Tasarımcı Eda Taşpınar, Sultanahmet'te bulunan Four Seansons otelinin içerisinde yer alan ve dışarıdan kimsenin giremediği Sultanahmet Cezaevi Camii/Hayyatin-i Hassa Camii'nde büyük bir skandala imza attı.
PROVOKATİF PAYLAŞIMA TEPKİLER ÇIĞ GİBİ BÜYÜDÜ
İslam'da kutsal olan bir mekanda kameralara uygunsuz bir şekilde poz veren Taşpınar, cami içerisinde çekildiği fotoğrafı Instagram hesabından paylaştı.
Gelen tepkiler üzerine fotoğrafı sosyal medya hesabından kaldıran Taşpınar'a tepkiler çığ gibi büyüdü.
"SOYTARI"
Provokatif paylaşıma tepki gösteren bir sosyal medya kullancısı, "Camide yarı çıplak poz veren Eda Taşpınar, çığ gibi tepkiler üzerine paylaşımını kaldırdı! Soytarı." ifadelerini kullandı.
PAYLAŞIMI KALDIRDI ÖZÜR DİLEMEDİ PROFİLİ YORUMLARA KAPATTI
Eda Taşpınar Müslümanların ibadethanesinde yaptığı provokasyon sonrası herhangi bir özür dilemedi. Aksine paylaşımı kaldıran Taşpınar, hesabındaki gönderileri yorumlara kapattı.
"TİYNİYETİ BOZUK ARSIZLAR"
Skandal paylaşımına tepki gösteren bir sosyal medya kullancısı ise Taşpınar'ı yerden yere vurdu. "Elin yabancısı camilere girerken erkekleri bile şortlarının üzerine kadınlar için konulan etekleri giyiyor" diyerek Taşpınar'a tepki gösteren isim, "Bizdeki bu Eda Taşpınar gibi beynamazlar da camiye gidip mihrabın önünde bacak ayırıyor. Tiyniyeti bozuk arsızlar." dedi.
SORUŞTURMA BAŞLATILDI
Eda Taşpınar'ın sosyal medyada cami içerisinde çekilmiş fotoğraflarının paylaşımına ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca resen soruşturma başlatıldı. Soruşturmanın TCK 216. maddesi kapsamında "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" suçundan başlatıldığı açıklandı.
TAŞPINAR SORUŞTURMA KAPSAMINDA İFADE VERDİ
Sosyal medya hesabından paylaştığı, eski cezaevinin mescit olarak kullanılan bölümünde çektirdiği fotoğrafı nedeniyle hakkında soruşturma başlatılan Eda Taşpınar, "şüpheli" sıfatıyla ifade verdi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, sonradan otele dönüştürülen eski Sultanahmet Cezaevi'nin mescit kısmında çektirdiği fotoğrafını "mutlu yıllar sevgililerim" notuyla sosyal paylaşım sitesi Instagram hesabından yayınlayan Taşpınar, hakkında "halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" suçundan resen başlatılan soruşturma kapsamında adliyeye geldi.
Avukatı eşliğinde soruşturmayı yürüten savcıya "şüpheli" sıfatıyla ifade veren Taşpınar, daha sonra adliyeden ayrıldı.
ÇELİŞKİLİ İFADELER: OTELLE GÖRÜŞME YAPTIK VE ANLAŞTIK
Taşpınar ifadesinde, Instagram hesabında yayınlamak üzere çeşitli mekanlarda ve açık alanlarda fotoğraf çektirdiğini, söz konusu otelle de fotoğraf çektirmek için görüşerek anlaşma yaptığını söyledi.
CAMİ OLDUĞUNU ANLAMAMIŞ
Otele gitmeden önce nerede fotoğraf çektireceğine karar vermediğini belirten Taşpınar, "Otele giriş yaptıktan sonra hazırlanmam için bana bir oda tahsis ettiler. Daha sonra fotoğraf çekeceğim alanı belirlemek için oteli gezdim. Restoranın yan tarafından bulunan bir alan gördüm. Orada iki Japon turist fotoğraf çekiyordu. Burada fotoğraf çekilebileceğini düşündüm. İçerisinin bir ibadethane olduğunu bilmiyordum. Fotoğrafımı çeken arkadaşlar da bu hususta bana bir uyarıda bulunmadı. Bu durum için gerçekten üzgünüm. Özür dilerim." beyanında bulundu.
Taşpınar, fotoğrafı sosyal medyasında yayınladıktan 35-40 dakika sonra hakkında yapılan paylaşımları görünce korkup kaldırdığını belirterek, "Dini değerleri aşağılama gibi bir kastım yoktur. İnsanların dini duygu ve düşüncelerine saygı duyan biriyim. Böyle olmasını istemezdim." dedi.
BİLGİMİZ DAHİLİNDE OLMAYAN FOTOĞRAFI TASVİP ETMİYORUZ
Four Seasons Hotel Sultanahmet yönetiminden de konuyla ilgili bir açıklama gelmişti. Four Seasons Hotel Sultanahmet Otel Müdürü Serap Akkuş imzasını taşıyan açıklamada, fotoğrafın bilgileri dahilinde olmadığını ifade etmişti. Yapılan açıklamada, "Otelimiz içinde bulunan ve kadim tarihimizin önemli simgelerinden biri olan otelimizin mescidini ziyaret eden bir kişinin çektiği ve sosyal medya üzerinden paylaştığı fotoğraflar halkımızı olduğu gibi bizi de derinden üzmüştür. Bilgimiz dahilinde olmayan bu fotoğrafı ve değerlerimizle örtüşmeyen durumu tasvip etmediğimizin ve onaylamadığımızın herkesçe bilinmesini arzu ederiz" denildi.
TEPKİLER ÜZERİNE FOTOĞRAFI KALDIRMIŞTI
Eda Taşpınar, camide objektif karşısına geçmiş ve fotoğrafını "Mutlu yıllar sevgililerim" notuyla sosyal medya hesabında yayınlamıştı. Taşpınar'ın paylaşımı, bazı sosyal medya kullanıcılarından tepki almıştı. Taşpınar, gelen tepkilerin ardından yayınladığı fotoğrafı kaldırmıştı.
TARİHİ MEKAN
Öte yandan caminin tarihiyle ilgili sosyal medyadan paylaşım yapan Avukat Serra Tuğba Genç, mekanın tarihiyle ilgili dikkat çeken bilgiler verirken Taşpınar'a tepki gösterdi.
Mekanın daha önce Tarihi Sultanahmet Cezaevi olarak hizmet verdiğini belirten Genç, "#FourSeasonsSultanahmet olan Dersaadet Tevkifhânesi aslında her köşesiyle tarih, hikâye işli. Ama değerin kadrini değer bilir misâli, ne bu çeşmenin takdirini,ne o caminin adabını bilmeyenler ücret-i mukabil hoyratça davranıp cehlini fotoğraf çekerek sergileyebiliyor. #EdaTaşpınar" dedi.
"OTEL İÇİNDE GÖREVLİLERİN BİLGİSİ OLMADAN O KARENİN ÇEKİLME İHTİMALİ OLAMAZ"
Oteli ziyareti sırasında çektiği fotoğrafları da paylaşan Genç, "O gün oraya gittiğimde İstanbul'un müzesi olması gerektiğini not düşmüştüm. Otel içinde görevlilerin bilgisi olmadan o karenin çekilme ihtimali olamaz; camiye giriş alanı görüşten kopuk değil. Namaz kılınan yere ayakkabı ve o şekilde poz saygısızlık ötesi!" ifadelerini kullandı.
BU SAYGISIZLIK EDA TAŞPINAR'INDIR
Otel görevlilerinden izin almadan böyle bir fotoğrafın çekilemeyeceğine dikkat çeken Genç, "Hani şair der ya; "harîm-i namusun Yabancı ökçeler altında çiğnenip dursun!" Bu saygısızlık Eda Taşpınar'ındır; ama o alanda bir kez kahve içen bilir ki mescidi sorup ayakkabılarıyla ve pozuyla çiğneyerek girerken otel görevlileri görmemiş yahut da vebalden hissesiz olamazlar." diyerek Taşpınar'a tepki gösterdi.
FİLMLERE DE EV SAHİPLİĞİ YAPMIŞTI
Caminin yer aldığı mekanın Tarihi Sultanahmet Cezaevi olduğu ortaya çıkarken yapı 1973 yapımı Çaresizler filmine de ev sahipliği yapmıştı.
SULTANAHMET CEZAEVİ'NİN TARİHİ
İstanbul'un bilinen en eski merkezlerinden biri olan tarihi yarımadada bulunan Sultanahmet Cezaevi, günümüzden neredeyse 4 bin yıl öncesine denk gelen yerleşim izlerinin olduğu düşünülmektedir. Bahsi geçen parsel Konstantinius döneminde inşa edilmeye başlanarak Büyük Saray (Palatium Magnum) yerleşme alanı içinde bulunmaktadır. 11. yüzyıla kadar genişlemesi süren sarayın 100 bin m2'lik alanı kapladığı bilinmektedir. Yapı, 22 dönüm büyüklüğündedir. Ayasofya Müzesi'nin güney doğusunda yer alan yapının kuzey doğusunda Topkapı Sarayı, güney batısında İshak Paşa Cami, kuzey batısında Haseki Hamamı bulunmaktadır. Yapı inşa edildikten sonra ilk olarak 1877 yılında Meclis-i Mebusan olarak kullanıma başlamıştır.
İlerleyen tarihlerde önce Adliye Nezareti daha sonraları Adliye Sarayına tahvili sağlanmıştır. 1916 - 1918 yılları arasında Türk neo-klasik üslup ile inşa edilen yapı, İstanbul'da çağdaş anlamdaki ilk yapı örneğidir. 1982 yılına kadar yapı cezaevi olarak kullanımına devam etmiştir. 1000 kişilik kapasiteye sahiptir. Kadınlar ve çocuklar için bünyesinde ayrı bölümleri mevcuttur. Birbiri ile bağlantılı olan birçok bloktan oluşan yapı, Türk neo-klasik tarzda tasarlanarak yığma sistem ile inşa edilmiştir. Bahsi geçen binalar bodrum kat olmak üzere bir kısmı bir, bir kısmı iki katlı olacak şekilde uygulanmıştır. Yapının iç mekanlarını başlıca; idari birimler, revir, koğuş, hücre alanı, ıslak hacim, mutfak alanı ve avlu oluşturmaktadır. Bloklardan güneybatı kısmında idari bölümler, batı kısmı olan Tevkifhane Sokağı'nda ana giriş, kuzeybatısında da koğuşlar bulunmaktadır. Türk edebiyatının şair ve yazarlarında olan; Nazım Hikmet, Can Yücel, Necip Fazıl, Aziz Nesin, Orhan Kemal, Kemal Tahir ve Vedat Türkali gibi birçok isim cezaevinde yatmıştır.
İşgal yıllarında inşa edilmiş Tarihi Sultanahmet Cezaevi 1982 yılına kadar işlevini sürdürmüştür. Yapının bulunduğu parsel (Sultanahmet, 67 pafta, 58 ada, 1 ve 2 parsel) Turizm Bakanlığı'ndan kiralanarak 21 Mayıs 1991 tarihinde yapı ve çevresinin rölevesi hazırlanarak konaklama tesisi için restorasyonuna onay alınmıştır. Daha sonra gerekli belgeler dahilinde 31.12.1992 tarihinde yapım izni alınmıştır. Alınan izinler doğrultusunda yapıdaki orijinal olmayan eklemelerin belirlenerek restorasyon projesi hazırlanmıştır. Anıtlar kurulunun 13012 nolu kararında yapının cephesinin korunarak iç mekânlarda istenilen planlamaların yapılmasına karar verilmiştir. Taşınmaz Kültür Varlığı ile bezenmiş bölgede bulunan cezaevi binasının, konaklama tesisine dönüşüm projesi ile uzun vadede güvenilir ve alınan kararlara sadık kalınması beklenen işletme süresinde Kanada kökenli Four Seasons grubu ile anlaşmaya varılmıştır. 1991 - 1996 seneleri arasında yapının restorasyonu tamamlanarak otel olarak kullanıma hizmet vermeye başlamıştır. Yapı grubu, şu an Four Seasons Otel olarak işlev vermektedir.