HASAR VERİYOR
Şeker hastalığı, insülin yetersizliği ya da etkisizliği sonucu oluşan, yüksek kan şekeri düzeyi (hiperglisemi) nedeniyle gelişen, yaygın metabolik bir damarsal hastalıktır. Tip-1 ve Tip- 2 olmak üzere iki ana tipi vardır. Diyabet, sistemik bir hastalık olduğundan vücutta göz, böbrek, damar ve sinir sistemi gibi birçok organda zararlara yol açabilir. Diyabete bağlı göz hastalıkları içinde en sık görülen diyabetik retinopati, gözün arkasındaki ışığı algılayan retina tabakasında yaptığı hasar sonucu oluşan tabloya denir ve insanlarda körlük yapan nedenlerin başında gelir.
RİSKLERE DİKKAT!
Diyabetik retinopatinin oluşma riski Tip-1 diyabette, Tip-2 diyabete göre daha fazladır. Diyabetin süresi önemli bir etkendir. 30 yaşından önce diyabet tanısı alındığında diyabetik retinopati oluşma riski 10 yılda yüzde 50, 30 yılda yüzde 90'dır. Yoğun kan şekeri kontrolü ile diyabetik retinopati oluşması geciktirilebilir. Ayrıca hamilelik de diyabetik retinopati gelişmesini tetikler. Hipertansiyon ve böbrek yetmezliği, iyi kontrol edilmediği takdirde diyabetik retinopatiyi kötüleştirir. Herhangi bir seviyede diyabeti 15 yıldan kısa sürmüş hastalarda diyabetik retinopati oranı en fazla yüzde 45 seviyesinde iken, 15 yıldan uzun sürmüş hastalarda bu oran yüzde 62'dir. Sigara kullanımı, kolesterol yüksekliği, anemi diğer önemli risk faktörleridir.
TEHLİKE ÇOK BÜYÜK...
Diyabetik retinopati, diyabetik hastaların yüzde 90'ında görme azalması ya da körlüğe neden olur. Bu hastalık, gelişmiş ülkelerdeki en önemli metabolik körlük nedenlerinden biridir ve Batı ülkelerindeki tüm körlüklerin en az yüzde 12'si diyabete bağlıdır. Öte yandan kan şekeri düzeyini normal sınırlar içinde tutmak, hem göz hem de diğer organ hastalıkları riskini azaltır.
İLK EVREDE BELİRTİ VERMEZ
Diyabete bağlı göz hasarının erken evrelerde belirti vermediğini söyleyen Doç. Dr. İsmail Özgür Şanlı, şu bilgileri verdi: "İlk aşamada genellikle hastalarda herhangi bir şikayet yoktur. Görme merkezine sıvı sızması sonucu, merkezi görmede azalma olabilir. Bu duruma 'makula ödemi' denir. Eğer kan şeker düzeyi yüksek seyrederse, gerekli tedaviler yapılmazsa, diyabetik retinopati ilerler. Hastalığın ilerleyen safhalarında ise lazer fotokoagulasyon uygulanır. Lazer fotokoagulasyon, hastanın hastanede yatmasını gerektiren bir durum değildir."
GÖZ DİBİ MUAYENESİ ŞART
Diyabet tiplerinin belirlenmesinde ve tedavinin planlanmasında 'fundus floresein anjiyografi' (FFA) tekniği önemli yer tutar. Bu yöntemde, hastanın kolundan damar içine boya maddesi verilir ve hastanın göz dibinin fotoğrafları çekilir. Böylece şeker hastalarında, damarlarda kaçak, tıkanıklık ve beslenme bozukluğunu saptanır. Çok ilerlemiş diyabetik retinopati olgularında retina cerrahisi gerekebilir. Tip-1 veya Tip-2 diyabeti olan her hasta, diyabetik retinopati açısından risk altındadır. Tüm şeker hastaları, yılda en az bir kez detaylı göz dibi (fundus) muayenesi yaptırmalıdır.