İlk maçta Norveç'te zor anlar yaşayan Galatasaray, Icardi'nin etkili oyunu ve şansımızın da yanımızda olmasıyla galibiyet almayı başarmıştı. İkinci maç öncesi Torreira'nın dönecek olması ve Galatasaray taraftarının varlığı, turun rahat geçileceğini düşündürüyordu. Maç başlar başlamaz bir de penaltı kazanan Aslan, Icardi'nin golüyle turu müjdelemişti...
Ancak bu dakikadan sonra hem Okan Buruk'un hem bizlerin beklemediği bir şey oldu. Toplam skor olarak 4-2 geride olan Molde, tıpkı ilk maçta olduğu gibi oyundan düşmedi ve daha çok Sacha Boey kanadından Galatasaray kalesini zorlamaya başladı. İlk yarının sonlarında da net bir fıtsat yakalayan Norveçliler Muslera engelenine takıldı.
İkinci yarıda da etkili olan taraf Molde oldu. Yine Boey'un kanadından gelişen bir atakta, ilk maçın yıldızı Breivik çok şık bir çalımla ceza sahamıza girdi ve Hestad'a asistini yaptı. Bu dakikadan sonra yine sabırlı oyununa devam eden Molde, tur skorunu eşitleyecek fırsatlarda Muslera ve ofsayt bayrağını aşamadı. Uzatma dakikalarını yüreğimiz ağzımızda izlerken, şans faktörü yine yanımızdaydı. İlk maçta Oliveira'nın golünde olduğu gibi Angelino'nun frikiği de baraja çarparak ağlara gitti ve Galatasaray, 30 Ağustos Zafer Bayramı'mızda galibiyetle gruplara kalarak ülkemize güzel bir zafer yaşatmış oldu.
Galatasaray'ın transfer döneminde kurduğu kadro, Torreira'ya aşırı yük bindirecek gibi görünüyor. Uruguaylı dün Kerem Demirbay ile beraber oynarken, rakibi karşılama anlamında yine yalnız kaldı. Maçtan sonra Okan Buruk'a "Nasıl bir 8 numara profili arıyorsunuz?" sorusunu sordum. Tecrübeli hoca oyunu iki yönüyle oynayabilen 'box to box' bir isim istediklerini belirtti. Ancak bana göre daha çok savaşçı ve kesici bir 8 şart. Aksi halde Torreira'yı her maç sonu bacağına kramp girerken görebiliriz.