Süper Lig'de geçtiğimiz sezon müthiş bir performans sergileyerek şampiyonluğa ulaşan Trabzonspor tüm rakiplerine örnek olacak bir başarı hikayesine imza attı. Ahmet Ağaoğlu'nun başkanlık koltuğuna oturmasının ardından ekonomik anlamda çok doğru hamleler yapan, önemli yıldızları uygun maliyetlerle kadrosuna katan Bordo-Mavililer adım adım ilerlediği şampiyonluk yolunda mutlu sona ulaştı. Abdullah Avcı yönetiminde sezonun ilk haftasında oynanan Yeni Malatyaspor maçıyla beraber her hafta üzerine koyarak ilerleyen Trabzonspor tüm rakiplerini devirerek anasının ak sütü gibi helal olan şampiyonluk kupasını kaldırdı. Bordo-Mavililer şampiyonluk serisini devam ettirmek için yine üst üste önemli hamleler yaptı. Mahmoud Trezeguet, Doğucan Haspolat, Evren Eren Elmalı ve Jens Stryger Larsen gibi yıldızları yine uygun maliyetlerle kadrosuna katan Trabzonspor şampiyon kadronun iskeletini çok büyük oranda korudu. Yine Abdullah Avcı yönetiminde büyük hedefler için yola çıkan Fırtına, taraftarlarına güven, rakiplerine korku vermeyi sürdürüyor.
EN SON BİZ İNANDIK ŞAMPİYONLUĞA!
Daha sezonun ilk karşılaşması olan Molde maçı bir kırılma anıydı Trabzonspor için. Çünkü o maçta Abdullah Avcı şunu çok net bir şekilde gördü ki, ben bu kadar hücum oyuncularının olduğu takımla çok gol atabilirim ama yiyebilirim de. İşte her şey o maçla başladı. Roma maçı Trabzonspor'un iştahını daha da kabartan bir maç oldu ki o Roma kupayı kazandı. Lig başladığında görece kolay gözüken bir fikstürle başlayan serüven ilk derbi maça kadar çok baskın bir oyunla Trabzonspor lehine gitti.
FENER İLE ALEV ALDI
Ama her Trabzonsporlu şunu bilir ki, sezona ne kadar iyi giderse gitsin, derbilere kadar ısınma turudur aslında sezon. Nitekim 9'uncu haftadaki Fenerbahçe maçına kadar tek derbi maç oynamıştı Trabzonspor ve onda da Galatasaray ile berabere kalmıştı. Ancak 9'uncu haftadaki Fenerbahçe maçı şampiyonluk ateşinin yakıldığı bir maç oldu. Trabzon'da kazanılan o maçta alınan galibiyet sonrası yıllardır şampiyonluk hasretiyle yanıp tutuşan taraftarlar, ben dahil bu takımı takip eden muhabirler birbirlerine bakarak, "İşte galiba o sene gerçekten bu sene" söylemini ilk kez ciddi şekilde telaffuz etmeye başladı. Bir nevi şampiyonluk ateşi Fenerbahçe maçıyla alev almıştı artık ve geri dönüşü çok zordu. Sonrasında ise 12'inci haftadaki Beşiktaş maçında geriye düşülmesine rağmen alınan mağlubiyet kahvenin üzerinde oluşan köpüktü adeta. Çünkü artık Karadeniz dalgalanmaya başlamış, sessizce dillendirilen şampiyonluk kelimesi, kelimelere dökülmeye başlamıştı.
ANTALYA'DA SOĞUK DUŞ
Beşiktaş deplasmanında alınan galibiyeti orada takip eden bir muhabir olarak şunu söyleyebilirim ki, artık oyuncular da bu büyüye kendisini kaptırıyordu. Ve geride kalan 15 haftanın ardından namağlup Trabzonspor'a ilk soğuk duş Antalya deplasmanında geldi. Abdullah Avcı'nın maç öncesi yaptığı, "Herkes bizim yenilmemizi bekliyor" açıklaması takım üzerindeki baskının ne derece yoğun olduğunu gösteriyordu aslında. Ve bu mağlubiyet pusuda bekleyenleri harekete geçirmiş, sosyal medyada, köşe yazılarında aynı ifade yükselmeye başlamıştı; "Trabzonspor yenilmez değil, zirve el değiştirebilir." Ama yılmadı Trabzonspor, yıkılmadı Trabzonspor. Bu mağlubiyet sonrası oynadığı 6 maçı hiç kaybetmedi. Ve sıra artık resmen olmasa da şampiyonluğun ilan edileceği maça gelmişti. Rakip Galatasaray'dı ve maç deplasmandaydı. 31. Dakikada öne geçen Galatasaray birçok takımın şampiyonluk umudunun yeşertmeye hazırken 84 ve 90. Dakikalarda gelen goller, deplasman yasağı nedeniyle evlerinde, kafelerde, sokaklarda maç izleyen binlerce insanı sokaklara döküyordu.
"Artık Trabzonspor şampiyon olamaz klişesi yok, efsane geri döndü."
YİNE PES ETMEDİLER
Çünkü Trabzonspor bir kez daha pes etmemiş, inadıyla, hırsıyla zirvedeki yerini daha da sağlamlaştırmıştı. 15 yıldır bu takımı takip eden bir muhabir olarak o anları şu kelimelerle özetleyebilirim ancak, "Artık Trabzonspor şampiyon olamaz klişesi yok, efsane geri döndü." Sezonun devamında ise birçok ilki başarıyor, rekorlara koşuyor bir dönem tökezlese de ligin bitimine haftalar kala şampiyon oluyordu Trabzonspor. Aslında şampiyonluğu en geç biz kabullendik, çünkü Altay ve Galatasaray maçlarında rakipler artık Trabzonspor'u şampiyon ilan etmişti bile. Ama Trabzonsporlular bekledi, sakince bekledi. Çünkü geçmiş acı tecrübelerin yazılı olduğu tozlu sayfalar ile dolu idi.
GÖNÜLLERİ ALDI
Türk futbolu bu sezon yalnızca Türk futbolseverlerin değil, dünyadaki futbol sevdalılarının hafızasında kendine münhasır bir yer edindi. Lig şampiyonu Trabzonspor'un kutlamalarına dünya çapında bir ilgi gördü. Arayıp da bulamadığımız şey. Demek ki rekabet söylendiği gibi, "belli bir bölgenin" dışına çıkınca heyecan sönmüyor, aksine dünya çapında bir hal alıyor. Trabzonspor'un kutlamaları neredeyse yarıda kesip geldiği Altay maçında tribünlere baktığınızda bu gerçeği görebilirdiniz. Sözün özü, Trabzonspor uzun yıllar sonra ulaştığı şampiyonlukla sadece bir kupa kazanmadı, yıllardır gelmeyen başarılara rağmen kendisini yalnız bırakmayan taraftarlarının gönlünü aldı. Ama en önemlisi tüm dünyaya, hasret ve kavuşmanın, aşk ile tutkunun, bordo ile mavinin gücünü gösterdi. Trabzonspor muhabiri olarak bizler de yorulduk, bazen haber ararken çok kişiyi de yorduk. Ama yetmez bir şampiyonluk bu camianın açlığını dindirmez. Yenilerine, daha güzellerine. (YUNUS EMRE SEL)