Beslenmede yapılan hatalar
başta olmak üzere
birçok neden kansere zemin
hazırlıyor. Son yıllarda
kanser vakalarındaki artış
korkuturken
İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Erk, TAKVİM
okurlarına bu amansız
hastalıktan korunmak
için nasıl beslenmek
gerektiğini anlatıyor...
KALP KRİZİNİ DE ÖNLÜYOR
Bitkilerden
(sebze, meyve, kuruyemiş, baklagiller, tam tahıl) elde edilen; fitokimyasal olarak
adlandırılan bileşikler, bitkilere sadece
renk vermez; aynı zamanda pek çok
kronik hastalığı önleyen antioksidan,
antiinflamatuar, antikanserojen ve
antiaging etkiye sahiptir.
Gökkuşağını oluşturan çeşitli
renkteki sebze-meyveler;
kalp damar hastalıklarına, kalp krizine ve kansere karşı korunma sağlar. Rengarenk sebze-meyvelerin,
kuruyemişlerin, baklagillerin
tüketilmesi ile kalp hastalıkları,
osteoporoz, erken yaşlanma, eklem
harabiyeti, şeker hastalığı, şişmanlık
ve kanser gibi hastalıkların ortaya
çıkma olasılığı azalır.
Sebzelerden koyu yeşil yapraklılar,
C vitamini kaynaklarıdır. C
vitamini sıcaklık, hava ve ışıktan
kolayca etkilendiği için sebzelerin
çiğ tüketilmesi gerekir. Çiğ
tüketilemeyenler ise pişirildikten
hemen sonra yenilmelidir.
Bekleyince C vitamini çok azalır.
ANTİKANSEROJENLER...
Bitkisel ürünlerden zengin
beslenme, bağırsaklardaki dost
bakteri sayısını artırır. Probiyotik
ve prebiyotik etki yapar.
Probiyotik etki sağlığa yararlı
bakteriler hakim duruma geçer.
Prebiyotikler ise mide ve ince
barsaklarda hiçbir değişime
uğramadan kalın bağırsağa
geçip yararlı bakteriler için
besin teşkil eden kompleks
karbonhidratlardır.
Yararlı bakteriler bağırsak
kanseri, kalp hastalıkları,
obezite gibi birçok hastalığa
karşı koruyucudur.
Domateste yüzlerce
fitokimyasal vardır. Likopen
en çok domateste bulunur.
Brokoli, lahana, Brüksel
lahanası ve karnabahar da
antikanserojendir.
FABRİKASYON TEHLİKE!
Hayvansal ürünlerin besin değerinin düşük, antioksidan kapasitesinin sınırlı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Osman Erk, aynı zamanda yüksek oranda doymuş yağ ve kolesterol içerdiğini belirtiyor. Öte yandan basit şeker içeren fabrikasyon ürünü, ambalajlı yiyeceklerin de başta kanser, diyabet ve kalp-damar hastalıkları olmak üzere birçok kronik hastalığa yol açtığını ifade ediyor.
SECKİN FİTOKİMYASALLAR
İzoflavonlar: Baklagiller, soya
Ellagik asit: Üzüm, çilek, elma, ahududu
İndoller: Yeşil sebzeler
Flavonoidler: Siyah ve yeşil çay, narenciye, havuç
Fitatlar: Tahıl, baklagiller
Terpenler: Narenciye
Fenolik asit: Havuç, kabuklu kuruyemişler
Polifenoller: Zeytinyağı, üzüm, yeşil çay
Karotenoidler: Domates, havuç, ıspanak
Likopen: Domates, karpuz, greyfurt
Kumarinler: Yeşil yapraklı sebzeler
Glissirizin: Meyan kökü
İzotiyosiyanatlar: Turp, lahana
Sülfitler: Sarımsak, soğan, pırasa
FİTOKİMYASALLAR NE İŞE YARIYOR?
Bitkilerde doğal olarak bulunan aktif kimyasal bileşiklere 'fitokimsayal' denildiğini söyleyen Prof. Dr. Osman Erk, bu kimyasalların kanser başta olmak üzere birçok hastalıktan koruduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Erk, fitokimyasalların yararlarını şöyle sıralıyor:
Kalp-damar hastalıkları, kalp krizi, felç krizini azaltır.
Katarakt, sarı nokta gibi hastalıklara etkilidir.
Alzheimer'ı önler.
Osteoporozu engeller.
Karaciğeri korur, diyabet gelişimini zorlaştırır.
BROKOLİ-LAHANA ERKEKLERE KORUMA
Haftada 3-4 kez sebze yiyen erkeklerin, yemeyenlere göre prostat kanserine yakalanma oranı yüzde 41 azalıyor. Brokoli ve lahana gibi sebzeler; kanserojen maddeleri temizleyen enzimleri uyaran 'izotiosiyanat' adlı bileşikleri içeriyor. Sebze-meyve ve baklagilleri bolca tüketmek gerekiyor.