Gençler silahı değil Kur'an-ı Kerim'i kuşanıyor. Bu gençler, silahı değil, öfkeyi değil, nefreti değil; Kur'an-ı Kerim'i kuşanmış, Hadis-i Şerifleri kuşanmış, en önemlisi de edebi, hayayı, sevgiyi kuşanmış gençler. Bu gençler, dünya yolculuğunda yanlarına ayeti, hadisi, edep ve hayayı azık olarak almış, bununla yetinmeyi bilmiş gençler.
Bu gençler, Peygamber sevgisiyle tutuşan gençler. Bu gençler, İmam hatip okullarında, yüreğini Kur'an'ın bereketine adamış gençler. Bu gençler, İmam hatip okullarının öğrencisi, diğer okullarımızın öğrenci ve mezunları olarak, hayatlarını ilime, hikmete, emri bil maruf, nehyi anil münkere adamış gençler.
KOMPLOLAR ARAMAYIN
İşte sevgili gençler. Her ne yaparsanız, yapın, önce edep diyecek, önce haya, önce tevazu demeye özen göstereceksiniz. Dünyayı değiştirmek, dünyaya barışı egemen kılmak için bile yola çıksanız, önce edep, önce haya diyeceksiniz. Edepten beslenmeyen hiçbir hareket asla hedefine ulaşamaz.
Bugün ülkemizde, yakın coğrafyamızda karşı kaldığımız sorunların sebebini öyle büyük büyük tedbirlerde, büyük komplo teorilerinde asla aramayın. Elbette harici etkenlere bakacağız. Elbette bizim üzerimize yazılan senaryolara karşı çok dikkatli olacağız. Elbette husumeti, çatışmayı, sömürüyü bir yaşam tarzı olanlarak seçenlere aramıza nifak, fitne sokmaya çalışanlara karşı uyanık olacağız.
ÖFKENİN DİLİ DEĞİL
Çözmek için yeni bir süreç başlattığımız terör meselesini de inanını edep ve hayadan asla taviz vermeden sürdüreceğiz. Birileri edebini bozabilir. Birileri bu toprakların insanı olduğunu söyleyip bu toprakların edep ve hayasından nasibini almamış olabilir. Biz sabırla edep ve hayanın diline konuşacağız. Biz öfkenin diliyle değil, sevginin diliyle konuşacağız.
EZİYETLERE GÖĞÜS GERDİ
Hayatımızın her anını, tıpkı Hazreti Peygamber gibi edeple, hayayla, tevazuuyla süslemek zorundayız. Hazreti Peygamber, gerektiğinde eline kılıcı alacak, savaş meydanlarında bize mücadele ruhunu öğretecek kadar kahramandı. Her eziyete göğüs gerecek, işkencelere tahammül gösterecek kadar dirençliydi.