İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, dün İran-Azerbaycan sınırında katıldığı baraj açılış töreninde dönüşünde helikopterin düşmesi sonrası hayatını kaybetti.
MUHSİN YAZICIOĞLU SUİKASTI AKILLARA GELDİ
Reisi'nin helikopterinin kaza sonucu mu yoksa sabotaj sonucu mu düştüğü merak edilirken akıllara Büyük Birlik Partisi lideri Muhsin Yazıcıoğlu suikastı geldi.
AMERİKAN İŞİ HELİKOPTER
Muhsin Yazıcıoğlu ile İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin helikopterlerinin Amerikan yapımı Bell marka olması ve benzer hava şartlarında düşmesi suikast ihtimalini gündeme getirdi.
A Haber'de dün gece(19 Mayıs) yayınlanan Canan Barlas'la Gündem programında Muhsin Yazıcıoğlu ile İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin helikopter kazaları arasındaki benzerlikler ele alındı. Uzmanlar her iki kaza arasındaki benzer noktaları masaya yatırdı.
YAZICIOĞLU SUİKASTI İLE BENZER NOKTALAR NELER?
Strateji ve Güvenlik Uzmanı İbrahim Keleş, Reisi'nin helikopter kazasıyla Muhsin Yazıcıoğlu helikopterinin kazası arasında çok fazla benzerlik olduğunu belirterek; "İki helikopterin de markası da aynı. Bell marka, Amerikan yapımı helikopterler. İkisi de sisli havada düştü. İkisinin de iklimi birbirine yakın. Muhsin Yazıcoğlu kazası Şubat ayında olmuştu. Bir de köylüler detayı var. İran'da da aramaya köylüler katılıyor. Muhsin Yazıcıoğlu kazasında da köylüler katılıyor" dedi.
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. İrfan Kaya Ülger ise bu işin perde gerisinde daha düşük ihtimalle birlikte CIA VE ABD'nin de olabileceğini söyledi. Orta Doğu politikasının şekillenmesinde İran'ın çok önemli bir faktör olduğunu belirten Ülger, "Son olarak İsrail zaten meydan okumuştu. Netanyahu, 'Günü geldiğinde biz İran'a cevap vereceğiz' diye örtülü açık bir tehditte bulunmuştu. Bunlar da bu çerçeve de akla geliyor. Fakat bunların komplo teorisi olduğu da söylenemez" diye konuştu.
Sabah Gazetesi Haber Müdürü Nazif Karaman Muhsin Yazıcıoğlu kazasında helikopterin zor bir araziye düştüğünü belirterek; "Bu Reisi'nin olduğu helikopterde de öyle. Helikopter bulunamıyor. Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopteri de dağlık bir araziye düşüyor. Helikopterin cihazlarının hiçbirinden sinyal alınamaması. Alınsa bulunurdu. 'Önce kurtarıldı durumu iyi' diye haberler çıkıyor. İki olay bu yönde de benziyor." ifadelerini kullandı.
"İLK GÖRÜNTÜLERİ GÖRDÜĞÜMDE BÜYÜK ŞOKA GİRMİŞTİM"
Askeri Stratejist ve Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ ise bu işin "Sabotaj mı? Kaza mı? Teknik arıza mı? Yoksa pilotaj hata mı?" olduğunun tartışılır olduğunu belirterek, "Eğer sebep pilotaj hatasıysa İran bunu nereye sığdırır bilmiyorum. Daha önce hiç helikopter eline almamış herhangi birine o siste, 'Uçuş olur mu?' diye sorun size vereceği cevap. 'Asla uçulmaz' cevabı olacak. Helikopterler sisli, puslu havalarda kullanımı zor araçlardır. Uçağa benzemez. Ben ilk görüntüleri gördüğümde büyük şoka girmiştim. Nasıl olur da bir pilot böyle bir hava da uçuşu göze alabilir diye. Büyük bir endişe duymuştum. Bu bir sabotaj veya kaza dahi olsa burada pilotun iyi sorgulanması lazım. Niye böyle bir havada tercih ettiği sorulmalı. Çünkü pilot eğer 'Ben uçmuyorum' derse o hava aracını hiç kimse uçuramaz. Bu dünyanın her tarafında geçerli bir kuraldır." ifadelerini kullandı.