İddianamede, Arduç'un bugüne kadar bilinmeyen savcılık ifadesine de yer verildi. Davalar Ordu 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. İddianamelerde şüpheli hakkında Türk Ceza Kanunu'nun 62'nci maddesi uyarınca ceza indirimi uygulanmaması talep edildi. Arduç, savcılıktaki ifadesinde şunları söyledi:
'BIÇAK GÖREVİNİ YAPMIŞ DEMEKTİR'
"Ceren Özdemir'in ölüp ölmediğini merak ediyorum. Hastanede yattığı söyleniyor. Böyle bir durumda nasıl ölebilir? Ölmüş ise bıçak görevini yapmıştır. Kendisine baktığımda belki güzel olmasından ve benim buna sahip olabilecek maddi durumum ve sosyal konumum olmamasından, belki güzel giyinmesinden, benden daha güzel şartlarda yaşamasından, belki de göz göze geldiğimizde bana bakışından huylanarak kendisini öldürmeye karar verdim.
'SOKAKTA ÖLDÜRECEKTİM'
Kendisini takip ettiğim sırada çantasını öldürdükten sonra alabileceğimi düşündüm. Eski merkez karakolu ile eski Bacınoğlu Oteli civarından itibaren maktulü takibe başladım. Bir ara sokağın ıssızlaşması ile bıçakla sokakta öldürmeye karar verdim ancak yaşlı bir adam görünce vazgeçtim. Maktul ikamet ettiği binanın önüne geldi. Bina içerisinde öldürmek istediğim anda maktulün zile basması ve pencereye bir bayanın çıkmasıyla tedirginlik yaşadım. Annesi olabileceğini düşündüğüm kadın penceredeyken maktul kapıyı açıp içeriye girince, kapı kapanmadan bir anda 'bu apartmanda Metin' diyerek kendimi binanın içinde buldum. Sözümü tamamlayıp Metin isimli kişinin yaşayıp yaşamadığını sormadan maktulle yüz yüze geldim ve o anda uç kısmı avucumun içinde, sap kısmı montumun kol kısmında tuttuğum bıçağı maktulün benimle konuşmasına fırsat vermeden göğsüne iki kez vurdum.
'SUÇ ALETİ KALİTELİYDİ ATMADIM'
Maktulü yaraladığım bıçağı başka kişileri öldürmeyi ve yakalanmayacağımı düşündüğümden, sağlam ve kaliteli bir bıçak olmasını da değerlendirerek atmadım. Bu bıçak ile beni yakalayıp ortalık kalabalık olduğundan üst taraması yapmadan beni ekip otosuna bindiren ve yanımda oturan polisi de yaralamakta kullandım. Yanımda oturan polisin boğazına bıçağı sokup onu öldürmeyi, sonra aracı süren diğer polisi öldürüp para ve silahlarını alarak kaçmayı planladım. Ben Ceren'i öldürdükten sonra çantasını almadan kaçtım. Kaçtıktan sonra dinlendiğim ilk yerde çantayı almayı unuttuğum aklıma geldi. Bu olay öncesinde ve sonrasında başka kişileri de öldürmek istedim. Uygun ortamı bulamadığımdan düşündüğümü icra edemedim.
Ben çocukluğumdan beri yetimhanelerde büyüdüğümden, sahipsiz olduğumdan, maddi imkanlarım bulunmadığından, durumu iyi, güzel giyinen, annesi babası yanında olan kişileri kıskanıyorum.
'CEREN'İ DE ZEVK ALARAK ÖLDÜRDÜM'
Ceren Özdemir'i öldürdükten sonra cami lokalinde görüp öldürmeyi düşündükten sonra yaşamasına karar verdiğim çocuğu da iyiliğimden değil, ayaklarımın yorgun olması nedeniyle azat ettim, yoksa onu da öldürürdüm. Ben dışarıda özgür bırakıldığım takdirde öldürmeye devam edeceğimi biliyorum. Bu düşüncemden kurtulmak için tedavi olmak istemiyorum. Bendeki öldürme isteği elimde olan bir şey değildir. Ceren'in ölmesi nedeniyle pişman değilim. Üzülemiyorum. Elimde olmadan öldürüyorum ve mutlu oluyorum. Ben İstanbul'da iken sevdiğim kedilerin başını taşla eziyordum hatta bir tanesinin kalbini çıkarmıştım. Ceren'i de zevk alarak öldürdüm."
Bu arada Özgür Arduç'un cinayeti işlediği gün bir veteriner kliniğine giderek "Hayvanlarım var, onları bayıltmak için kullanacağım" diyerek eter maddesi istediği anlaşıldı. Ayrıca bir av bayisinde zıpkın baktığı saptandı.