Güneş ışığı içinde bulunan farklı dalga boylarına sahip ışın demetleri, cildimizde farklı etkiler oluşturmaktadır. Güneş ışığı yeryüzüne ulaşıncaya kadar içinde bulunan Ultraviyole C (UVC) atmosfer tarafından filtre edilmekte ve yeryüzüne ulaşamamaktadır. Ancak; Ultraviyole A (UVA), Ultraviyole B (UVB), görünen ışık ve kızılötesi ışık (infrared) yeryüzüne ulaşarak hem cildimizi ısıtmakta, hem ciltten D Vitamini sentezlenmesini sağlamakta hem de cildimizi bronz bir görüntüye ulaştırmaktadır. Ancak; tüm bu iyi etkilerinin yanı sıra cilt hücrelerinde kimi zaman geriye dönüşümsüz hasarlar da oluşturmaktadır.
Dünya da yapılan araştırmalar, ciltten D Vitamini sentezlenirken aynı zamanda güneş ışınlarının, ciltte yoğun bir serbest radikal hasarına yol açtığını göstermektedir. Bu serbest radikal hasarlarını önlemek ve cilt sağlığını korumak için en önemli koruyucu kalkanımız güneş kremleridir.
Güneş kremlerinin içinde bulunan güneş filtreleri, güneşe karşı ve özellikle güneşin UVA ve UVB ışınlarına karşı bir kalkan oluşturmaktadır. Güneş kremlerinin üzerinde yazan SPF (güneş koruma faktörü) değerleri güneş kreminin UV' yi ne kadar güçte engellediğini göstermektedir. SPF değerinin her 2 katlık artışı, cilde geçen UVB ışınlarında 2 katlık azalmayı sağlamaktadır. Bu ifade edilen her 2 katlık artışın, korunmayı 2 katına çıkarmasına güneş kremlerinin dublikasyon etkisi adı verilmektedir.
En güçlü korumayı sağlayan SPF değeri 50 ve üzerindeki (+) güneş kremleridir. Ancak; SPF değeri bu kadar yüksek bile olsa güneşin görünen ışık ile kızılötesi ışınları bu güneş filtrelerinden geçerek cilde ulaşmakta ve ciltte ciddi serbest radikal hasarları oluşturmaktadır.
Bu yüzden güneş kremlerinde SPF değeri oluşturan güneş filtrelerinin kullanılması, yeterli korunma etkinliği oluşturamamaktadır.
Modern güneş kremleri, kızılötesi ışınlar ve görünen ışığın serbest radikal hasarı yapmasına karşı koyan bazı doğal bileşikleri formüllerinde bulundurmaktadır. Bu doğal bileşikler, ciltteki serbest radikal hasarını engellemekte, ciltte güneşe bağlı hafif düzeyde ortaya çıkan iltihaplanmayı engellemekte ve bunun da ötesinde güneşe bağlı cilt dejenerasyonunun ve hücresel fonksiyon kayıplarının önlenmesine yardımcı olmaktadır.
Bu doğal antioksidan bileşiklerin başında yeşil çay ekstresi gelmektedir.
Yeşil çay içinde bulunan "EGCG" adı verilen doğal bileşik, ciltte serbest radikalleri nötralize etmekte, cilt hücrelerinin serbest radikallere karşı oluşturduğu direnç hattını güçlendirmekte ve belki de tüm bunlardan daha önemli olarak güneşin ortaya çıkarttığı iltihaplandırmayı baskılamaktadır. Böylece hem güneşe bağlı yaşlanmanın önüne geçmekte hem de bundan daha önemli olarak cilt kanserlerinin ortaya çıkmasına karşı koymaktadır. Diğer bir doğal bileşik ise siyah üzümde bulunan "Resveratrol" doğal bileşiğidir. Bu doğal bileşik ciltte sıra dışı güçlü bir şekilde serbest radikal hasarını önlemekte, ortaya çıkmış serbest radikal hasarlarını gidermekte, güneşe bağlı iltihaplanmayı önlemekte ve belki de bunlardan da önemli olarak cilt hücrelerinde güneşe bağlı telomer kayıplarını da engellemektedir. Bilindiği üzere telomer, cildin gençliği ile yakın bir ilgi gösterir. Cilt hücrelerinde UV' ye bağlı telomer kayıpları cildin hızlı yaşlanmasına yol açar. Bu nedenle resveratrol içeren güneş kremleri, hem güneşe bağlı yaşlanmaya karşı koyarken, hem de cilt hücrelerinin DNA' sının serbest radikaller ile bozulmasını önleyerek ciltte kanser oluşumuna da karşı koymaktadır. Güneş kremlerinin içinde bulunması gereken bir diğer doğal bileşik ise "Koenzim Q10" dur (CoQ-10). CoQ-10 cilt hücrelerinin enerji kullanımına fayda ederek güneşe bağlı cildin enerji kaybetmesinin önüne geçer. Bu da cildin enerji fonksiyonlarının artmasına ve daha canlı daha ışıltılı ve daha göz alıcı bir cilt oluşturulmasına etki ederek fotoyaşlanmaya karşı koyar.
Cilt için çok önemli olan diğer doğal bileşiklerde "Cilt Vitaminleridir". Bu cilt vitaminlerinden en önemlileri; Vitamin C, Vitamin E ve Vitamin B3'tür. Vitamin C, serbest radikal hasarından cildi koruduğu gibi ciltte kollajen yapımını da arttırarak kırışıklık görünümünün ortaya çıkmasına karşı koymakta ve kırışıklık görünümünü de azaltmaktadır. Benzer şekilde Vitamin E de cilt hücrelerinin hücre zarlarının serbest radikaller ile dejenere olmasını engelleyerek, cilt hücre fonksiyonunu güçlendirmekte ve güneşe bağlı hasarların ortaya çıkmasına karşı koymaktadır. Bu vitaminlerden çok daha önemli olan diğer bir cilt vitamini ise Vitamin B3 diğer bir ismi ile "Niasinamid" dir. Vitamin B3 ciltte yaşlanma karşıtı en güçlü etkileri bulunan doğal bileşiklerin başında gelmektedir.
Vitamin B3 cildi yapılandırarak, güneşe bağlı lekeleri önleyerek, cildin nem dengesini koruyarak ve cilt hücrelerinin DNA larını stabilize ederek hem güneşe bağlı cilt yaşlanmasını önlemekte hem de UV' ye bağlı cilt kanserlerinin oluşumuna karşı koymaktadır. Bu nedenlerden dolayı yaz sonunda ciltte kalıcı sorunlar ile karşılaşmamak için, SPF değeri 50 ve üstü güneş kremlerinin kullanımı gerekli olmakta ancak yeterli olamamaktadır. Güneş kremlerinin, cilt yaşlanmasına ve cilt kanserlerine karşı yeterli etki gösterebilmesi yukarıda sayılan doğal antioksidanların varlığını gerektirmektedir.