Deniz Baykal'ın paralel bir kaset komplosuyla istifa ettirilmesinin ardından CHP'de çok ilginç gelişmeler yaşanmıştı.
Komplodan bir yıl kadar önce okyanus medyası tarafından yıldızı parlatılmaya başlanan Kemal Kılıçdaroğlu "aday olmayacağım" dedikten bir gün sonra adaylığını açıklamıştı..
Genel başkanlık koltuğuna oturduktan sonra da CHP'yi bambaşka bir parti haline getirmişti Kılıçdaroğlu..
Birbiri ardına yaptığı tasfiyelerle yeniden dizayn etmişti adeta CHP'yi..
Parti içinden çok sayıda isim CHP'nin paralel yapıyla işbirliği yaptığını söyleyerek isyan bayrağını açmıştı..
CHP'li milletvekili Birgül Ayman Güler, "Yönetimimiz inkar etse de CHP cemaatle iş birliği yaptı" demişti…
KILIÇDAROĞLU'NUN TARTIŞILAN ÇIKIŞI
Sadece paralel yapıyla ilgili sınırlı kalmadı CHP'ye yönelik eleştiriler.
Terör örgütü DHKP-C'ye de destek vermekle suçlandı Kılıçdaroğlu..
2013'te DHKP-C'ye yönelik operasyonlar sırasında Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi 9 avukatın tutuklanmasına gösterdiği sert tepki Kılıçdaroğlu'na yönelik suçlamaların dayanaklarından biriydi..
Kılıçdaroğlu, "Operasyon yapıyorlar.. Avukatları sabah evlerinden bürolarını basıyorlar. Onlar diğerleri gibi gözaltına alınmaz. Diğerleri gibi sorgulanmaz..." demişti.
MHP'YE PARALEL KOMPLO
CHP'de yaşanan tüm bu gelişmeler aslında MHP ile paralel.. Çünkü CHP'de genel başkanlık koltuğunu değiştiren kaset skandalının bir benzeri 2011 yılında MHP'de de yaşanmıştı.
Ama bir farkla.. Kaset komplosu MHP'de genel başkanı değil, partinin kilit noktasındaki isimleri hedef almıştı. 2011 yılında genel seçimlerin hemen öncesinde aralarında üst düzey parti yöneticileri de bulunan toplam 10 MHP'li milletvekili adayı internette yayımlanan kasetler üzerine adaylıktan istifa etmişti..
Bahçeli yapılan operasyonu "Okyanus ötesinden yönlendirilen internet sitelerinin kara çalmasıyla yüz yüzeyiz" diye yorumlamıştı.
MHP'YE KOMPLONUN HEDEFİ NEYDİ?
MHP'ye yönelik kaset komplosunda nihai hedef aslında Bahçeli'yi istifa ettirmekti... Ancak paralel yapının istediği o koltuk değişikliği gerçekleşmedi. MHP Lideri Devlet Bahçeli genel başkanlıktan istifa etmedi..
İstifa etmediği gibi CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun aksine paralel yapıyla daha mesafeli durdu.. İddialara göre genel başkanı değiştirmeye yönelik paralel plan farklı bir yol izlemeye başladı bunun üzerine..
Önce MHP'den bazı isimleri parlatma kampanyası yürüttü Pensilvanya güdümlü okyanus medyası.. Onların ne kadar değerli ülkücüler olduğu propagandası yapıldı sürekli olarak.. Boşalan her koltuk için o isimlerin adı öne çıkarıldı..
Yani genel başkanlık yarışına hazırlandı o isimler.. 1 Kasım seçimleri sonrasındaysa düğmeye basıldı. Parti içi muhalefet bir anda bayrak açtı Bahçeli'ye.. Olağanüstü kurultay yapılmasını istedi..
"OLAĞANÜSTÜ KURULTAY YOKTUR.. YAPILMAYACAKTIR"
MHP yönetimi olağanüstü kongre isteklerine karşı çıkınca muhalefet mahkemeye götürdü konuyu ve mahkeme kimsenin beklemediği bir karara imza attı..
"Olağanüstü kurultay" talebini kabul etti Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi.. Partiye kayyum atadı. MHP Lideri Bahçeli tüm yaşananlardan sonra ilk defa çok net bir tavır koydu paralel yapıya karşı..
Bahçeli, "Bizim paralele teslim edecek bir partimiz yoktur.. .Ankara, Washington, Pensilvanya arasında MHP düşmanlığı üçgeni kurulmuştur. Olağanüstü kurultay komplosu düpedüz MHP'yi geriletme ve paralel örgütü siyasallaştırma stratejisidir.. Kirli bir süreç devrededir.. Ve biz buna asla suskun seyirci kalmayacağız.. Müsaade de etmeyeceğiz" dedi.
MHP'DE 'DEVRİMCİ' TARTIŞMASI
Bahçeli'nin açıklamaları paralel yapının tıpkı CHP'de olduğu gibi MHP'yi de dizayn çabasından vazgeçmediği iddialarının bir tezahürü olarak nitelendi.
Ancak CHP ile MHP arasında yaşanan benzerlikler bununla da sınırlı kalmadı.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu ile terör örgütü DHKP-C'yi ilişkilendiren iddiaların benzeri bu kez MHP içinde gündeme geldi..
Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın yaptığı yazılı açıklamayla devrimci eş polemiğini başlattı bu kez..
Semih Yalçın, MHP'ye kayyum atamasına neden olan yargı sürecinde Meral Akşener'in eşinin parmağı olduğunu iddia etti.
"Eski Dev-Solcu" dediği Tuncer Akşener'in MHP'ye kayyum atayan 12. Sulh Hukuk Hakimi Ümran Kaptan ile teması olduğunu ileri sürdü Yalçın..
Ankara'da bir restoranda 12'inci Sulh Hukuk Mahkemesi Hâkimi Ümran Kaptan'ın da olduğu bir ortamda MHP'ye kayyum kararının konuşulduğunu ve sonrasında hayata geçirildiğini iddia etti..
Semih Yalçın yazılı açıklamasında "MHP'ye Dev-Sol ve paralel çete dayanışması üzerinden kumpas kurulmaya çalışılmaktadır" dedi. Meral Akşener'in 2001 yılında verdiği röportajı da buna kanıt olarak gösterdi Semih Yalçın.. Akşener o röportajında eşi Tuncer'in sıkı bir Maocu olduğunu anlatıyordu..
AKŞENER MAOCU EŞİNİ ÜLKÜCÜ YAPTI
Meral Akşener şöyle anlatmıştı o röportajda: Tuncer, ODTÜ Gaziantep kampusundaydı. Bir grup arkadaşıyla soldan kopunca devrimci arkadaşlarından çok ciddi dayak yedi. Kafasını kırdılar. O zaman ODTÜ Genel Sekreteri olan Mustafa Taşar almış onu hastaneye yetiştirmiş. Taşar, bana hâlâ, 'Ben olmasam kocan olmayacaktı.' der. Tuncer, bu olaylar nedeniyle iki yıl kaybetti.
MHP kurmayları hakkında inceleme başlatılan Meral Akşener'in eğer disipline gider ve partiden ihracına yönelik karar çıkarsa genel başkanlığa aday olamayacağını belirtiyor.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Meral Akşener'in Bahçeli'ye vefasızlık yaptığını söylüyor..
Semih Yalçın, "Ona milletvekilliği görevi verdi.. Parti yöneticiliği, meclis yöneticiliği görevi verdi" diye eleştirdi.
PENSİLVANYA NE İSTİYOR?
MHP'de yaşananlarla CHP'deki gelişmeler arasındaki paralellik birçok soruyu beraberinde getiriyor.. Ancak bilinen bir gerçek var.. 2010 yılından beri Türkiye'de iktidar ve muhalefet partileri paralel saldırı altında..
Önce CHP bir kaset komplosuyla büyük bir evrim geçirdi.. Ardından MHP hedef oldu.. Peki MHP bu süreci nasıl atlatacak? Pensilvanya güdümlü siyasi dizayn çabası ne zaman bitecek? Sıradaki paralel plan ne? Bunu zaman gösterecek..