Hırvatistan son iki Dünya Kupası'nın flaş ekibi. Bir milli takımdan ziyade, kulüp takımı gibi birlikte oynama alışkanlığı yakalayan bir rakip var bugün karşımızda. Ancak Katar'da da net şekilde gördük ki, dünya 3.'lüğüne rağmen artık Hırvatlar'ın eski oyun gücü yok. Buna rağmen Zlatko Dalic her maça pragmatist şekilde yaklaşıp bir şekilde skoru alma konusunda uzmanlaşan bir teknik direktör.
ZEHİR VE PANZEHİR
Ancak her zehrin, bir de panzehiri vardır. Türkiye 25.7 yaş ortalaması ile son 1 yılın en genç milli takımı. Dalic'in ekibi ise tam tersi 27.5 ortalama ile Avrupa'nın en yaşlı takımlarından. Son Galler maçının ilk 11'i 28.9 yaşındaydı. Orta alan ve forvetteki 6 oyuncunun yaş ortalaması ise 31.5. Milliler sadece yaşlanmayan, aynı zamanda yorulan ve yıpranan Hırvatlar'ı enerjisiyle raydan çıkarabilir. Yeter ki mücadele ederken, oyun aklımızı kaybetmeyelim.
3-4-3 İHANET GİBİ!
Her ne kadar Stefan Kuntz ile bir geleceğimiz olmadığını düşünsem de bu akşam iyi bir planla üç puanı alabiliriz. Ancak öncelikle Alman hocanın, Milli Takımımız'ın futbol gerçeklerine ihanet niteliğindeki 3-4-3'ten vazgeçmesi gerekiyor. Zaten Modric, Brozovic ve Kovacic'le Avrupa'nın en iyi merkezlerinden birisine sahip olan Hırvatlar'a karşı orta alanı 2 isme bırakırsak, daha santrayı yapmadan maçı kaybederiz.
KİLİT BÖLGE MERKEZ
Bu akşamın kilit noktası, merkezi kalabalık tutup rakibin 'Bermuda Şeytan Üçgeni'ne futbol oynayacak alanı vermemek. İkinci dikkat edeceğimiz nokta ise dizilişte kanatta gibi gözüken Kramaric'in forvet bölgesine koşuları olacak. Burada Ferdi Kadıoğlu'na çok önemli bir görev düşecek. Milli Takımımız daha önce Bursa'da Almanya ve Hollanda zaferlerini bizlere yaşatmıştı. Bugün bu halkaya bir yenisi eklenebilir mi? Neden olmasın.
