Hümeze Suresi’nden Mesajlar

Bu sure, her toplumda görülebilecek bir insan tipini, basit ruhlu bir kişiyi canlandırmaktadır. Kendisine mal verildiğinde ona gönlünü kaptıran, onun karşısında kendine hakim olamayan, malın hayatta en üstün kazanç olduğuna, mala sahip olmakla insanların sonsuz değerlerine sahip olacağına inanan zavallı bir insanı...

Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla... 1-2. Servet toplamış ve onu sayıp durmuş olan, arkadan çekiştiren, ayıp kusur arayan herkesin vay haline! 3. O, malının kendisini sonsuzca yaşatacağını zanneder. 4.
Hayır! Andolsun ki o, Hutame'ye atılacaktır. 5. Nedir o Hutame bilir misin? 6. Allah'ın tutuşturulmuş ateşi!
7-9. Uzatılmış direklere bağlı olarak içine hapsedildikleri, yükselip yürekleri saran ateş!
​CİMRİLİK EDEN...
Hümeze Sûresi'nde insanları küçümseme, kusur arama gibi davranışlar eleştirilmekte; yanlış bir zenginlik zihniyetinin kişiye ne büyük zararlar getireceği anlatılmaktadır.
Bu sure, her toplumda görülebilecek bir insan tipini, basit ruhlu bir kişiyi canlandırmaktadır. Kendisine mal verildiğinde ona gönlünü kaptıran, onun karşısında kendine hakim olamayan, malın hayatta en üstün kazanç olduğunu, mala sahip olmakla insanların sonsuz değerlerine sahip olduğunu zanneden zavallı bir tip!
Ayrıca elde ettiği bu malın her şeye gücü yeteceğini, ölümü dahi başından savıp, ölümsüzleştirebileceğini düşünen bir tip! Malının, ahirette hesaba çekilme ve yaptıklarının karşılığını verme anında bile Allah'ın yargısını, hesaba çekmesini ve cezasını bertaraf edebileceğini düşünen bir tip! Surenin 2-3. âyetleri servetinin çokluğuyla gururlanıp insanlarla alay eden kimselerin aynı zamanda helâl haram demeden mal toplayan, onu saklayan, fakirlik korkusuyla cimrilik ederek onu hayır yolunda harcamaktan kaçınan, fakirin hakkını vermeyen kimseler olduklarını da ifade etmektedir.
​AYIPLAMA VE AŞAĞILAMA
Surede konu edilen kişi, içgüdülerinin yönlendirmesiyle malın peşine düşmekte, onu ikide bir saymakta ve saydıkça da zevk almaktadır.
Manevi bünyesine çirkin bir duygu yerleşmekte, bu duygu ise onu insanlığın değerleri ve onurlarını aşağılamaya itmektedir. Dili ile onları ayıplamakta ve eleştirmekte, göz ve kaş işaretleri ile onları alaya almaktadır.
Gerek onların seslerini ve hareketlerini anlatarak, gerekse onların sıfatlarını ve özelliklerini sözleri ve işaretleri ile, gözleri ve kaşları ile, alaylı mimikleri ve küçük düşürücü hareketleri ile ortaya koymaktadır.
​DÜŞÜK RUHLARI REDDEDER
Bu, kişilikten yoksun bir insan ruhunun basitleşmiş halini tasvir eden bir tablodur. İslam, yüce ahlaki değerleri gereği böyle düşük ruhların halini reddeder. Bu nedenle İslam, alayı, göz-kaş işaretleri ile aşağılamayı ve ayıplamayı yasaklamıştır. Bu hareketlerin bu kadar çirkin ve iğrenç bir şekilde tasvir edilmesi ve bunun sonucunda tehditlerin ve cezanın yer alması gösteriyor ki, bu anlatım bazı müşriklerin, Allah'ın peygamberine ve müminlere karşı takındıkları gerçek bir durumu canlandırmaktadır. Bunlara verilen cevap korkunç bir tehdidi ve kesin bir tavrı yansıtmaktadır.
​MAL İLE GÜÇLENMEK...
Tehdit, maddi ve manevi azabın tablosu ile ateşin somut ve soyut tablosunu canlandıran bir kıyamet sahnesi şeklinde gelmektedir. Bu sahnede suç ile cezanın yolu ve azabın atmosferi arasında bir örtüşme gözetilmiştir. Dili ile gözleri ve kaşları ile hafife alan, insanları aşağılayan, canları ve haysiyetleri alay konusu yapan, mal toplayarak bu malın kendisini ölümsüzleştireceğini sanan bu insanın tablosu! Malla kendini güçlü zanneden bu alaycı insanın karşısında her şeyi kırıp geçen 'hutame'ye atılan, değersiz insanın tablosu yer almaktadır.
Bu tabloda 'hutame' onun bedenini ve büyüklük taslayışını kırıp geçmektedir.
Bu "Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir." Hutame, 'kıran, parçalayan' anlamında bir sıfat olup içine atılan her şeyi yakarak kırıp geçiren cehennemi veya onun özel bir bölümünü ifade eder. Bu ateşin Allah'a bağlanması ve böyle nitelendirilmesi alışılmışın dışında korkutan, ürperten, titreten bir hava estirmektedir. Ve bu ateş, alayın ve horlamanın kaynağı olan; içinde aşağılama, gurur ve kibrin gizlendiği yüreğinin üzerine atılmakta ve bütün vücudu sarıp kuşatmaktadır! Çünkü o günahkâr da dünyada zayıf, çaresiz masumların yüreklerini yakmıştı. Her kötülük önce kalptedir, oradan başlar ve inkâr, hakaret, küfür, alay, aşağılama, çekiştirme, saldırı vb. eylemler olarak dışa taşar.
Onun için âyette azabın da kalpleri saracağı belirtilmiştir. Artık onu kimse kurtaramaz. Burada dünyadayken gönül incitip yürek yakan suçluların, günahkârların uzun direklere, sütunlara bağlandıkları, ateşten kaçıp kurtulmanın mümkün olmadığı bir cehennem tasviri yapılmaktadır.
​SES TONUNDA GİZLİ...
Kelimelerin ses tonunda bile bir sertlik hissedilmektedir. "Kuşkusuz o kişi mahvedici ateşe sahip cehenneme atılacaktır. O ateşin ne olduğunu sen nereden bileceksin? O Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir." Bu kadar özlü ve bu kadar üstü kapalı bir ifadenin ardından korkunç bir soru. Ardından hemen cevap ve açıklaması gelmekte.
Bunların hepsi pekiştirme ve önemi vurgulama üsluplarıdır. Ayrıca ifadede tehdit de vardır. Ayrıca anlatım ve duygu açısından bir ahenk vardır. Bu da dili, göz-kaş hareketleri ile alaya alan kişinin çirkin eylemine uygun düşmektedir.
BiR AYET
"Allah, size emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah, size ne kadar güzel öğütler veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işiten ve görendir." (en-Nisâ 58)
BİR HADİS
"Kim hastalık ve bir mazereti olmaksızın Ramazan ayından bir gün oruç tutmazsa bütün günleri oruç tutsa yine bu orucu yerine getiremez." (Ebû Dâvûd, "Savm", 38)
ESMâ-İ HÜSNâ:
Semî: İşitmesi ve duyması her şeyi kapsayan, gizli, açık, fısıltı ve içte saklanan bütün sesleri işiten demektir. Semî isminden biz kullara düşen hisseyi şöyle ifade edebiliriz:
İşitmek itaat ve sorumluluk gerektirir. Bizler işittiği halde "işitmemiş gibi" davranan ve isyan edenlerden olmamalıyız. Allah'ın ayetlerini ve peygamberin hadislerini işittikten sonra hayatımızdaki yanlışları değiştirmeye çalışmalıyız.
İşitmeden önceki halimizle, sonraki halimiz arasında fark olmalı. Duyduğumuz her sözün peşine takılmamalı, fasıkların haberlerine inanmamalıyız.

BİR DUA
"Allah'ım!
Öfkenden rızana; cezandan affına sığınırım.
Senden yine sana sığınırım.
Sana övgüyü saymakla bitiremem.
Sen kendini nasıl övdüysen öylesin." (Müslim, Salât, 222)
SORU-CEVAP
Devamlı olarak uzun yola gidenler oruç ibadet ini nasıl yerine getirir?
Dinen yolcu sayılan kimseler, isterlerse Ramazan orucunu erteleyebilir, daha sonra imkân bulunca tutamadıkları oruçlarını kaza ederler. Yolculuk orucu ertelemek için bir mazerettir (el-Bakara, 2/185). Bu mazeret devam ettiği sürece ruhsat da devam eder. Bu tür mazereti olanlar namazlarını erteleyemezler, ancak seferi sayıldıkları sürece dört rek'atlı farz namazları iki rek'at olarak kılarlar.
Oruçlu kimse diş tedavisi yaptırabilir mi?
Oruçlu bir kimsenin morfinli veya morfinsiz olarak dişlerini tedavi ettirmesi veya çektirmesi orucu bozmaz. Ancak tedavi esnasında, kan veya tedavide kullanılan maddelerden herhangi bir şeyin yutulması orucu bozar.
Uçakla seyahat edenler iftar zamanlarını nasıl belirler ?
Seyahate çıkan Müslüman'ın, imsak ve iftarını bulunduğu yerin takvimine göre yapması gerekir. Uçakla seyahat eden oruçlu kişi de, aynı prensibe göre uçuş esnasında uçağın üzerinde bulunduğu yere göre imsak ve iftar yapmalıdır.
PROF.DR.ALİ KÖSE

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.