DİRİLİŞİN SEMBOLÜ
Namazda bedenin aldığı pozisyonlar mükemmel bir uyum içerisinde birbirlerini tamamlarlar ve her biri bir sonrasına hazırlar. Kıyam pozisyonu namazın başlangıcıdır. Bu yüzden kıyam ve Fatiha tilavetiyle Cenab-ı
Allah'ın ilahi huzuruna gireriz. Kıyam; insanın şerefli, aziz ve seçkin duruşunu ifade eder. Ölümden sonra diriliş olan haşri sembolize eder. Rükû, eğilmek demektir. Allah'a saygının, O'nun büyüklüğünü itiraf etmenin fiilî şeklidir.
İnsan izzet sahibi, değerli bir varlıktır. Başka fâni varlıklar karşısında eğilmek ona yakışmaz. Allah'ın huzurunda eğilip, kulluğun sâdece O'na ait olması gerektiğini bilenler, başkaları önünde eğilmezler. Bir tek kapıya, yani yalnızca Allah'a kul olmasını bilenler başka kulluklardan; insana, paraya, mevkiye, şöhrete kul olmaktan yakalarını kurtarmış olurlar.
Rükûda Allah'ın azamet ve yüceliği dile getirilirken, doğrulunca da şükrün O'na mahsus olduğunu belirten sözler söylenir.
O'NUN HUZURUNDA
Okuduğu sure ve duaların manalarını da göz önünde bulunduran kişi,
namazda Rabbiyle karşı karşıyaymış, O'nunla konuşuyormuş gibi bir yakınlık duygusu hissetmeye çalışmalıdır. Bu seviyeyi yakalayamamak namazdan vazgeçmeyi gerektirmez. Gönül ehli şöyle diyor: "Önünde beklediğiniz kapıyı cevap almak için çalınız.
Cevap gelmeyince vazgeçen muhtaç değil demektir. Bu durumda ev sahibi ona ilgi göstermez. Bu yüzden namaz terkedilirse mânevî kayıp büyük olur." Namazda
Allah'ın huzurunda bulunduğunun farkında olmayan ve aklı fikri ticaretinde veya başka dünyevi işlerinde takılıp kalan kimse, şeklen namaz kılsa bile
gerçek anlamda namaz kılmış sayılmaz. Bu yönden namazın öteki ibadetlerden farklı bir özelliği vardır. Namaz kılan kimse, görünüş olarak da başka hiçbir şeyle meşgul olamaz. Namazı, onu diğer işlerden alıkoyar. Meselâ oruç tutan bu sırada alış veriş yapabilir,
Hac ibadetinin yapıldığı günlerde de bu mümkündür. Namaz sırasında ise bunlar söz konusu değildir.
Namazı ciddiye almamak, vaktine dikkat etmemek, insanların yanında başka, yalnızken başka kılmak, Allah rızasından başka maksatları gözetmek, namaza istemeyerek kalkmak, münafıklık alameti olarak kabul edilmiş ve namazı böyle kılanların namazlarının kabul olunmayacağı ve
yüzlerine çarpılacağı beyan edilmiştir. (Mehmet Demirci'nin "İbadetlerin İç Anlamı: Namaz" başlıklı makalesinden yararlanılmıştır).
SORU-CEVAP
Oruçlu kimse abdest alırken hata ile boğazına su kaçırırsa orucu bozulur mu?
Abdest sırasında oruçlu olduğunu bildiği halde ağzını çalkalarken isteği dışında boğazına su kaçan kişinin orucu bozulur. Bu durumda sadece o günkü orucunu kaza etmesi gerekir. Ancak oruçlu olduğu hatırında değilken yani unutarak orucu bozan bir fiili işleyen kişinin orucu bozulmaz. Bir sahabî Resûlullah'a (S.A.S), "Ey
Allah'ın Resulü! Oruçlu iken unutarak yiyip içtim. Orucum bozuldu mu?" diye sormuş. Peygamberimiz de "(Hayır bozulmadı) Allah seni yedirip içirdi" cevabını vermiştir.
(Ebû Dâvûd, Savm 39)
HZ. PEYGAMBER'DEN BİR DUA
"
Allah'ım! Senden dinde sebat etmemi istiyorum. Senden doğrulukta kararlı olmak istiyorum. Senden nimetlerine şükretmek ve ibadetlerini en güzel biçimde yapmak istiyorum. Senden doğru söyleyen bir dil, sağlıklı ve sana teslim olan bir kalp istiyorum. Bildiğin her zararlı şeyin şerrinden sana sığınıyorum. Bildiğin her hayırlı şeyi istiyorum. Bildiğin her günah için bağışlamanı diliyorum. Sen gizli olan şeyleri çok iyi bilensin." (Tirmizî, Deavât, 23).