Suriye krizi bölgemizin en kanlı en acı meselesidir. Bölgede 10 yılına ulaşan Suriye krizinin her boyutu biz çok yakından ilgilendiriyor. Sınırın her iki yanında yaşayan halklar köklü bir geçmişi barınıyor. Türkiye'nin 40 yıllık terörle mücadelesinde de Suriye her zaman kritik bir noktada yer almıştır.
Her kim Türkiye'nin Suriye'de ne işi var diyorsa ya bölgeyi tarihi bilmiyordur ya da kafasında başka hesaplar yapıyordur. Türkiye sınırlarını güvenlik altına almak için her yolu ve yöntemi kullanmayı sürdürecektir. Sınırlarımızı terör örgütlerine ve onları maşa olarak kullananlara teslim etmedik etmeyeceğiz. Son teröristi de imha edene kadar harekatlarımızı sürdüreceğiz.
Suriyeli mültecilerin iaşe ibate ve barınması için ülkemize burası çok önemli 3 milyar avro artı 3 miyar avro sözü veren sonra 40 dereden su getirerek bunun çoğunun üstüne yatan yine Avrupa Birliği olmuştur.
Bugüne kadar 411 bin Suriyeli'nin gönüllü bir şekilde ülkelerine dönmesi ülkemizin doğru bir yolda olduğunu gösteriyor.
Doğu Akdeniz'deki gelişmeler Türkiye'nin denizlerde verdiği en önemli mücadeledir. Türkiye olarak Akdeniz'de çatışma gerilim haksızlık hukuksuzluk peşinde asla değiliz. Tek talebimiz ülkemizin haklarına hukukuna çıkarlarına saygı gösterilmesidir.
Akdeniz'deki anlaşmazlıkların hakkaniyet temelinde çözülmesi öncelikli hedefimizdir. Yunanistan'ın ve Rum kesiminin 2003 yılından beri ortaya koydukları tavır maalesef bu ilkenin çok uzağındadır.
Avrupa Birliği, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminin şımarıklıklarının esiri olarak, etkisiz, ufuksuz, sığ bir yapı haline dönüşmüştür. Bölgemizde ortaya çıkmış olup da, Avrupa Birliği'nin inisiyatifi ve ağırlığı ile çözüme kavuşmuş tek bir sorun yoktur. Tam tersine, Birliğin müdahil olduğu her kriz, yeni boyutlar kazanarak büyümüştür.
Türkiye'nin önünde kendi politikalarını kararlılıkla hayata geçirme dışında bir seçenek kalmamıştır.
Meseleyi görüşmeler vasıtasıyla çözmek ve gerilimi artırmak da karşımızdakilerin tercihidir.