Alpagu Han'ın hayatını kurtaran ve tahtını geri almasını sağlayan Akkız, Gök Saray'daki konumunu sağlamlaştırdığını düşünürken büyük bir sürprizle karşılaştı.
Alpagu Han'ın hayatını kurtaran ve tahtını geri almasını sağlayan Akkız, Gök Saray'daki konumunu sağlamlaştırdığını düşünürken büyük bir sürprizle karşılaştı.
Bir süredir Akkız'ı yakından takip eden Alpagu Han, "Tahtımı sayende geri aldım. Kağan olup yazgımı göğüslemeden sana sormak istedim. Beni bağışlayacak mısın? Bir kağanın yapması gerekeni yaptım o gün. Ama bir kız çocuğu babasını yitirdi" diyerek babasını öldürdüğü Akkız'dan af diledi.
Akkız ise "Ben kendimi bile bağışlayamam. Sizi nasıl bağışlayayım" deyince şaşıran Alpagu Han, "Niye bağışlamazsın kendini" diye sordu. Bir süre tereddüt eden Akkız, "Babamın öcünü alamadığım için" deyince Alpagu Han, "Almadın mı?" diye manidar bir soru sordu.
Akkız büyük şok yaşarken, Alpagu Han "Beni iki okla vurmadın mı" dedi ve devam etti: "Hep sordum, bulamadım! Nerede bu pençe? Balamir sahte pençe ordusu kurdu ama gerçeği nerede? Kırçiçek bile pençe oldu ama gerçeği niye yok? Niye sesi çıkmadı niye eskisi gibi kervanlarımı çapullamadı, niye ortaya çıkmadı? Pençe ortaya çıkmadı çünkü Gök Saray'da köleydi…"
Kimliğinin ortaya çıktığını anlayınca ne yapacağını şaşıran Akkız, Alpagu Han'ın "Niye başladığın işin sonunu getirmedin? Niye vazgeçtin?" sorusu karşısına kendini toparladı ve "Çünkü o yetim kız hanı değil hanlığı vuracaktı! Çünkü o yetim kız öc alsaydı yurdu batacaktı! İstedim, öcümü almayı çok istedim! Sadece o yetim kız için değil iki küçük çocuk için! Babasını öldürdüğün Akkız'la anasını öldürdüğün Batuga için! Seni vurmayı çok istedim!" diyerek isyan etti.
Kılıcını çekip Akkız'ın boğazına dayayan Alpagu Han, son anda kendine engel oldu ve "Kaç! Bu kılıç Pençe'nin boğazını kesmeyi çok ister, kaç! Bir daha gözüm görmesin seni Dağlı! Gözüm gördüğü an töre de görmüştür, Tılsım'ın da babanın da canını aldığım bu kılıçla alırım canını!" dedi.
Gök Saray'dan kovulan ve Batuga'dan ayrılmak zorunda kalan Akkız, gözlerinde yaşlarla taht odasından çıkarken, bu sahneyi perde arkasından izleyen Batuga ise büyük üzüntü yaşadı.
İHANETLE SUÇLANAN BALAMİR GÖK SARAY'DA YARGILANDI
Gök Hanlığı tahtına oturmak için ağabeyi Alpagu'ya isyan eden Balamir, planının başarısız olmasının ardından tutuklandı ve Gök Saray'a getirildi. Tahtına döndükten sonra yokluğunda yaşananların hesabını sormaya kararlı olan Alpagu Han, tüm maiyetiyle birlikte taht odasında yerini aldıktan sonra Balamir'in huzura getirilmesini emretti.
Balamir'in gelmesinin ardından Danış Ata söz alarak "Türk Kurultayı! Kul yanılır ama kut yanılmaz! Bize Tengri'den kut aldığını söyleyen Balamir Bey'in kut almadığı ortaya çıkmıştır! Burada Kurultay'ı kandırmaktan, teginlere tuzaktan, kağana ve vatana ihanetten yargılanacaktır! Kurultay'ın kararından sonra yarlık kağanındır" dedi.
Tanık olarak çağırılan Kırçiçek'in sahte pençe olduğunu ve babasının zorlaması ile Alpagu Han'a ihanet ettiğini açıklaması üzerine Balamir "Kızıma beni satması için ne verildi" dedi ve "Gerçek pençe nerede?" diyerek can alıcı soruyu sordu.
Balamir ardından sözlerine şöyle devam etti: "Ben sanık değilim! Ben Gök Tengri'nin tutup kaldırdığı keçeye oturttuğu kağanım! Kağanın yolu çetindir! Tengri çobanını sınamakta! Siz de babasına ihanet eden bir kıza kanan koyunlarsınız! Atasına bile sadık olamayan bir kızın sözleriyle Tengri'nin kut verip kaldırdığı kağanı indirmeye kalkarsınız! Gücünüz yeterse beni burada öldürün! Yoksa korktuğunuz başınıza gelecek! Beni burda öldürün yoksa Balamir Kağan hepinize diz çöktürecek!"
Balamir'in bu sözleri soğuk duş etkisi yaratırken, iyiden iyiye öfkelenen Alpagu Han "Kurultay ölçe biçe, güneş tepeye çıkanda kararını vere" deyip mahkemeyi bitirdi ve salondan çıktı.
Yapım ve proje tasarımı Mehmet Bozdağ'a ait; yönetmenliğini Metin Günay'ın yaptığı, senaryosunu Ayşe Ferda Eryılmaz ve Nehir Erdem'in kaleme aldığı 'Destan'ın başrollerini Ebru Şahin, Edip Tepeli ve Selim Bayraktar üstleniyor.