıldır bazı distribütörlerin etrafında mı şekillendi?
Türkiye'deki sermaye 'derin Avrupa' bağlantılıdır. Büyük sermayeyi kontrol etmeliyiz diyoruz ama bu o kadar basit bir şey değil.
Yeni Türkiye'nin karşısında derin Avrupa'nın distribütörleri vardır. 'Eksen kayması' tartışması da kesinlikle distribütörlerin ve onların merkezi yapılarının altından kayan zemindir. Yoksa Türkiye'nin ekseni kaymıyor. PKK'nın arkasında da Avrupa'nın, onların istihbarat servislerinin bulunması tesadüfî değildir.
* Türkiye'nin AB ile olan ilişkilerini nasıl görüyor sunuz?
Avrupa küçük bir bölge.
Avrupa'nın ekonomisi ihracata bağımlı. Hammaddeye, enerjiye bağımlı. 'Arap Baharı'nı biraz böyle değerlendirmek gerekiyor. Yaşanan olaylar İngiliz, Fransız bölgelerinde yaşanıyor. Diğer taraftan Avrupa hammadde temin ettiği bölgelerdeki siyasi gücünü de kaybediyor.
* Biz Avrupa'ya sırtımızı dönüp yüzümüzü Afrika ve Asya'ya dönünce ve büyümeye başlayınca, beraberinde bazı riskler de gelmiyor mu?
Elbette geliyor. Yakın coğrafyamızda zaten büyük güçler var. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde bu büyük güçlerle daha fazla karşı karşıya geleceğiz. Büyümek demek, daha fazla enerji, daha fazla hammadde, daha fazla pazar demek. Bütün mücadele, 'geleceğin süper güçlerine Asya'nın enerjisi nereden, kimin kontrolünde gidecek?' sorusu çerçevesinde yaşanıyor. Geleceğin süper güçlerini kontrol altına almak için yapılan büyük bir mücadelenin içindeyiz.

DENGE OYUNU
* Yeni Türkiye'nin yeni yol arayışlarını yorumlamak gerekirse?
Türkiye, 80 milyonluk genç bir nüfusa sahip. Türkiye, oyun masasında, silah çekilmeden milli iş dünyasını ve milli ordusunu oluşturmakta. Hızlı tren projesi ve Tuz Gölü'nün altına inşa edilecek 7-8 milyar dolarlık doğalgaz deposunun finansmanını Çin karşılıyor. İstihbarat uydumuzu, uzaya Çin gönderecek. NATO'ya üyesiniz, AB'ye girmek istiyorsunuz, enerjide Rusya'ya bağımlısınız, ama uydunuzu Çin'e fırlattırıyorsunuz. Türkiye, denge oyununu oynuyor ama bu kolay değil.