Ekrem Kızıltaş'ın açıklamaları şu şekilde:
"Kendilerine verilen rolü oynama adına bir takım şeyleri yaptıklarını, ama eninde sonunda işin arka planında başka şeyler yaptıklarını zaten tahmin ediyorduk. Öncelikle Atatürk kitabını 2.500 liraya satarak büyük paralar kazanan, ama bunun öncesinde demek ki başka işler yaparak para sahibi olan yılmaz Özdil'in eviyle bu furya başladı. Hemen ardından diğer isimler de ortaya çıktı.
KAMERA ÖNÜNDE BAŞKA GERÇEKTE BAŞKA
Bu da gösteriyor ki kameralar önünde, gazetelerde, köşelerde yazdıklarıyla bu insanların yaşadıkları ve yaptıkları arasında ciddi farklar var. Dürüstlük açısından meseleye baktığımızda bu insanların maalesef 83 milyonu kandırmaya çalıştıklarını söyleyebiliriz. Tabi bunlar belli ki yapılan çalışmalarla ortaya konulabilen şeyler. Büyük ihtimalle az önce de söylediğim gibi önümüzdeki günlerde kamuoyu önüne çıkarak ciddi manada muhalif havalarda gezinenler; mesela diyelim Türkiye'de tarımın geriye gittiğini söyleyip tarım arazisine bina yapanlar meydana çıkabilir.
Can Dündar'ın hainliğinin yanında bu imar çok basit gibi kalıyor. Ama eninde sonunda bu insanların milletin karşısına ahlak abidesi gibi çıkıp dürüst insanların yapmaması gereken işleye imza attıkları ortaya çıkıyor. Büyük ihtimalle önümüzdeki günlerde kamuoyunda muhaliflikleriyle öne çıkan bazı isimlerin söyledikleriyle yaptıkları arasında nasıl uyumsuzluklar olduğunu gösterecek başka gelişmelere de şahit olacağız gibime geliyor."
Kurtuluş Tayiz'in açıklamaları şu şekilde:
VAHİM BİR TABLO
"Medya etiği açısından ortada çok vahim bir tablo söz konusu. Adı geçen isimler bizim medya ve siyaset hayatımızda bir şekilde öne çıkmış, sivrilmiş isimler. Toplumda elbette vardır devlet hazinesine arazi kondurup burada imar barışından faydalanmak isteyen insanlar. Bu bahsettiğimiz adı geçen isimler sıradan isimler değil. Medyada kamuoyu önünde, kamuyu bilgilendirme ve yönlendirme adına çok önemli işlevsel role sahip kişiler. Bakıyoruz ki bugüne kadar ne yapmışlar bunlar. Bakın meseleyi sadece şu çerçeveyle sınırlamak istemiyorum: Efendim kütüphane yapıyorum diye köşk kondurup daha sonra imar barışıyla kendi şahsi mülkiyetine geçirmek, ya da Atatürk ticareti yapan Yılmaz Özdil'den ya da Dündar'ın devlet kaçak devlet hazinesine yazlık kondurmasından bahsetmiyorum. Adı geçen isimler bu ülkede kendi başlarına birer dezenformasyon merkezi gibi çalışan isimler. Toplumu kutuplaştıran isimler, toplumu birbirine karşı kışkırtmaya çalışan isimler."