Eski TRT Spikeri Doğan Yıldız, topa sert vuran
futbolcular için "topa tabanca gibi vuruyor" derdi. Hami'nin maçlarını anlattı mı hatırlamıyorum, ama Yıldız'ın tarzıyla söylersek, Hami topa bazuka gibi vururdu.
Hami Mandıralı, 20 Temmuz 1968'de Trabzon'un Arsin ilçesinde doğdu. Hikmet-Osman Mandıralı çiftinin 5 erkek ve 3 kızının 6. çocuğuydu. Hami 7 yaşındayken Arsin'den Trabzon'un Faroz Mahallesi'ne taşındılar. Osman Mandıralı, limanda işçi olarak çalışan dar gelirli bir babaydı.
MAHALLEDE FARK EDİLDİ
Hami, mahallenin ara sokaklarında oynarken yeteneğiyle devrin efsane
futbolcuları
Ali Kemal ve Necati tarafından takdir edilen bir çocuktu. Mahalleden komşu olan Necati Özçağlayan'ın babası merhum "Yeşil" lakaplı Osman Özçağlayan tarafından
Trabzonspor'un seçmelerine götürüldü. Böylece Trabzonspor'un minikler takımında futbol hayatı başladı. Kendi ifadesine göre gençlik yıllarında Sadi Tekelioğlu'nun üzerinden büyük emeği olmuştur. Genç ve PAF takımlarında yıldız oyuncuydu. Galatasaray'la oynanan PAF maçından sonra Derwall tarafından tebrik edilecek kadar dikkat çekiyordu.
ŞUTU GÖRENE AŞKOLSUN
12 Mayıs 1985'te Trabzon'da Malatyaspor'la oynanan maçın 2. yarısında İlyas Çolak tarafından oyuna alındı.
Trabzonspor A takım formasını böylece ilk kez giymiş oldu. Hami'nin en büyük özelliği çift ayakla oynayabilmesi, başta sağ ayağı olmak üzere topa çok sert vurmasıydı. Bu özelliğini yeteneğinin dışında daha çocukken, bir topu kesip diğer topu onun içine koyup ağır topla çalışma yapmasına borçlu olduğunu söylüyor. İki ayağıyla da saatlerce duvarın karşısında topa vurarak çalışıyormuş. Frikik atışlarında esas olarak ünlü olması, 1992'nin Nisan ayında önce
Milli Takım'da Finlandiya'ya, bir hafta sonra da lig maçında kalesinde Bako'nun olduğu Beşiktaş'a attığı gollerle başladı. Bir anda "Frikikçi Hami" olmuştu. O devirlerde plastik baraj olmadığı için idmanlarda fazla frikik çalışılamıyordu. En azından Hami tarzı topa gülle atar gibi vuran birisi için canlı barajlarla çalışmak kolay değildi. Çünkü arkadaşının canını yakmak, hatta sakatlamak riski vardı. Benim aklımda en çok kalan golü 1990'da Barcelona'da oynanan maçta, sağdan gelip vuracakmış gibi yapıp, topu sola çekerken rakibini ekarte edip sol ayağıyla attığı goldür. Top Zubiretta'nın sol üst köşesine gitmişti. Maçın sonucu farklı mağlubiyet oldu, ama o ilk anlarda gelen golü unutmadım. 1996'da Trabzonspor'un Fenerbahçe'ye 2-1 yenilip şampiyonluktan olduğu maç sadece Trabzonspor için değil Hami açısından da travmatik bir deneyim oldu. Hami'nin vurduğu müthiş şutları Rüştü kurtarmıştı ama sanki Hami kaçırmış gibi oldu. Fatura kesilen isimlerden birisi de oydu. Belki de gitme zamanı gelmişti.