Türk futbolunun sorunları dağ gibi. Tabii ki kısa süre içinde tüm problemlerden kurtulmak imkansız. Ancak bir yerden de başlamak gerekiyor. Daha doğrusu sorunları önem sırasına göre belirleyip, bir yol haritası çizmeye ihtiyacımız var. Süper Lig şu anda ne yazık ki kalite olarak Avrupa'nın en iyi 8 liginden birisi değil. Ya da şöyle demek daha doğru olur; Avrupa'nın en çekici veya cazibesi yüksek 8 ligi arasında yokuz. Ancak işin ekonomi kısmına baktığımızda veriler bize başka bir şey söylüyor. Özellikle son 4-5 yılda hem bonservis ücretleri hem de maaş ödemeleriyle 5 büyük ligi bile zorlar duruma geldik.
Tehlike çanları çalıyor! Süper Lig'in transfer bilançosu 200 milyon Euro ekside (AA)
SIKINTI ÇOK BÜYÜK
Galatasaray ve Fenerbahçe'nin vergilerle beraber yıllık maaş yükü 80 milyon Euro'nun üzerinde. Beşiktaş'ta bu rakam 60 milyon Euro'yu aşmış durumda. Avrupa'nın 5 büyük liginde majör kulüpler dışında bu maaşları ödeyen neredeyse yok gibi. Sorun sadece maaşlar da değil. Son 10 sezonun transfer harcamalarına bakıldığında Süper Lig'in bilançosu 200 milyon Euro eksiyi gösteriyor. Bizimle beraber bilançosu ekside olan ülkelere baktığımızda sıkıntıyı daha iyi anlıyoruz: Rusya, Katar, ABD, Almanya, İspanya, Çin, İtalya, Suudi Arabistan ve İngiltere.
Tehlike çanları çalıyor! Süper Lig'in transfer bilançosu 200 milyon Euro ekside (AA)
HANGİ TARAFTAYIZ?
Yani bizim bulunduğumuz sınıfta ya futbolu sadece parayla cazibe merkezi haline getirmek isteyen ülkeler ya da Avrupa'nın en başarılı futbol ekolleri var. Peki, biz hangi taraftayız? Milyon euroları gözü kapalı saçabilecek bir futbol ekonomisine sahip miyiz? Ya da Avrupa'da sürekli finalleri oynayan, kupaları alan bir futbol ülkesi miyiz?