Toplantının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Çavuşoğlu, Türkiye ve ABD arasında imzalanan Suriyeli muhaliflere yönelik eğit-donat programı mutabakatında, muhaliflerin kiminle savaşacağına ilişkin soru üzerine, eğitilen ve donatılan muhalif grupların hem terör örgütleriyle hem de rejim unsurlarıyla mücadele edeceğini söyledi.
Eğit-donat programı konusunda ABD ile imzalanan mutabakat belgesi konusunda detaylı bilgiler verdiklerini kaydeden Çavuşoğlu, Türkiye'de eğitilen ve donatılan muhalif grupların, dünyada 114 ülkenin tanıdığı Suriye Ulusal Koalisyonu'na bağlı gruplar olduğunu hatırlattı.
"Kendilerine tehdit unsuru olan herkesle mücadele edecekler" diyen Çavuşoğlu, "Bir tarafta DAEŞ ve diğer terör örgütleri, diğer tarafta da 200 binden fazla insanı öldüren ve Halep'e de sürekli saldırılar yaparak sivil insanları öldürmeye devam eden rejim unsurları vardır. Bu kişiler hem DAEŞ ve diğer terör örgütleriyle, hem de rejim unsurlarıyla mücadele edecekler" ifadesini kullandı.
Çin'den alınacak füze savunma sisteminin NATO'ya entegre edilmesine dair soruya cevaben Çavuşoğlu, Savunma Bakanlığı ve Savunma Müsteşarlığı'nın süreci takip edeceğini, atılacak adımların ve alınacak kararların değerlendirmesini birlikte yapacaklarını ifade etti.
- "Kıbrıs'ta tüm siyasi partiler arasında ortak bir akıl oluştu"
KKTC Dışişleri Bakanı Nami, Rum tarafının tavrını Kıbrıs müzakerelerinin geleceği açısından nasıl değerlendirdiğine ilişkin soruya cevaben, Kıbrıs Türk tarafında özellikle 11 Şubat 2014 anlaşmasıyla birlikte tüm siyasi partilerin arasında ortak bir akıl oluştuğunu söyledi.
Mecliste temsil edilen tüm siyasi partilerin 11 Şubat 2014 belgesinde tarif edilen şekilde, iki bölgeli, iki toplumlu, iki kurucu devletli siyasi eşitliğe dayanan federal bir çözüm için bir vizyon birlikteliği bulunduğunu ve bunun çok güçlü bir şekilde sürekli ifade edildiğini söyleyen Nami, şöyle devam etti:
"Rum tarafında bugün toplanan ulusal konseyin 11 Şubat 2014 belgesine atıf yapamaması, 'iki toplumlu iki bölgeli federal bir çözüm' ifadesini dahi kullanamaması son derece anlamlıdır ve endişe vericidir. Özellikle uluslararası camianın dikkatli bir şekilde not etmesi gerekir. Eğer Rum tarafının üzerinde gereken telkinleri yapmakta imtina ederlerse ve bir takım unsurları, doğalgaz, AB üyeliği gibi kozları Rum tarafının tekelinde bırakan, kapsamlı çözüme hizmet etmeyen tek yanlı kozlar olarak kullanılmasına yol açan unsurlar olarak gündemde tutarlarsa, Rum tarafının çözüm iradesi gittikçe daha da zayıflayacaktır. Biz bundan endişe ediyoruz. Rum tarafındaki çözüm iradesinin mutlaka aklın gerektirdiği yola gelmesi, uluslararası caminanın da oradaki gelişmeleri not edip gerekeni yapması lazım."
Doğalgaz konusunda Güney Kıbrıs Rum kesiminin yaptığı anlaşmaların sorulması üzerine Nami, doğalgaz ve hidrokarbon konusunun kapsamlı çözümü destekleyen bir unsur olarak kullanılması gerektiğini söyledi. Tüm uluslararası camianın da bu doğrultuda görüşlerini dile getirdiğini kaydeden Nami, "Rum tarafı ısrarla Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarını gözardı ederek, tek yanlı adımlar atmaya devam etmektedir" diye konuştu.
Kıbrıs Türk halkınının meşru hak ve çıkarlarını korumakla ilgili herhangi bir tereddüte girmeyeceklerini belirten Nami, "Kıbrıslı Türkler bugüne kadar bu konuda hiç şüpheye yer vermeyecek net iradelerini ortaya koymuşlardır" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin de verdiği güçlü destekle Kıbrıs Türk halkının haklarını korumaya devam edeceğiz" diyen Nami, Kıbrıs Rum yönetiminin hiçbir şekilde Kıbrıslı Türkleri temsil etme yeteneği olmadığını vurguladı.
Kıbrıslı Türklere de ait olan bu haklar konusunda tek yanlı adım atılmayan daha yapıcı bir dönem görmek istediklerini ifade eden Nami, şunları ekledi:
"Bu konu yüzünden kapsamlı müzakere masasından kalkan Rum liderinin tavırlarında ısrarcı olması, elbette yapıcı bir tavır olarak algılanamaz. İleriki dönemde Kıbrıslı Türkleri hiçbir şekilde temsil etme yeteneği olmayan Kıbrıs Rum yönetiminin, bizlere de ait olan bu konularda tek yanlı adım atmayacağı, daha yapıcı bir dönem görmek istiyoruz. Bizim arzumuz budur."