DERBİDE DZEKO OYNAMALI - İLKER YAĞCIOĞLU
Önümüzdeki, hafta oynanacak büyük derbi öncesi, Kasımaşa maçını gol yemeden 3 puanla tamamlamak başarılı bir işti.
Oyunun ilk bölümünde maça hükmeden, kalesinde rakibe gol pozisyonu vermeyen bir oyun izledik. Maximin'in kişisel becerisiyle bulduğu gol sonrası ve yaptırdığı penaltı skor 2-0'a gelince Fenerbahçe'yi rahatlattı.
Mourinho'nun öğrencileri, farkı hiç açmadan maçı bitirmeye oynadı. İsmail-Fred ikilisini beğendim. Maximin ve Tadic de üzerine düşeni fazlasıyla yaptı.
Defansın göbeğindeki Çağlar ve Becao da, Kasımpaşa'nın son derece etkili hücum oyuncularına karşı iyiydi. En-Nesyri mevcut gösterdiği performans ile Edin Dzeko'yu kesmekten uzak. Faslı futbolcunun fiziksel görüntüsü iyi değil gibi.
Bu yüzden de yedek başlaması daha doğru olur.
Çünkü gelecek hafta Kadıköy'de Galatasaray maçı var. İkinci yarı Sarı-Lacivertliler oyun adına iyi değildi. Zaten Portekizli hoca da maçın ardından son bölümü sevmediğini dile getirdi.
Bizim fazla bir şey söylememize gerek yok. Sonuçta derbi haftasına geldik. İki takımın asıl gücünü gelecek hafta göreceğiz.
Edin Dzeko karşılaşmaya yedek kulübesinde başladı.
EN NESYRI HAZIR DEĞİL - ÖMER ÜRÜNDÜL
Fenerbahçe, ilk yarıda oyunun kontrolünü elinde tutan taraftı ama ciddi üretkenlik sıkıntısı vardı. Çünkü tempo düşüktü. Ağır gelişen ofansif girişimlere hareketlilik kazandıran tek isim vardı: Maximin… Çabukluğu ve dribbling yeteneğiyle iki kere sahne aldı. Önce çok güzel bir gol attı sonra da sıfıra inerek penaltı kazandırdı ve takımı rahatlatan isim oldu. Bu devrenin en ilgimi çeken tarafı, 2-0'dan sonraki kısa bölümde Fenerbahçe'nin kalesinde çok net iki tehlike yaşamasıydı. İkinci yarıda oyunun kontrolü Kasımpaşa'ya geçti.
Fenerbahçe, rakibini önde ve orta sahada karşılayamadığından ataklar, hep 18 civarına geliyordu. Maximin çıktıktan sonra da geniş alan sprinteri kalmadığından Fenerbahçe kontrataklarda da istediği pozisyonları çok az bulabildi. Sonuçta G.Saray derbisi öncesi, iyi bir takımdan 3 puan alındı. Gelelim genel gözlemlerime; Fenerbahçe takım savunmasında sıkıntılar yaşadı. Bunun nedenleri, Tadic alışılmış biçimde fizik açıdan güçsüz. Maximin'in defansif katkısı zayıf. En- Nesyri hazır değil. Takımın önemli yıldız oyuncularından Fred de pasif bir görüntü çizince sahanın en iyisi İsmail ve geri dörtlü ağır yük taşıdı. İşte bu yüzden de Kasımpaşa, umduğundan daha fazla tehlikeli atak şansı yakaladı. En-Nesyri, F.Bahçe için çok önemli bir santrfor. Onun kondisyon idmanları yapması ve maç oynaması gerekiyor.
Fenerbahçe, Kasımpaşa'yı 2-0 mağlup etti.
DERS ZAMANI - GÜRCAN BİLGİÇ
Mourinho maçın hazırlıklarını anlatırken "son iki güne kadar dokuz kişiyle antrenman yaptık" dedi. Milli araların klasik yan etkisini iliklerine kadar hissetti Fenerbahçe. Buna karşılık en parlak bölgesi, orta sahası, Kasımpaşa tarafından da adeta "imha" edildi. Maximin ile kaleyi tutan ilk şutu, dolayısıyla ilk golü buldular. Sahada oyun gücü yok, sadece oyuncu performansı vardı Fenerbahçe adına. Symanski ve Fred hücumu kurgulayamadıkları gibi tüm savunma dikkati de İsmail Yüksek'in omuzlarında yüktü. İşler iyi gitmezken, 2-0'ı buldular… Ve Göztepe efekti devreye girdi. Skor yeterli görüldü, top rakibe verildi. "Bıçak sırtı maç" haline geldi.
Mourinho'nun hamlesini bekledi herkes. En Nesyri bu dakikalarda en çok eleştiriyi alandı. Oyundan çıktığında şutu yoktu rakip kaleye. Ama arkası da iyi değil, fatura O'na çıkıyordu. Son iki lig maçının göz kamaştırıcı performanslarından eser yoktu. Aslında açıklanabilir durum yok bu görüntüde. Sadece yazıya başladığımız Mourinho tespitiyle nedenlenebilir..
Bu başıbozukluğun tek tesellisi, "kazanılması gereken maçta" gereğinin yapılması. Maç ritminin yitirilmesi. Milli maç yorgunlukları, aranın getirdiği rehavet, deplasmanda oynamak… Muhtemelen mazeretler bu yaklaşımlar olacak. Belirsizliklerin çok olduğu bir dönemde, cebe üç puan koymak, derbi öncesinde gülen yüzlerin olduğu bir soyunma odası demek. Takım da, hoca da ders çalışmaya devam etmeli.