Doğanın sırları birbiri ardına çözüldü.
Bilim, bugün kendi çizdiği sınırlar içinde altın çağlarını yaşıyor. Ama bilgi havuzuna düşen her bir damlada yanıtlanan her bir soru, yanıtlanmayan pek çok soruyu da beraberinde getiriyor.
Civaoğlu ve astroloji
Yıldız haritaları ve astrolojiyle ilgilenen bir diğer ünlü isim de gazeteci Güneri Civaoğlu. Başarılı yazar, yaptığı bir açıklamayla burçların kendisi için gerçekten önemli olduğunu söylemişti.
Fransa'da doktora yaparken bir burç dergisi okuyarak astrolojiyi ilgi alanları içine aldığını belirten Civaoğlu bir söyleşisinde şunları anlatıyor; "Batıda bu iş çok yaygın. Mesela Amerika'da iş başvurularının pek çoğunda burçlara göre değerlendirme yapılıyor. Ben Başak burcu ile anlaşamam, çok detaycı olurlar. Ama muhasebeci olsaydım Başak burcundan olmayı tercih ederdim, çünkü onlar çılgınlıklarını frenlerler" Bir de 9 sayısının uğuruna inanıyor ünlü gazeteci. Güneş Gazetesi'ni çıkarırken ilk yayın gününü ayın 19. gününe denk getirmiş, gazetesinin promosyonlarda da dokuz araba vermiş!
Astroloji: Hayal tacirliği mi, gerçek mi?
İnsanların sadece kişiliklerini değil, gelecekte başlarına ne geleceğini de açıklamak iddiasında olan astroloji, doğal olarak pozitif bilimler tarafından hayal tacirliği ile suçlanıyordu. Astrolojinin yıldızının parladığı seksenli yılların başında, Kondrad Lorenz'den, Paul Samuelson'a kadar Nobel ödülü kazanmış 186 bilim insanı 'Hümanist' adlı bir Amerikan dergisinde ortak bir bildiri yayınlayarak 'toplumda kol gezen astroloji salgınından' rahatsızlık duyduklarını belirtiyorlardı. Birkaç ay sonra BBC televizyonundan bir program yapımcısı, Astroloji'yi savunanlarla bu bilim insanlarını yüz yüze bir programa çıkartmak istediğinde astroglar bu teklifi kabul ediyor ama Nobelli bilim insanları ilginç bir gerekçeyle bu tartışmaya katılmıyorlardı. Gerekçeleri ise şuydu: "Astroloji hakkında konuşacak kadar bilgimiz yok."
Peki bilim, Astroloji'yi lanetlerken, bu konunun, özellikle aydınlar arasında bunca yandaş bulması nasıl açıklanabilir? Kimi uzmanlar, bu soruyu astrolojinin kökeni ne olursa olsun, tümüyle bilimsel yöntemlerle uygulanmasına bağlıyordu. Yani astroloji yardımı ile gök cisimlerinin yerleri saptanıyor ve matematiksel yöntemlerle bunların insanlar üzerindeki etkileri inceleniyordu. Diğer bir yorum ise, antropoloji, psikoloji gibi, insan bilimlerinin insanı tanımakta yetersiz kalmasıydı. Böylece bir bütün olarak toplumlar değil, tek tek bireyler üzerinde kafa yorulduğu bir dönemde astrolojinin yaygınlık kazanması doğaldı. Üstelik artık çağdaş teknoloji ve bilgisayarlar da astrolojinin en yakın dostu olup çıkmıştı.
Yıldızlar gerçekten geleceğimizi söylüyorlar mı? Bu konudaki tartışma daha yıllarca uzayıp gideceğe benziyor. Ama astroloji ile ilgilenenlerin çoğunun bu işi yalnızca bir karakter analiziyle sınırlı olarak görmeleri, geleceği bilmeye bu denli can atmadıklarını gösteriyor. Belki de kendi geleceklerini görmekten ürktükleri içindir.
* * *
Doğaüstü güçler
Bilginin gücü artarken diğer tarafta akıl ötesinin gelişmesi de sürüyor. Fal, şifacılık doğaüstü güçlere sığınırken, parapsikoloji ve astronomiyi savunanlar da bunun bilimin kendisi olduğu görüşünde. Bir yaklaşıma göre ise insan yalnızca aklı olan bir varlık değildir. İnsan yapısı çok karmaşıktır ve bilim bunun sadece bir kısmına yanıt verebilir. Aklın ötesinde kalan alanlar içinde faldan sonra Tarot kağıtları pek çok insanı etkiliyor.
Başarının yolu
Fal tutkunlarından biri de eğlence hayatının rakipsiz ismi İzzet Çapa. Ünlü işletmeci hayatında falcıların etkisi olduğunu açıkça anlatıyor ve "Astroloji bilimi ve Tarot'u birlikte götürmeye çalıştığını" söylüyor. Ona göre insanların bir mutlak bir de ara kaderleri var. "Mutlak kaderleri değiştiremeyiz ama ara kaderleri değiştirebiliriz" diyor. İşte Çapa'nın bu konudaki düşünceleri...