'Baş Belası'nda başrolü Seçkin Özdemir'le paylaşan ünlü oyuncu İrem Helvacıoğlu, sıra dışı karakteriyle adından çokça söz ettirecek. Dizide çocukluğundan beri polisiyeye ilgi duyan ve kendisini bir cinayet soruşturmasının ortasında bulan psikolog İpek Gümüşçü'yü canlandıran Helvacıoğlu, fragmanlarda yer alan imajıyla hayli ses getirdi.
İrem Helvacıoğlu'nu seyirci, yaklaşık üç sezon önce Atv'de yayınlanan Sen Anlat Karadeniz dizisinin Nefes'i olarak tanıdı. Herkes dizinin hafızalardan silinmeyen müziği eşliğinde Nefes'in dramına tanıklık etti. O dizide bol bol ağlayıp ağlatan Helvacıoğlu, yine Atv ekranlarında ancak bu kez bambaşka bir karakterle...
İlk bölümü bu akşam yayınlanacak Baş Belası adlı dizide Seçkin Özdemir'le başrolü paylaşan Helvacıoğlu, psikolog İpek karakteriyle seyirci karşısına çıkacak. Polisiye kitap ve filmlere meraklı olduğunu söyleyen ve karakteri İpek'i "Zeki, esprili, pratik zekalı, etrafında sevilen ve benim gibi de konuşkan bir kadın" olarak tanımlayan güzel oyuncu dizi, sektördeki kadın erkek dengesi ve tabii ki Babalar Günü olması sebebiyle babasıyla olan ilişkisi hakkında çok özel açıklamalarda bulundu.
- Baş Belası bir polisle, bir psikoloğun hikayesini anlatıyor. Sizi bu hikayede cezbeden şey ne oldu?
- Senaryoyu okumak o kadar keyifliydi ki... Ekranda güçlü kadın imajını görmeyi seviyorum. Diyaloglar, hikaye örgüsü, içinde yer alan her karakter çok gerçek ve keyifli. Okurken heyecanlandığım bir projenin içinde yer almak çok daha heyecan verici oldu.
-Sen Anlat Karadeniz'den yaklaşık iki yıl sonra yeniden atv ekranlarında izleyici karşısına çıkacaksınız. Bu dizide izleyiciler sizi nasıl bir rolde izleyecek?
- Karakterim dışarıdan bakıldığında öyle görünmese de aslında uyumlu herkesle iletişim kurabilen güçlü, zeki, pratik zekası olan, her şeyi kontrol edip çözümler üretebilen, etrafında sevilen bir kadın. Biraz fazla konuşkan. Bu durum etrafı için yorucu gibi görünse de sempatik tavırları var. Herkesin gönlünü fethetmeyi biliyor, başkomiser Şahin hariç.
"KURTULMAKTA ZORLUK ÇEKTİM"
- Sen Anlat Karadeniz'de çok ağlamış, ağlatmıştınız. Bu dizide güldüreceksiniz. Normalde hangisini tercih edersiniz, dram mı komedi mi?
- Baş Belası'nda daha çok güleceğiz ama İpek'in kusursuz olarak tanımladığı hayatındaki kusurlar ortaya çıktığında zaman zaman onun yaşadığı zorluklara, hüzne, drama tanık olacağız.
Dram mı komedi mi derseniz, yanıtım "İkisi de" olur.
- Çekimler nasıl geçiyor?
- Yönetmenimiz Murat Onbul'la Sen Anlat Karadeniz'in son sezonunda da birlikteydik. Güzel bir dostluğumuz da oldu, o yüzden birbirimizi çok iyi tanıyoruz ve anlıyoruz. Bu benim için çok büyük bir avantaj oldu. Ekipte de daha önce çalıştığım birçok arkadaşım var. İşi keyifle, güvenle yaptığımızı hissediyorum. Ekip-oyuncu uyumu harika, pozitif ve enerjisi yüksek. Bu da bol motivasyona sebep oluyor.
- Dramda da oynadınız ama siz enerjik, eğlenceli birisiniz. Neler izlemekten keyif alıyorsunuz?
- Enerjim aşırı yüksek, evet. Sen Anlat Karadeniz ağırlığı yoğun, bana uzak bir dramdı. Bir süre etkisinden kurtulmakta güçlük çektim. Hâlâ eski Türk filmleri izlemekten keyif alıyorum, bir de bazı yabancı diziler var takip ettiğim. Sadece şu sıralar vakit ayıramıyorum.
- Psikolog İpek'le benzeyen yanlarınız var mı?
- Çok var. Bir konu hakkında detaylı inceleme yapmayı, polisiye kitap okumayı, polisiye filmleri, belgeselleri çok severim. Bir de konuşmayı (Gülüyor) - Sizin için kimler baş belasıdır ya da kime tam bir baş belası dersiniz?
- Etrafımda baş belası olduğunu düşündüğüm biri yok belki ben etrafımdakilere olmuşumdur. (Gülüyor)
"EŞİT KAZANMIYORUZ"
- İpek kendini erkek egemen dünyaya kabul ettirmek zorunda kalıyor. Genel itibariyle kadınların sorunu da bu değil mi? Hep bir varolma mücadelesine maruz kalıyorlar. Bu cinsiyetçi bakış açısına yorumunuz nedir?
- İpek'i hemen kabul eden bir kısım var gerçek hayatta olduğu gibi, bir de hiç kabul etmeyenler. Ama mücadeleci olmak durumunda kalıyor. Belki birçok erkekten daha fazla varlığını belli etmek zorunda kalıyor, kalıyoruz. Yetiştirilme tarzı diyorum, kabul eden kısım ailesinde, çevresinde de hiç cinsiyet ayrımı yapmadan aklıyla kabul ediyor. Kabul etmeyen yine aynı sebeplerle önyargıyla yaklaşıyor.
- Oyunculuk sektöründe de bu konudan mustarip olan ve maaş konusunda başrolde yer almasına rağmen erkek partnerinden daha az kazandıklarını dile getiren pek çok oyuncu var. Siz de bu durumdan şikayetçi misiniz?
- Eşit şartlarda çalışıyoruz, hatta kimi zaman daha fazla çalışıyoruz ama hâlâ eşit para kazanma konusunda birçok sektörü adaletli davranmaya ikna edemiyoruz.
Ama değişmeye, adil olmaya karar veren, bu düzeni kırmaya gayret eden şirketler var. Bir gün çoğalacaklardır diye düşünüyorum ve yoluma bu bakış açısıyla devam etmek istiyorum.
- Güzellik kavramına yaklaşımınızı merak ediyorum. Güzellik ya da güzel görünme kaygınız var mı?
- Güzel bakmayı seviyorum. Güzellikle ilgili öyle bir derdim yok ama bu çabalamadığım anlamına gelmiyor. İyi hissettirdiğini düşündüğüm, doğadan gelmiş birçok ürünü seviyorum. Bunları yüzüme ve vücuduma kullanmayı da seviyorum. Diyet yapmıyorum ama dikkat ediyorum. Dikkat ettiğimi zamanlarda da kendimi küçük tatlılarla ödüllendiriyorum.
"HER GÜN YENİ BİR ŞEY ÖĞRENİYORUM"
-Neredeyse yaklaşık 10 yıldır bu sektördesiniz. Önemli isimlerle iddialı projelerde çalıştınız. Geri dönüp baktığınızda seçimlerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Zaman hızlaakıp gidiyor. Bazı zamanlar çok doğru kararlar verdim, hislerim de bu yönde oldu. Menajerim, arkadaşım Şebnem Demir en büyük desteğim, onunla konuşup en doğrusunu bulmaya çalışıyoruz. Ama bazen anlatılan ve okuduğumuz işler başka yönlere gidiyor, hayalimizdekini yansıtmıyor. Buna da 'tecrübe' diyerek yolumuzu ona göre çeviriyoruz.
- Kariyer anlamında istediğiniz gelişimi gösterebildiğinizi, hayal ettiğiniz noktaya geldiğinizi düşünüyor musunuz?
- Her gün daha çok şey öğreniyorum, öğrenmeye devam ediyorum, edeceğim. Bu güzel bir motivasyon. Yolum uzun, hayal etmeye devam ediyorum, yoksa yol biter.
- Asansör fobiniz geçti mi?
- Trabzon'da otelde asansörde kaldım. Beş kişiydik ve 45 dakikanın sonunda dışarı tırmanarak çıkmak zorunda kaldık.
Haliyle uzun bir süre binemedim ama aştım. Sadece dar asansörleri ve kalabalık olanları hâlâ kullanamıyorum.
"BABAMLA ÇOK ÇATIŞIRDIK"
- Malum bugün Babalar Günü... Biraz baba kız ilişkisine odaklanmak istiyorum. Asker kızı olmak yaşamınızı nasıl etkiledi? Babanızla aranızda nasıl bir ilişki vardı? Çok çatışır mıydınız çok?
- Asker kızı olmak zor. Babamın kuralları vardı, dışına çıkılmasından da hoşlanmazdı. Ben de kuralları sevmezdim. Bu yüzden de çok çatışırdık. Ama sonunda kabul ederdi isteklerimi, yani o sert adamın altında yatan tatlı bir kız babası vardı. Haklı olduğumda kabul eder, çözüm arayıp ortak noktayı bulmaya çalışırdı.
Bu vesileyle tüm çocukların tatlı babalarının Babalar Günü'nü kutluyorum.
- Oyuncu olmak istediğinizde ailenizin özellikle babanızın yaklaşımı nasıl oldu?
- Babam ne yapmak istediğini bilen tavrımı görünce karşı çıkmadı, konuştuk, hak verdi ve destekledi. Ailem hep destek verdi, yanımda oldular.
- Sizi izlediklerinde ne tepki veriyorlar?
- Mutluluklarını gözlerinde görebiliyorum. Her işimde daha çok gurur duyuyorlar. Mutlu oluyorum tabii, bu süreçte yanımda oldukları, destekledikleri için teşekkür ederim.
BAŞ BELASI 1. BÖLÜMDE NELER OLACAK?
Evli, mutlu, çocuklu bir ev hanımı olan İpek Gümüşçü, yakın arkadaşı Nazlı'nın aldatıldığını öğrenir. Polisiye öykülere çok meraklı olan psikoloji mezunu İpek, arkadaşıyla birlikte bu olayı çözmek üzere ipuçlarının peşine düşer ve kendisini bir cinayet soruşturmasının ortasında bulur. Davayı soruşturan cinayet büro başkomiseri Şahin Kara'ya şüpheli olarak ifade vermek zorunda kalan İpek'in hayatı ortaya çıkan delillerle tamamen değişir.
İpek'in yıllardır içinde olduğu muhteşem hayatı bir yanılsamadan ibarettir. Hayatı alt üst olan İpek'in kendini toplaması için çözmesi gereken bir bilmece vardır. Bu bilmeceyi çözmenin yolunu arayan İpek, emniyete psikolog alınacağını öğrenir. Annesinin tüm itirazlarına rağmen mülakata girip işe alınır ancak kendini pek de hoşlanmadığı Şahin Kara'yla birlikte çalışırken bulacaktır. Şahin ise İpek'e güvenmemekte ve onun gibi bir kadının cinayet büronun dünyasına asla ayak uyduramayacağını düşünmektedir.