Borg'un ilk dikkat çeken özelliği mükemmel fiziğiydi. Çok güçlü, kaslı bir vücudu vardı, vuruş anında bacaklarını yay gibi açıyordu. Backhand yani raketin dışıyla yaptığı vuruşlarda raketi iki eliyle tutması topun şiddetini çok arttırıyordu. Bu vuruş tekniği dışarıdan kötü gibi görünse de hocası onun bu özelliğini değiştirmemekte inat etti ve haklı da çıktı. Borg, geri çizgi oyunu oynamayı seviyordu yani file önüne gelmeden arkadaki çizginin gerisinde duruyordu. Çok geriden vurduğu için kuvvetli olması ve stilinin de buna uygun olması gerekiyordu. Vuruş stiline de topspin deniyordu. Raketi topun altına doğru sokuyor ve topu filenin üstüne aşırtma şeklinde karşıya geçiriyordu. Bu özelliği sayesinde vurduğu toplar çok az olarak ağa takılıyordu. Yakışıklılığı, uzun sarı saçları ve bandanasıyla sadece sporun değil magazin dünyasının da yıldızı olmuştu. Çoğu tenisçinin aksine zor bir puan aldığında ya da hata yaptığında en küçük bir tepki göstermeyen hali çok karizmatik bulunuyordu. Bu soğukkanlı tavrından dolayı kendisine ice-berg yani buzdağına gönderme olarak ice-borg da denmeye başlamıştı. Teniste Avustralya Açık, Roland Garros yani Fransa Açık, Wimbledon ve Amerika Açık turnuvaları en önemli organizasyonlardır. O yüzden bu karşılaşmalara "Grand Slam" denir. Her tenisçinin hayali Grand Slam kazanmaktır. Borg kariyeri boyunca 11 Grand Slam kazandı. Avustralya'da oynamayı sevmiyordu. Bir kez katıldı ve kazanamadı. Amerika Açık'ta da dört kez final oynadı ama onu da hiç kazanamadı. 11 Grand Slam şampiyonluğunun 6'sı Fransa Açık, 5'i de Wimbledon birinciliğinden gelmektedir.
Borg 1976-1980 arasında beş kez üst üste Wimbledon Şampiyonu oldu. Amerikalı John Mc Enroe onun en dişli rakibiydi. 1980'de Amerika Açık'ta finalde Enroe'ya kaybetmiş, Wimbledon'da ise 4 saat süren final maçını tie-break'te kazanmıştı.
RAKİBİ MC ENROE
1981'deki turnuvada John Mc Enroe ile oynadığı final onun en dramatik maçı oldu. Borg'un aksine tüm tepkilerini sahaya yansıtan Enroe, hakemlerle bile kavga eden deli dolu bir tenisçiydi. Borgi rakibinin % 63'lük oranla başarılı olan servislerini kıramayınca Wimbledon'da 41 maç sonra yenildi. 1980'den sonra 1981'de de Amerika Açık'ta Enroe'ye karşı kaybetmesi Borg'un çelik gibi görünen sinirlerini yıprattı.
VE ZORLU GÜNLER
1982 Yılını sakatlığını ileri sürerek sadece bir turnuvayla geçirdi. Artık ruhen tenisten kopmuştu. Antrenman yapmak, seyahate çıkmak ona çok zor geliyordu. 1983'te tenise döndü ama o şampiyonun yerinde yeller esiyordu. Aynı yıl daha 27 yaşındayken tenisi bıraktığını açıkladı. Tenis sonrası başarısız evlilikleri ve iflaslarla sonlanan iş hayatı yüzünden zorlu bir hayat yaşamaya devam ediyor…
1980'DEKi 2 FİNAL HALA HAFIZALARDA
Bjön Borg'un en önemli rakibi John Mc Enroe oldu. 1980'de ABD Açık'ta Mc Enroe, Borg'u yenmeyi başarırken, aynı yıl Wimbledon'da 4 saatlik finalde bu kez Borg rakibini devirdi.
TAYFUN ER YAZIYOR - PORTRELER / 35