Son yıllarda dünya genelinde ırkçı ve İslamofobik saldırılarda büyük bir artış yaşanıyor. Bu saldırıların büyük bir bölümü de Almanya'da meydana geliyor. Son dönemde adeta Nazi Almanya'sı yıllarına dönüş sinyalleri veren ülkede, özellikle Türkler başta olmak üzere mültecilere, göçmenlere, yabancılara çok sayıda saldırı düzenlendi.
Bu saldırıların son örneği de 19 Şubat gecesi Hanau'da yaşandı. Hanau'da iki kafeye düzenlenen saldırıda 4'ü Türk, 9 kişi hayatını kaybetti. Ülkede yükselen aşırı sağcılık istihbarat raporlarına da yansırken, konuyla ilgili hazırlanan raporlarda 13 bini şiddet yanlısı olmak üzere 24 binden fazla kişi aşırı sağcı olarak görülüyor. Antisemitizm, İslam ve yabancı karşıtı olan birçok grup ülkede faaliyet gösteriyor. Özellikle 2014 yılından sonra "Batı'nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar" (PEGIDA) hareketi ortaya çıktı. Bu hareketlerin körükleyen en büyük etkenlerden biri de siyasiler olarak dikkat çekiyor.
SİYASİLERİN IRKÇI SÖYLEMLERİ SALDIRILARI KÖRÜKLÜYOR
Aşırı sağcılar tarafından kurulan Almanya için Alternatif (AfD) Partisi, 2017 seçimlerinde aldığı yüzde 12,6 oy oranı ile meclise 92 milletvekili soktu. Özellikle bu partinin üyeleri tarafından Almanya meclisinde ve meydanlarda yapılan ırkçı söylemler, aşırı sağcı grupları harekete geçiririken saldırıları da körüklüyor.
Kendilerini "medeniyetin beşiği" olarak gören Avrupa'da siyasetçilerin bu sorumsuz açıklamaları, ırkçı cinayetlerin ve saldırıların temelini oluşturan en büyük etkenlerden biri olarak göze çarpıyor.