Abisinin ihanetini öğrenen Tahir, Karadeniz gibi köpürür. Yaşadığı büyük acıyla dalgalanırken, onu sakinleştiren tek şey, artık limanı bildiği Nefes'in "sana ihtiyacım var" demesi olacaktır. Nefes daha Mustafa'nın ihanetini sindiremeden, kendisi gibi bir şiddet mağduruyla karşılaşarak bir kez daha sarsılır. Sürmene'de çıkan dedikodulardan Osman Hoca'nın Nefes'e evini açtığını duyan bir kadın, kendisini medreseye atmıştır. Nefes, kendi acılarını bir yana bırakarak bu yaralı kuşu iyileştirmeye girişir. Ama bir yandan kabusları, bir yandan Vedat'ın Nazar üzerinden giriştiği merhamet oyunu, bir yandan köydeki dedikodular, Koca Karadeniz'e sığmaya çalışan minicik kadını iyice nefessiz bırakır. Nefes'in imtihanına bir de Saniye'nin büyük şiddeti eklenince, abisinin ve annesinin ihanetini sindiremeyen Tahir, bir kez daha kendini feda eder: "Bu topraklar bana memleket sana gurbet Nefes. Bırak gurbete düşen ben olayım!" Kaleliler dağılıyor mu? Bağrına mazlum bir ana-oğlu sığdıramayan Karadeniz ailesi bunu nasıl ödeyecek? Bir yandan Sayar-Dağdeviren ittifakının sonuçlarıyla uğraşan, bir yandan iyice yalnızlaşan Mustafa neler yaşayacak? Karadeniz bu imtihandan sınıfta mı kalacak?